~10.BÖLÜM~

197 21 3
                                    

Hastanenin bahçesinde oturmuş Uraz abimin çayları getirmesini bekliyorduk.
Hastanenin kapısına baktığımda Uraz abi elinde ufak tepsi ve çay bardaklarıyla bize geliyordu. O bize yaklaştıkça Eflah tepsiye çatık kaşlarla bakıyordu.
Tepsiyi önümüzdeki masaya bıraktığında daha fazla dayanamadı ve ağzını açtı;

"Oğlum bu ne biçim çay leş gibi?"

Uraz abi dik dik baktı;

"Ne güzel çay işte abi neyini beğenmedin?"

Tek kaşını kaldırdı ve Uraz abiye 'sen ciddi misin' isimli bakışını gönderdi.

"Leş diyorsam leş. Rengi beklemiş hematürik idrar gibi. "

Hepimiz ona gözlerimizi sonuna kadar açmış ve şaşkın bir şekilde bakarken o hiçbir şey olmamış gibi hala ters ters çaya bakıyordu.

Uraz abi ise karşısında Ufo görmüş gibi bir yüz şekli ile bakıyordu. Onun bu haline sonradan çok gülecektim.

"Wağğtt?"

Şeker kullanmadığı halde bardağa konulan kaşığı tiksinç birşeymiş gibi tutarak tepsiye bıraktı;

" Ne wağtt ben wağtt matt anlamam. Gelmiş bir de 'ni güzel çıy abi' diyorsun. Bana mı öğreteceksin? "

Biraz duraksadıktan sonra devam etti;

"İyi çay, aktif hematüri rengi gibi olur"

Tolga abi elindeki bardağın içindeki çayı yandaki çimenlerin üzerine döktü ve tiksinerek Eflah'a baktı. Diğerlerinin de midesi bulanmış olacak ki hiçbiri dokunmadı bardaklarına. Bende gülümseyerek onların tepkilerini izliyordum.

"İhh iğrenç. Abi açılacak konu muydu ya! İştah bırakmadın hiçbirimizde."

Çaylar öylece kalmış herkes gitmişti. Eflah karşımda sırıtıyordu.

"Ama haklılardı."

Başını iki yana salladı;

"Evet ama biraz anlasınlar bizi de. Gün boyu öyle şeyler görüyoruz ki, yine de yemekten içmekten olmuyoruz yani. Ayrıca çay konusunda ciddiydim. Öyle çay mı olur, hiç senin yaptıklarına benzemiyor. Çay dediğin kırmızının en koyu tonu olacak, dumanı üzerinde tüterken buram buram kokusu gelecek. Bizim Uraz açık kahverengi çay getirmiş bize."

Söyledikleri arasında takıldığım tek şey senin yaptıklarına benzemiyor cümlesi oldu. Demek ki benim yaptığım çayı seviyor.

"Huzur yarın için sana ödev vereceğim. Hocanım sonuçta ödevsiz olmaz."

Gülerken gözlerim kısılmıştı;

"Ödevimin ne olduğunu heyecanla bekliyorum. Sanırım Eflah beyden alacağım ilk ödev bu olacak"

Bembeyaz dişlerini göstererek gülümsedi.
Buğday tenine kondurulmuş inci gibi görünüyordu.

"muhallebili kadayıf "

"Haa?"

O gülümsemeyi tekrar gözler önüne serdi;

"Çaydan daha güzel yaptığın birşey varsa o da yemek ve tatlı. Yaptıklarının arasında kararsız kalsam da canımın tatlı istediğinden eminim. Gözümün önünde de o tatlı canlandı."

~HUZUR'UN PEŞİNDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin