17. BÖLÜM BAEKHYUN

1.5K 103 14
                                    

(Yisabel - my eden ile okuyunuz ^.^)

Klandan yardıma gelen gruptan iki kişi Sehun'u özel ambulansla klana götürmüştü.

Geride kalanlar da toparlanmış yeniden yola çıkmışlardı. Hiçkimse konuşmuyordu. Konuşulacak bir şeyde yoktu zaten. Ne olacağı apaçık ortadaydı. İsyan. Klan zaten eski kral için isyan hazırlıkları yapıyordu. Bu olayla öğrenciler de olaya dahil olmuştu sadece.

Hepsinin içinde bir gerginlik ve sıkıntı vardı ama biri vardı ki resmen zorla gidiyordu. Baekhyun. Baekhyun için klana dönmek demek yeniden ailesiyle karşı karşıya gelmek demekti.

-Baekhyun'un ağzından-

Araba hızla giderken camdan perde gibi akıp giden ağaçları izliyordum. Yıllar sonra o yere geri dönmek anılarımı ve nefretimi yeniden yüzeye getiriyordu. Dişlerimi birbirine geçecek derecede sıkarken ağzıma dolan kan tadıyla zihnimdeki görüntüden kurtuldum. Her gece rüyalarımda gördüğüm o an.

-flashback-

Çocuk gözlerini açtığında karşısında görmeyi beklediği anne ve babası orada değillerdi. Yıllardır kendisiyle ilgilenen bakıcısı aynı zamanda ilk aşkı, ablası yerine koyduğu kişi de yoktu.

Panikle yataktan inip taş duvarların sardığı koridora çıktı. Her zaman askerlerin, hizmetçilerin eksik olmadığı koridor bomboştu. Dışardan gelen rüzgarın ıslık sesi tüm kalede yankılanıyordu.

Korkuyla bahçeye çıktığında görmeyi beklediği kesinlikle bu değildi. Kalenin önünde insanlardan duvar örülmüştü resmen. Titrek bir adım attığında çıplak ayağına bulaşan kırmızı sıvıyla boğazını yırtarcasına çığlık attı.

Kalede çınlayan çığlıkla sorumsuz anne kaçarken oğlunu unuttuğunu farketmişti. Geri dönmeye kendinde cesaret ararken yaralı bakıcı ondan hızlı davranıp sığınaktan çıkıp çocuğun yanına gitmişti.

Yeni asker alayı gelmeden önce çocuğu kurtaran kişi genç bakıcıdan başkası değildi. Ama kalenin efendisi ve hanımı için bir günah keçisi lazımdı. Kendi dikkatsizlikleri yüzünden bunca askerin öldüğünü kale halkına söylemektense birisini ihanetle suçlamak daha kolaydı.

Kalabalık elleri bağlı getirilen kızı taşlarken küçük çocuk kendisini tutan ellerden kurtulmaya çalışıyordu. Başka eller konuşmasın diye ağzını tutarken gözlerinden yaşlar akıyordu.

Genç kız kalabalığın ortasında kalan platforma çıkartılırken bile küçük çocuğa iyi olmasını söylüyordu. Kız darağacına çıkartıldığında küçük çocuk kendisini tutan ellerden kurtulup ileri atılmıştı ama geç kalmıştı. Kızın cansız bedeni ipte sallanırken, çocuk daha yedi yaşındayken kurt lanetini yaşıyordu.

-flashback sonu-

Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. O yere geri dönmek beni hasta ediyordu.

-Minah'ın ağzından-

Uzaktan gözüken klan duvarları yaklaştıkça daha da yükseliyordu. Bu buraya ilk gelişimdi ama daha önceden de gelmiş gibi hissediyordum. Belkide gelmiştim.

Arabalar kapının önünde beklerken devasa kapılar gürültüyle açılmaya başladı. Her santimde genişleyen alanla gözlerim genişlemişti. Burası dış dünyadan bağımsız, apayrı bir şehirdi.

Kapılar tamamen açılınca arabalar ilerlemeye başladı. Yüzümü cama çevirip geçtiğimiz yerlere hayranlıkla baktım. Modern dünyanın ortasındaki bu şehir aynı anda hem modern hem gelenekseldi. Hem yabancıydı hem de tanıdık bir yanı vardı. Şey gibi hissettiriyordu. Evimdeymiş gibi.

12 MEKTUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin