İlk kez elimi tuttu geçen gün ve o kadar doğaldı ki. Karşıdan karşıya geçerken uzattığı elini tuttum. Bu anı uzun zamandır bekliyordum. Birinin uzattığı eli tutmak ve beni korumasına izin vermek. Ama en önemlisi güvenebilmekti birine. Karanlık diyordum ya öncesi için. Karanlıktı. Öncesi, elimi tutarmış gibi yapan insanlardan ibaret, parmaklarını değdiriyorlardı avuçlarıma ve ben elimi tuttular sanıyordum. Beni karşıya geçirmek yerine bilmediğim, gitmeyi hiç istemeyeceğim yerlere götürüyorlardı. Bir süre sonra insanların söyledikleri yalanlara inanmaya alıştım. Ya da alıştım sandım. Pembeliğimden uzaklaşıyordum. Yalan sözlere alışıyor, yalan davranıyordum. Kendimden de insanlardan da bu yalanlar yüzünden utanıyordum. Yine de içime atıp mutluymuş gibi davranırdım. Herşey güzelmiş gibi. İnsanlara 'hayır' diyecek cesaretim mi yoktu? Kırıldığım vakitler söylemezdim hiç birine. Kime kızabilirdim ki yaptıkları için ya da kime kırılabilirdim? Suçlu ben miydim yoksa insanlar mıydı, hiç bilemedim.
Hiç birşey hissedemiyormuşum gibi, duygularım yokmuş gibi dokunuyordum insanlara. İnsanlar dokunuyorlardı. Kalpleri sadece kan pompalamak içindi. Onlar gibiymişim gibi rol yapıyordum. İki yıl sahne alabildiğim bu gösteri beni yormaya başlayınca, içime attığım her ne varsa hepsi birden gelip beni defalarca vurdu. Parçalarıma ayrıldım. Alışamamıştım.
Şimdi karşıdan karşıya geçiyorum. Mutluyum, elimi sımsıkı tutan biri var. O var ve ben hiç üzülmemişim gibi, o olduğu sürece herşeyin üstesinden gelebilecekmişim gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Telvesi
ChickLit...Belki de dedikleri gibi bir yerden beni izleyen biri vardı. Büyüdükçe inançlarımı yitirip unuttuğum biri. Duymuştu belki de onu inkar eden düşüncelerimi ve sonunda halime acıyıp beni affetmişti. Onu benim karşıma çıkartmıştı. Böyle mi ispatlamak...