23. BÖLÜM SON KAHİN

1.1K 103 8
                                    

(Medyadaki şarkıyla okuyun bitince tekrar başlatın ^.^)

..... Luhan'ın bakış açısı .....

Uyuyan küçük bedene bakarken kendimi ona çekilmekten alamıyordum. Yatağın içinde yan yatıp bacaklarını kendine çekerek iyice küçülmüş yatağın devasa gözükmesine sebep olmuştu.

Uyurken bile huzursuz ve korkmuş olduğu belli oluyordu. Bunun en büyük kanıtı da çatılıp alnını kırıştıran kaşları ve yumruk yapılmaktan beyazlayan minik elleriydi.

Uzanıp sıkılı yumruğunu açmak için elime aldığımda parmakları açılmıştı açılmasına ama bu defa da parmakları benim parmaklarıma kitlenmişti. Uykusunda kıpırdanıp elimi tutan elini benim elimle beraber kendine çekti ve koluma koala gibi sarıldı.

Tuttuğu elimin dışı yumuşak yanağına değerken başımı döndüren yabancı hisle afalladım. Yatağın boş kısmında yanına uzanırken onu uyandırmamak için yavaş hareket ediyordum. Boştaki elimi dokunmamak için kendimi şimdiye kadar zor tuttuğum saçlarına uzattım. Yumuşak telleri yüzünün önünden çektikten sonra işaret parmağımı çatılı kaşlarının ortasına bastırmamla gevşeyip huzurlu bir ifade almıştı çocuksu yüzü.

Sanırım buydu herkesi ona çeken yanı. O bir çocuktu. Vücudu büyüse de, pek çok acı yaşasa da hep çocuk kalmayı başarabilmiş biriydi. O bu kaledeki canavara dönüşmüş tutsakların peter panıydı. Bir gün küçük perisini (ki bu Sunny oluyordu) de alıp onları kurtarmaya gelecekti. Kim bilir belki de çoktan gelmişti.

Yüzündeki elimi çekip başımın altına koydum ve yüzüm ona dönük şekilde yan yattım. Kolumu saran kolların minik sahibi sayesinde belkide ilk defa dingin bir ruh haliyle uykuya kapattım gözlerimi.

.....

Sabaha karşı uyandı Minah. Boş odayla karşılaşmayı beklerken yanında yatan Luhan'ı gördü. Evet bunu beklemiyordu ama asıl beklemediği Luhan'ın uyurken ona sarılması ve onu dış dünyadan korumak istermişçesine sıkmasıydı.

Bu tuhaf görüntünün gerçekten olmadığına ve rüya da olsa tadını çıkarmaya karar verip kollarını yanındaki bedene dolayarak sarılmasına karşılık verdi. Anında yeniden uykuya dalarken yüzünde küçük bir tebessüm oluşmuştu.

.....

İçinde giderek büyüyen öfkesini zaptetmekte zorlanan Sehun kurda dönüşüp şiddetle yağan yağmurun altına atladı. Nereye gideceğini hiç düşünmemişti ki beyninin düşünmesine ihtiyacı yoktu çünkü ayakları onu çoktan küçük eve getirmişti bile. Ormanda gizlenip evi izlemeye başladı.

Evin küçük camından kahverengi saçları görünen kız arkasını cama dönmüş resim çiziyordu. Neredeyse kendi boyunda olan tuvali renklendirirken ne dışarıda yağan yağmuru fark etmişti ne de kendini izleyen kurdu.

Sehun onun yumuşak fırça darbeleriyle öfkesinin geçtiğini hissederken aynı zamanda huzurla doluyordu. Aklındaki en belirgin düşüncesi 'o güvende' idi.

.....

Sabahın ilk ışıklarıyla kalktı Nana. Her gün yaptığı gibi siyah tayt ve bol tişört giydikten sonra saçlarını tepesinde at kuyruğu yaptı. Koşu ayakkabılarını giydikten sonra ses yapmadan kaleden çıktı. Büyük ormanın içinde koşarken vücudunun gevşediğini hissedebiliyordu.

Arkasından gelen bedenden habersiz her zaman geldiği açıklıkta durdu ve çalışırken kullanmak için ağaç dallarından yaptığı insan figürünün yanına gitti. Bedenini iki yana gererek gevşettikten sonra kendi etrafında dönerek bacağını kendi boyundan yükseğe kaldırdı ve figürün boynuna sertçe vurdu. Ardından hiç oyalanmadan dirseğini yüzünün olması gereken yere geçirdi. Gerçek insan olsaydı sadece bu iki darbeyle bayılmıştı. Hatta vurduğu bacağına ağırlığını verebilecek bir pozisyonda olsaydı attığı tekmeyle karşısındakinin boynunu bile kırabilirdi.

12 MEKTUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin