5.BÖLÜM CHİKO / ARKADAŞ DÖVMESİ

1.4K 117 3
                                    

_Chen'in ağzından_

Baekhyun'dan kardeşimin geldiğine dair mesaj aldığımda Luhan'la çatıda oturuyorduk. ona çatıda olduğumuzu söyleyen bir mesaj atıp her zamanki yerime geçip bahçeyi izlemeye başladım. normalde okula geldiğinde kardeşimi yanımdan ayırmazdım ama Baekhyun'la beraberdi. en az benimle olduğu kadar güvendeydi. başına bir şey gelmezdi. aynı şey Luhan, Taemin ve az çok Chanyeol içinde geçerliydi.Chanyeol'ün yanındayken tek sorun kızların kardeşimi kıskanıp zarar vermeye kalkışmalarıydı o yüzden diğerleri daha güvenliydi. sonuçta bütün okul Luhan'dan korkuyor, Baekhyun'un şakalarına maruz kalmak istemiyor ve Taemin'i seviyordu. ne kadarda benziyordu(!) karakterlerimiz değil mi? aramızda en normali gene bendim.

şimdiye kadar hiç ciddi olarak biriyle çıkmamış, 14 yaşındayken yetişkin olup kardeşinin sorumluluğunu üstlenmiş birisiyim. son üç yıldır kardeşim dışında hiçbir şey umrumda değil. önemli olan onun mutlu olması. Kardeşim benden 2 yaş küçük ve 15 yaşında. doğuştan sağır ve vücudu bir çeşit genetik hastalıktan dolayı olması gerekenden yavaş büyüyor ve organları gelişemiyor.

bu hastalık bende yok çünkü Chiko ile annelerimiz aynı babalarımız farklı. annem insan ve ben melezim. saf kan olmadığım için türüm arasında dışlanıyorum.

babam ben doğduğumda beni öldürmeye çalışan saf kanlardan korumaya çalışırken ölmüş. annem bir yıl sonra bir japon insanla evlenmiş. ne sadık(!) eş ama. böylece Chiko insan.

tabi Chiko doğuştan sağır ve zayıf bünyeli hasta bir çocuk olunca annem o muhteşem anneliğini(!) yine konuşturdu ve 6 yıl önce bizi arkada bırakıp kaçtı. kardeşime 3 yıl öncesine kadar babası bakıyordu ama babası aniden trafik kazasında ölünce ona ben bakmaya başladım.

"gene nerelere daldın gittin?" dedi Luhan çarpık gülüşüyle. "bilmem düşünüyordum. eski hakkında." dedim başımı yeniden bahçeye döndürürken.

bir süre sonra çatının kapısı aniden açıldı ve Chiko koşup boynuma atladı. sağır olsa da konuşabiliyor ve dudak okuyordu. tabi sadece bizim (Chen, Luhan, Baekhyun, Taemin ve Chanyeol) yanımızda konuşurdu. "oni-chaan" diye neşeyle ciyakladı. kendisi duyamadığı için sesini ayarlayamıyor bazen farkında olmadan bağırabiliyor veya fısıldayabiliyordu. bu yüzden sadece bizim yanımızda konuşuyordu zaten çünkü bizim onu ses değişimleri yüzünden yargılamayacağımızı biliyordu.

bana bazen oni-chan, bazen de oppa derdi. bugün ilkini seçmişti. gülümseyip saçlarını karıştırdım. hastalığına inat hala çok güzeldi. saçları sağlıklı, bal rengi ve dış görünüşte iki ortak noktamızdan biri olan siyah gözleri parıl parıldı. diğer ortak nokta ise dudaklarımızdı. ikimizde gülmesek bile gülüyormuşuz gibi görünen dudaklara sahiptik.

"neden haber vermeden geldin?" dedim şakayla karışık. dudaklarını büzüp "seni özledim ve sürpriz yapmak istedim. eğer sana engel oluyorsam hemen gidiyorum oni-chan." dedi mırıldanarak.

bir kez daha saçlarını karıştırıp "saçmalama. sen hiçbir zaman bana engel olmazsın. gel bakiyim buraya. alınganlığın üzerinde gene." dedim ona sarılarak.

o da gülümseyip bana sarıldı. küçücüktü. evet ben de pek uzun sayılmazdım ama bana bile uzun hissettirecektir kadar kısa ve zayıftı. en son 45 kiloyu geçmeye çalışıyordu. tabi hala başarabilmiş değildi.

kollarının arasındaki bu küçük melek için bütün yaşamımı feda etmeye hazırdım. o iyi olduğu sürece başka şeylerin önemi yoktu.

-------------------

*yazarın ağzından*

Chen, Luhan, Baekhyun, Taemin ve Chanyeol derse girmemiş çatıda Chiko'yla vakit geçirmişlerdi. öğle arasında hep beraber bahçeye indiler. bahçedeki herkes onları izliyordu. kimisi Chiko'nun kim olduğunu merak ederken kimisi onun neden okulun bela takımıyla gezdiğini merak ediyordu.

diğerlerinden farklı bir şeyin dikkatini çektiği kişi ise arkadaşlarıyla bahçede oturan Kris'ti. onun dikkatini çeken şey Chiko'nun arada Baekhyun'a attığı bakışlardı. neden kızgın hissediyordu ki?

böyle bir şey yüzünden kızgın olduğu için kendisine daha çok kızdı ve sinirle oturduğu yerden kalkıp okula girdi.

aynı anda Minah az önce gördüğü dövme yüzünden girdiği şoktan sıyrılıp ilerleyen sırada yürüdü. böyle bir şey beklemiyordu ama mutlu olmuştu çünkü hiç tanımadığı biri olmasındansa arkadaşı olması bin kat daha iyiydi.

yemekleri bitip ayağa kalktıklarında Minah D.O'yu kenara çekti ve konuşmaya başladı.

"ben nasıl desem bilmiyorum ama az önce boynunda kırmızı bir dövme belirdi." dedi. D.O'nun gözleri şaşkınlıkla açılırken yüzüne bir gülümseme yerleşti. "bu dövmeyi görmen demek ne demek biliyorsun değil mi?" dedi D.O rahatça. o da dövmesini gören kişinin arkadaşı olmasına sevinmişti. sonuçta dövmeyi kırmızı gören kişi ve dövmelerini  kırmızı gördüğü kişiler sürüyü oluştururdu. kural böyleydi.

-------------

İstediğiniz gibi Kris'e daha çok yer vermeye karar verdim. Bu arada medyadaki Chiko. Umarım beğenmişsinizdir. x.o.x.o. love

12 MEKTUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin