13. BÖLÜM YABANCI

1.1K 95 0
                                    

(Faith ost - carry on ile okuyunuz tam oluyor bence ^.^)

-Minah'ın ağzından-

Kurdun gözlerine bakarken içimi görebildiği hissine kapıldım birden. Neden bu kadar yabancı aynı zamanda tanıdıktı.

Neydi bu, içimdeki tuhaf his.

Kurtla aramızda metreler varken farkında olmadan ona doğru bir adım attım. Sonra başka adımlar daha. Sunny ve Nana'nın geri dönmemi söylemelerine aldırmadan kurdun yanına gelene kadar durmadım.

Neydi beni ona çeken?

Titreyen elime aldırmadan elimi ona uzattım. Kurdun gece gibi simsiyah parlak gözleri genişlerken gülümseyip elimi kurdun başının üzerine koydum.

"Bunu yapma Minah çok tehlikeli!" Arkamdan gelen Kris'in sesiyle "biliyorum ama sebebini bilmeden ona güveniyorum."  Dedim kurdun gözlerinden gözlerimi ayırmadan.

Sanırım o andı yepyeni bir dünyaya ilk adımımı atışım. Bu ilk adım aşktı. Ben o parlak gözlere aşık olmuştum.

"Yepyeni bir dünya." Diye fısıldadım farkında olmadan. Herşey beynimin kontrolü dışında gerçekleşiyordu.

Kurdun gözleri biraz kısıldıktan sonra başını elime yasladı.

Gülümseyip yumuşak tüyleri okşarken birden geriye çekildiğimi hissettim. Ben şaşkınlıkla beni geri çeken elin sahibine bakarken kurt hırlayıp ormanın derinliklerinde kayboldu.

Kris kolumu tuttuğu elini daha da sıkarak "buraya ilaç almaya geldik. Sen kurtlarla oynaşasın diye değil." Dedi ve beni geriye doğru ittirdi.

Yaralı bacağımın üzerine düşmemle tüm kaslarım kasıldı.

Kris arkasına bakmadan yürürken kızlar kalkmama yardım ettiler. Karanlıkta fark edilmese de bacağımdan akan kan çimlere bulaşmıştı. Kızlar fark etmeden önce Kris'in arkasından çekiştirdim onları.

Her adımda canım yansa da sesimi çıkartmadan konağa kadar Kris'in arkasından koştum.

Bahçeden içeri girmemle kapıda dikilen çocukları görmem bir oldu.

"Neredeydiniz siz?" Dedi Tao gözlerini kısarak.

"C-Chiko hasta o-ona ilaç almaya gittik." Dedim  dişlerimin arasından.

Onlar cevap vermeden önce Sunny'e dönüp "sen onu tek başına iyileştirebilirsin değil mi, bana gerek yok." Dedim ve her adımda dudaklarımı ısırarak yanlarından geçip gittim. Merdivenlere vardığımda çoktan dudaklarımı kanatmıştım.

***

Çocukların hepsi de Minah'da bir sorun olduğunu anlamışlardı. Kai endişeyle arkasından bir adım attığında kolunu onun önüne uzatarak durdurdu onu Xiumin. Kai ona dönünce başını iki yana salladı Xiumin. Kai içini çekip geri çekildi.

Aynı zamanda onlara fark ettirmeden merdivenleri çıkan birisi vardı. Luhan. Minah'ın eşofmanının ıslak olduğunu fark etmişti.

***

Tam odamın kapısını açmıştım ki kolumdaki elle durmak zorunda kaldım. Başımı çevirmemle bana çok yakın olan Luhan'la burun buruna gelmem bir oldu. Geri çekilmeye çalışırken gözlerim gözlerine kilitlenmişti. Aynı o kurdun gözlerine benziyorlardı.

Kolumu daha da sıkıp beni kendine yaklaştırdı ve "neden topallıyorsun, yaralandın mı?" Dedi kısık sesiyle. Ne diyebilirdim ki? Kendi kendine derim yarılıyor mu? En iyisi konuyu değiştirmekti. "Neden soruyorsun? Böyle basit şeylerle ilgilenmezsin sen." Dedim.

Gözleri genişledikten sonra sinirle iyice kısıldı ve gülümsedi. "Basit oluduğunu bilmen güzel." Dedi ardından.

"Bırak bu seni ilgilendirmez. Benimle ilgili hiçbirşeyi bilmene gerek yok." Dedim kolumu kurtarmaya çalışırken.

"Evet beni ilgilendirmez. Benim saçma şeylere ayıracak vaktim yok. Tıpkı diğerlerinin de olmadığı gibi. Yani ne yapıcaksan kendin yap bizden uzakta. Senin saçma çocuk oyunlarınla uğraşıcak vaktimiz yok bizim." Dedi tükürürcesine.

Kolumu sertçe çekip "haklısın böyle bir şeyi bir yabancıya söylemek aptallık olur."  Dedim ve odama girip kapıyı yüzüne kapatıp kilitledim.

Üzerimdekileri çıkartıp banyoya yürüdüm.  Suyu açıncaya kadar zemin kıpkırmızı olmuştu bile. Sıcak suyun altına girmemle bacağımın kızgın yağ dökülmüş gibi yanmaya başlaması bir oldu. Gözümden akan yaşlar suya sonrada yerde biriken kanıma karışıyordu. Canım acıdığı için ağlıyordum değil mi? Ağlamamın kalbimin ağrısıyla bir ilgisi yoktu değil mi?

***

Luhan yüzüne kapatılan kapıyla burnundan soludu ve odasına doğru ilerledi. Merdivenin önünden geçerken daha önce dikkatini çekmeyen kan damlalarıyla gözleri genişçe açıldı. Damlalar Minah'ın odasına kadar devam ediyordu.

Luhan gözleri genişleyerek geldiği odanın kapısına geri döndü ve vurmak için elini kaldırdı. Eli havada kalırken içini çekip vurmadan elini geri indirdi. İçerden gelen su sesi bile hıçkırıklarını duymasına engel değildi.

Duvara alnını dayayıp gözlerini kapattı. Onun ağlamasını dinliyordu. Neden o ağlarken kendi canı yanıyormuş gibi hissediyordu? Neden kapıyı açıp o odaya girmek için can atıyordu?

Aniden hızla odasına döndü. Kapıyı sertçe kapattı. Düz duvara bakarken aklına onun görüntüsü geliyordu. Elini yumruk yapıp sertçe duvara vurmasıyla duvara montelenmiş raftaki gereksiz vazo yere düşüp bin parça oldu.

Kırıkları önemsemeyip üzerindeki siyah kazağı çıkartıp yere attı.

Odanın bir duvarını kaplayan boydan boya camdan vuran günün ilk ışıkları sırtının tamamını kaplayan dövmesine vuruyordu.

Aydınlığı sevmezdi. Cama yaklaşıp yere kadar uzanan kalın siyah perdeleri çekip ışığı odasından kovdu.

***

Büyük sarayın kristallerle süslenmiş tavanından vuran ışıklar kasvetli salonu aydınlatırken kapıları aniden açıldı.

"Majesteleri prensi hiçbir yerde gören olmamış. Onu bulamıyoruz." Dedi gelen asker Kralı selamladıktan sonra.

Kral elindeki şarap kadehini askerin üzerine atıp ayağa fırladı sinirle. " ne demek bulamıyoruz? Nasıl olurda aptal pısırık prensi bulamazsınız!" Diye bağırdı ve kılıcını savurduğu gibi gelen askerin başını gövdesinden ayırdı. Yüzü sıçrayan kanla kırmızıya boyanırken gözünü bile kırpmadı. Saray dışında ona 'kızıl kral' denilmesinin sebebi buydu. O acımadan öldürürdü. Yüzü pekçok kez kırmızıya boyanmıştı.

Kapıda bekleyen nöbetçilerden birini çağırdı ve "klan. Kraliyet klanına kaçmışlardır. Onu bulana kadar klanın altını üstüne getirin. O klandaki bütün melezlerden ve soylulardan da kurtulun." Dedi geri yerine oturarak.

Asker kralı selamlayıp hemen salondan ayrıldı.

-------------------

Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum  x.o.x.o. love

12 MEKTUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin