14. GÜN

42.9K 1K 98
                                    

Çalan telefonumla bilgisayardaki bakışlarımı telefonuma çevirdim. Telefonumun üzerindeki Atlas yazısıyla hemen açmıştım. "Evet?", "Günaydın güzelim.", istemsizce kıkırdadım. Günaydın için mi arıyordu yani beni, Atlas Kayaoğlu hani, beni günaydın demek için arıyordu. "Günaydın.", bu sersem halimden kurtulmam lazımdı ama yapamıyordum. Sürekli Atlas'ı ve bana Seni Seviyorum diyişini düşünüp duruyordum. "Hazırlan yemeğe çıkıyoruz.", dedi. "Ne?", dediğimde tekrar konuştu. Ne yemeğinden bahsediyordu ki? "Ah pardon, Sevgilim hazırsan yemeğe çıkabilir miyiz?", dediğinde sesindeki iğneleyi ifadeyi duyabiliyordum. Kıkırdamam devam ediyordu. "Elbette!", dediğimde o da güldü. "Bir saate oradayım. Öptüm.", dedi ve telefonu kapatmıştı. Ben bir süre uçup giden aklımın geri dönmesini bekledim. Bu adam aklımı başımdan alıyordu.

Kol saatime baktığımda öğlene geldiğini gördüm. Zaman çok çabuk geçmişti. Telefonumu ve kol çantamı alıp odamdan çıktım. Masanın başındaki Öykü hemen ayaklanmıştı. "Ben çıkıyorum. Sana kolay gelsin, önemli bir şey olursa mesaj atarsın.", dediğimde Öykü gülerek beni onayladı. Asansörün düğmesine bastım. Bu sırada erkekler tuvaletinden çıkan kuyruğum yanıma gelmişti. Onu görmek beni delirtiyordu. "Bir yere mi gidiyorsunuz efendim.", en azından saygılı olmayı başarabilmişti. "Evet ve sen gelmiyorsun.", dedim yüzüne bakmadan. "Asya hanım benim işim sizin yanınızda olmak." dedi. Haklı olabilirdi ama onun yüzünü görmeye katlanamıyordum. "İsterseniz bu konuyu babanızla konuşayım. Belli ki işimi yapmama izin vermeyeceksiniz?", dediğinde sinirim daha çok artmıştı. "Hadsiz ve küstahsın. Edebini bilmeyi öğretememişler görünüşe göre.", dedim ve açılan asansör kapısından içeriye girdim. Emre önündeki düğmeyi ilikleyip asansöre bindi. Babamla tehdit etmişti beni ukala. Muhteşem en hassas noktamı unutmamıştı. Babamın sözünü asla çiğnemezdim ki zaten bu konularda da o da çok dikkatliydi. Sözünü çiğneyeceğim hiç bir şey söylemez bana çok fazla saygı duyardı. O yüzden elimden bir şey gelmemişti. Gereksizi bir süre daha çekecektim görünüşe göre. Asansörün kapısı açıldığında geçmem için kenara kaymıştı. Yüzündeki zafer kırıntısını görebiliyordum. Gözlerimi devirdim. Hızlı ve sert adımlarımla şirketten çıktığımda Atlasta arabasından iniyordu.

Güneş gözlüklerinden bile belli oluyordu bana baktığı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneş gözlüklerinden bile belli oluyordu bana baktığı. Dönen kapıdan hemen geçip Atlasa doğru koşturdum. Bana gülerek bakıyordu. Açtığı kollarının arasına girip dudaklarını öptüm. İçimdeki küçük kız çocuğu, ne zaman onu görsem çıkıyordu. Ergenler gibi aptal aşık moduna giriyordum istemsizce. Atlas'ın derin öpücüğüyle onun da ne kadar özlediğini anladım. Şu an şirketin önünde öpüşmüş olmamız bile umrumda değildi. Onun da çok umursadığı söylenemezdi. Ne yapabilirdim ki çıkalı daha 24 saat bile olmamıştı ve içimden bağırmak geliyordu Atlas benim diye. Daha önce hiç şahit olmadığım kıskançlık krizlerim vardı artık.

Dudaklarımı geri çektiğimde Atlas gözlüğünü çıkardı. "Seni özledim.", dedi. Gülümsedim demek istesem de zaten gülüyordum. Yüz kaslarım onu ne zaman görse yukarıya doğru kalkıyordu. "Çok yakışıklı olmuşsun.", dedim. O kendini beğenmiş sırıtışını yine bahşetmişti. "Sen de çok güzel olmuşsun her zamanki gibi. Seni çok güzel bir yere götüreceğim.", dedi. Heyecanlanmıştım, "Nereye?", "Gidince görürsün.", dedi. Atlas'ın şöförünün açtığı kapıyla arka koltuğa geçip oturmuştum. "Asya hanım?", bu anımı zehir eden sesiyle yüzümdeki gülümseme solmuştu. Atlas kapının önünde Emre'ye bakıyordu. Onu yeni farketmişe benziyordu. Gerçi ben de onu unutmuştum. Atlas bana bakıp konuştu, "Bu kim?", dudaklarımı ısırdım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Gerçeği burada söyleyemeyeceğime göre, "Korumam. Babam yolladı.", dediğimde Atlas bakışlarını Emre'ye çevirdi. Emre'nin yüzündeki kasların sertleştiğini görebiliyordum. "Öne geç.", dedim. Atlasta o sıra yanıma oturmuştu. Atlas'ın bozulduğu belliydi. Bir şey söylemedim, Emre gereksizin yanında sevgilimle tartışacak değildim. Atlas'ın şöförü gideceğimiz yeri iyi biliyormuş gibi aracı sürmeye başlamıştı.

ATLAS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin