Temmuz çok sıcak ve bunlatıcı geçiyordu. Serinleye bilmek için havuza girmeye karar verdik. Sitelerindeki havuzda biri bizi görmesin diye başka arkadaşlarımızın havuzlarına gidiyorduk. Havuza girerdik. O beni öper, suyun içinde sarılırdı. Oyun oynardık birbirimizle. Birlikte çok güzel vakit geçiriyorduk. Beraber olmak ikimizi de mutlu ediyordu. Yanımdayken ki mutluluğu gözlerinden o kadar belliydi ki onun adına da konuşabiliyorum. Mutluyduk. Her geçen dakika bizi birbirimize daha çok bağlamıştı. Aramıdaki bağın güçlendiğini hissedebiliyordum. Dışarıdan izleyen insanlar da görebiliyorlardı, imreniyorlar ve de kıskanıyorlardı. Gittikçe daha tanıdık bir sima, bir ses, bir şahıs oluyordu, hayatımda izler bırakıyordu. Bu beni mutlu ettiği kadar korkutuyordu da aslında ama bunu söyleyemiyordum. Güzel bir birliktelik olduğu kadar da sorumluluğum vardı ona karşı, bense hayatımda hiç sorumluluklarımın sahibi olmamıştım. Onunla geçecek bir ömür korkutuyordu beni, sadece onu sevecek bir kalbe sahip olmak korkutuyordu. "Nasıl hatasız ilerleyebilirim?" dedirten korkularımdı bunlar. Panik halindeydim. Herkes doğru insanı bulmak, onu sevmek ve tarafından sevilmek isterken bense korkuyordum. Ben istememişim gibi şimdi ellerim titriyor, kafam karışıyordu. Bencil miyim yoksa? Onu üzmekten de korkuyordum. Uygunsuz, düşüncesiz davranışlarımın sonucunun ona dokunmasından, onun üzülmesinden korkuyordum. Çünkü gelip iyiden iyiye yerleşiyordu hayatıma.
Akşam bana kahvaltıda yiyebilmem için beyaz peynir, salam, ekmek getirirdi. Televizyon izlerken yerim diye çikolata alırdı. Üşüdüğümü anladığı zaman sarılırdı, ellerimi elleriyle ısıtırdı. Saçlarım gözümün önüne geldiğinde saçlarımı okşayarak geriye tarardı. Uzanıp televizyon izlerken ya da otururken sırtımı kaşırdı ve pamuk gibi olurdum. Yanaklarımı ısırıp ısırıp morartırdı, aynı şekilde kollarımı da ısırır dururdu. Alnımdan başlar, dudaklarıma kadar yüzümü küçük küçük öperdi. Saçlarımı koklar, kokumu içine çekerdi. Başını göğüsüme yaslayıp televizyon izlerdi ve çok mutlu olurdu. Ben mutlu olurdum. Hayatıma yerleşiyordu işte böyle. Mutlu, huzurlu, sevimli ama aynı zamanda beni korkutan... Arkadaşım, sevgilim, ailem, derdimi anlatabildiğim insan; Kahve Telvesi demek tüm bunların hepsiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Telvesi
ChickLit...Belki de dedikleri gibi bir yerden beni izleyen biri vardı. Büyüdükçe inançlarımı yitirip unuttuğum biri. Duymuştu belki de onu inkar eden düşüncelerimi ve sonunda halime acıyıp beni affetmişti. Onu benim karşıma çıkartmıştı. Böyle mi ispatlamak...