12. GÜN

42.8K 1.1K 101
                                    

Merhaba kuzular,
Bu kitap nedense ilkine göre ağır gidiyor farkındayım ama karakterlerimin ve kitabın gün gün olmasından dolayı olduğunu düşünüyorum. Çünkü siz de normalde bir ayda yaşanılacak şeyleri iki günde olmuş gibi okursanız rahatsız olacaktınız. O yüzden bunu göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum.

10 - 10 - 10 partlar gibi böldüğüm kitabımın ilk 10 gününü işledim. Bu ilk 10 bölüm giriş ve tanıma üzerine yoğunlaştım.

Gelecek 10 bölüm ise olaylara ve karakterlere yoğunlaşmış halde olacağını planlıyorum umarım başarırım.

Şimdi teşekkür etme zamanım, kitabımın okuma ve beğenilme oranları gayet iyi bu yüzden size çok teşekkür ediyorum.

Ve yorum yapmayı unutmayın çünkü ne kadar yorum yapıyorsanız o kadar ilham alıyorum. Çünkü yorumlarda gerçek düşünceleri görüyorum ve bu düşünceleri kitabımda da görmek istediğimi farkediyorum. O yüzden ne kadar yorum o kadar ilham.

Multimedya'daki kim derseniz bölümü okuyunca anlarsınız. 🤫😉

İyi okumalar...

Şirkete girdiğim zaman Öykü koşturarak yanıma geldi. "Senin bu giriş katında ne işi var?", diye sordum. Bugün yine ters kalkmıştım ve yüzüm oldukça asık duruyordu. Atlas'ın bu kadar kolay vazgeçmesi beni mahvetmişti. Gerçi ben ne istiyordum bilmiyorum. Kafam karman çobandı. "Efendim yeni korumanız geldi odanızda, onun için güvenlikten kart alıyordum.", dediğinde kafamı salladım. "Bundan sonra bu işlerini yaptıracak birini bul sen benim asistanımsın ayak işleri yapan biri değil.", dedim. Evet sinirliydim ama bu sinirim Atlasaydı, Öyküye değil. Asansörün kapıları açıldığında odama doğru yürüdüm. Öykü de kendi masasına geçmişti.

Kapıyı açtığımda oldukça yapılı bir adamın koltukta oturduğunu gördüm, suratına bakmadan kapıyı kapatıp yerime oturmuştum. "CV'nizi alabilir miyim?", diye başımı kaldırdığımda gördüğüm kişiyle şok olmuştum. Bu görmeyi en son umduğum kişi bile değildi. Bu hiç görmeyi ummadığım biriydi. "Senin burada ne işi var?", diye sorduğumda Emre suratıma bakıp gülümsedi. "Bodyguard'lık için yolladılar.", dedi. "Ne bodyguardı sen mimar değil misin?", Emre kirli sakalını kaşıyıp konuştu, "Üniversiteden mezun olduktan sonra askere gittim. Askerliği sevdiğimi farkettim ve kısa zamanda yükseldim. Meslek olarak devam ettim. Geçen sene de güvenlik şirketinden bodyguardlık için teklif aldım. Ve son olarakta burdayım.", dedi ellerini kaldırıp güldü. Ben ise onun aksine kaşlarımı çatarak bakıyordum. "Tamam. Kovuldun!", dedim. Emre daha fazla kahkaha atmıştı. "Yalnız en az 3 ay beni işten kovamazsın.", dedi elindeki belgeyi göstererek. Elindeki belgeyi alıp okudum. Emre çoktan işe alınmış, hatta sözleşme imzalanmıştı. Zaten üzerimde hakim olan sinirim daha çok artmıştı. Siyah stilettolarımın yerde çıkardığı sesler ne kadar sinirli olduğumun kanıtı gibiydi. Emre'ye bir bakış attığımda gevşek gevşek beni izlediğini gördüm. Bir hışın kapıyı açıp bağırdım. "Kim Emre Sarsılmaz'ı işe aldı?", Öykü ürkek bakışlarıyla yanıma gelmişti. "Efendim babanız işe almış. Siz koruma işini reddetmeyin diye yapmış sanırım.", dedi. Babam yine bilmediği işlere imzasını atmıştı. Deli oluyordum. Kendi korumamı kendim seçmeliydim. Beni aldatan eski sevgilim korumam olmamalıydı. Ellerimi yüzüme götürüp çığlık attım. Bu hayatın bana oynadığı en iğrenç oyunuydu.

~~~~

"Emre başımda dikilmeni istemiyorum.", sert çıkmasına özen gösterdiğim sesimle konuştum. "Asya ben senin işine karışmıyorsam sen de karışamazsın.", dedi. Resmen benle dalga geçiyordu. Hırsla ayağa kalktım. "Ben senin arkadaşın değilim ben senin iş verenim o yüzden mesafeni koruyacaksın. Şimdi odamdan defol.", dediğimde Emre sırıtarak odamdan çıkmıştı. Yemin ederim bu gidişle kanser olacakmışım gibi hissediyordum.

ATLAS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin