Onunla ilk buluşmamızı hatırlıyorum. Her zaman yaptığı ve yapmasına alışacağım gibi 'Elma, nane. Nane az.' nargilesini ve limonlu sodasını söylemişti. Ben açık bir çay söyledim. Çayımın gelmesini beklerken bir sigara yaktım. Konuşuyorduk. Birbirimizi tanımaya, anlamaya çalışıyorduk. Kendimizden bahsediyorduk. İnsanların hareketlerini incelemek ve hareketlerinden yola çıkarak karakterleri hakkında bir fikir sahibi olmaya çalışmak güzeldir. Ben çok severim. Onun hakkındaki gözlemlerimi ona söyledikten sonra söylediklerimin doğrulugunu merak ettiğimi de ekledim. Genel olarak doğruydu. Hesabı ödedikten sonra beni evime bıraktı. Beni daha çok bırakacaktı evime. Ben her seferinde öpücük konduracaktım yanaklarına, sonraları dudaklarına. Merdivenleri çıkarken arkamdan bakacak ve içeri girmemi bekleyecekti. Ben de her basamakta onun gülüşünü ve ne kadar güzel olduğunu düşünecek, böyle böyle de ezberleyecektim gülerken kıstığı gözlerini. Konuşurken dudaklarını, bakarken gözlerinden süzülen anlamları. Ama onu kendime aşık edeceğimi bilmeden kapıyı kapattım, beni kendine aşık edeceğini bilmeden gitti.
Geleceği bilmiyordum ama onunla tekrar buluşmak istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Telvesi
ChickLit...Belki de dedikleri gibi bir yerden beni izleyen biri vardı. Büyüdükçe inançlarımı yitirip unuttuğum biri. Duymuştu belki de onu inkar eden düşüncelerimi ve sonunda halime acıyıp beni affetmişti. Onu benim karşıma çıkartmıştı. Böyle mi ispatlamak...