Huzur'danGünlerden pazartesi ve bugün Üniversitede derslerim vardı. Hızlıca hazırlanıp kahvaltımı yaptıktan sonra çantamı notlarımı ve araba anahtarlarımı alarak evden çıktım. Qashqai çok spor bir araba olduğu için onu garaja bırakmıştım uzun bir zaman önce. Onun yerine BMW i8 kullanıyordum. Oldukça sever ve aşkla kullanırdım. Aslında marka düşkünlüğüm yoktu ve ben ince bir ipin hesabının bile sorulduğu zamandan korkardım. Araba kullanmayı severdim ve Yusuf'un seçimi olmuştu bu araba. Ben de onun gönlü olsun diye almıştım. Hızlı bir şekilde arabayı otoparka bırakıp çantam ve notlarımı alarak koştur koştur amfiye gittim. Dersin başlamasına az bir zaman vardı ve ben kesinlikle öğretim üyesi veya profesörlerden sonra derse girmeyi sevmez, bunu saygısızlık olarak kabul ederdim.
Sıraya yerleştikten sonra telefonumu sessize aldım ve duvara asılı olan saate gözüm takıldı birazdan öğretim üyemiz gelirdi. Ayşe yanıma oturdu."Günaydın. "
Gülümseyerek cevap verdim;
"Günaydın. Nasılsın ?"
"İyiyim seni sormalı?"
"Ben de iyiyim Elhamdülillah."
Durdu durdu ve yine içinden geçenleri kendini tutamayarak söylemeye başladı. Benim kimse hakkında konuşulmasını sevmediğimi biliyordu ama bir türlü konuşmalarına hakim olamıyordu.
"Bugün pembe saatli hocanın dersi yine. (Burada gülüyor) hayır yani bir erkek neden pembe kordonlu bir saat takar ki! Ben geçen soru sormak için yanına gittim ve saati daha detaylı inceledim içinde kelebek deseni de var Huzur. Zor tuttum kendimi gülmemek için"
Anlattıklarını istemeden de olsa dinlemek zorunda kalıyordum.
"Ayşecim , insanları yargılamadan önce şunu düşünmek gerekiyor; örneğin o saati takma nedeni. Bunu sen de ben de hatta bu okuldaki kimse de, Mert hoca anlatmadan bilemeyiz! Belki başka bir açıklaması vardır canım. İnsanlar hakkında önyargılı olmayı bırakırsak bu bizim hem kendimize olan saygımızı, hem de insanlara olan saygımızı daha da artırır. O yüzden güzel arkadaşım, bunlara dikkat edersek daha güzel olabilir herşey. Yanlış anlama, ben bunu kötü niyetle söylediğini düşünmüyorum hatta senin güzel yüreğini iyi bilirim. Ben senin bir dostun olarak yanlışın varsa düzeltmende yardımcı olmakla sorumlu hissederim kendimi güzelim."
Ayşe minnetle gülümsedi bana. Ellerimi tuttu;
"Senin gibi bir kız var mıdır acaba dünyada? Ben görmedim daha önce. Ben seni yanlış anlamam güzel yüreklim. Sen birşey söylüyorsan eğer beni düşündüğün için söylüyorsundur. Artık daha dikkatli olacağım bu konuda. Beni uyardığın için çok teşekkür ederim canım"
Gülümseyerek karşılık verdim.
Mert hoca sınıfa güler yüzle girdi. Selamladıktan sonra derse başlıyordu ki duraksadı.
Benim kulağıma gelenler onun da kulağına gitmişti muhtemelen."Baksana oğlum böyle erkek mi olur!"
Ben bunları hep işittiğini biliyordum ama bu sefer dayanamamış olacak ki amfiyi terk etti.
Ben de üzülerek çıktım ve Mert hocayı takip ettim. Bahçenin arka taraflarına gidip oturdu. Bende yanına gittim."Hocam müsade var mı?"
Bakışları bana yöneldiğinde sessizce başını aşağı yukarı salladı. Yanında ona biraz uzak olan sandalyeye oturarak aynı onun gibi gökyüzünü seyrediyordum. Boğazımı temizledim;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~HUZUR'UN PEŞİNDE~
Fiksi UmumMüslüman bir genç kız ile Süryani bir genç adam ... Huzur ve Abil Eflah'ın hikâyesi 🕊️ Yüce Allah onların yollarını çok güzel bir noktada kesiştirecek🕊️ 🕊️💙🕊️💙🕊️💙🕊️💙🕊️💙🕊️💙🕊️💙🕊️💙 Dumanın üzerinde çölde bata çıka ilerliyorduk. Bir an...