10. BÖLÜM ÖLECEĞİMİ BİLİYORUM

1.3K 107 12
                                    

(Girl named toby - holding a heart ile okuyun)

Baekhyun koşudan döndüklerinden beri durgun olan Taemin'in yanına oturup kolunu onzuna attı.

"Neyin var Tae?" Dedi ardından.

"Yok birşey onu da nerden çıkardın?" Dedi Taemin omzunu silkip omzundaki koldan kurtularak.

"Bilmem döndüğümüzden beri çok durgunsun."

Taemin'de bir tuhaflık olduğunu anlamıştı ama üzerine gitmedi.

Taemin üstünde hissettiği baskıya daha fazla dayanamadı ve bahçeye çıktı. Bembeyaz karların ortasında duran, okullarındakine benzeyen kamelyaya gidip oturdu.

Yanında hissettiği hışırtı ile başını yanına çevirdi ve genç komutanla gözgöze geldi. Shin Taemin'in yüzünü inceledikten sonra "burada olduğunuzu tahmin etmiştim prensim." Dedi (Y.N: beklemiyordunuz demi hehe)

"Beni iyi tanıyorsun Shin. O halde şuan ne düşündüğümü de biliyorsundur." Dedi Taemin gözlerini ilerideki ormana dikerek.

"Korkuyorsunuz. Kendiniz için değil ama babanız, kardeşiniz ve krallığınız için korkuyorsunuz. Aynı zamanda kardeşinizi bulamamaktan korkuyorsunuz çünkü bulamazsanız ve kimliğinizi açıklamış olursanız öleceğinize inanıyorsunuz. Krallığı geri almak ve babanızı kurtarmak için umudun kalmayacağını düşünüyorsunuz."

Taemin neşeden çok uzak buruk bir gülümsemeyle "doğru. Bir şey daha öleceğime inanıyorum değil biliyorum." Dedi.

Shin bir şey demek için ağzını açsa da geri kapatıp sustu.

***

Minah sargıyı çıkartıp yarığa yüzünü buruşturarak baktıktan sonra ilaç sürüp yeniden sardı.

Eski sargıyı diğerlerinin yanına banyodaki çöp kutusuna atıp ellerini yıkadı. Başını kaldırıp aynadaki yansımasına baktı. Üç ayda saçının biraz uzaması dışında pek bir değişiklik olmamıştı görünüşünde. Ama hayatı için aynı şey geçerli değildi.

İçini çekip elini kuruladıktan sonra banyodan ve odasından çıkıp yeni arkadaşı Chiko'yu aramaya başladı. Onu küçük kardeşi gibi görüyor herşeyden korumak istiyordu.

Sonunda onu bulduğunda abisi ve arkadaşlarının yanında oturmuş sıkıcı konuşmalarını dinliyordu.

Ninah gülümseyip yanlarına gitti ve Chiko'nun yanağından öpüp ayağa kaldırdı.

"Hey Minah kardeşimi nereye götürüyorsun?" Dedi Chen yayıldığı yerde toplanarak.

Minah Chen'e gözlerini devirip "kaçırıyorum onu. Çok merak ediyorsan sen de gelebilirsin." Dedi. Arkalarından geleceklerine adı gibi emindi.

"N-nereye gidiyoruz?" Dedi Chiko son zamanlarda sık kullanmaya başladığı sesiyle.

"Birlikte film izleriz diye düşünmüştüm." Dedi Minah büyük salona gelirlerken. 5-6 kişinin sığabileceği büyük ve geniş koltuğa oturttu Chiko'yu.

"Ne tür bir film izlemek istersin?" Dedi filmlerin önündeyken Chiko'ya dönerek. Böylece dudaklarını okuyabilecekti.

Chiko cevap veremeden "korku." Diyerek odaya girdi Chanyeol. "Aksiyon." Dedi Xiumin onların arkasından odaya girerken. Erkekler hangi filmi izleyecrkleri hakkında tartışmaya başlamışlardı bile.

Minah hepsinin gelmesine sevinirken dışından sadece gözlerini devirmekle yetindi. Ardından "Chiko'ya sorduğumu hatırlıyorum. Siz neden cevap veriyorsunuz?" Demesiyle odanın içi sessizleşti. Minah bakışlarını Chiko'ya çevirdi ve film konusundaki sorusunu yineledi.

Chiko biraz düşündükten sonra gülümsedi ve "komedi animasyon." Dedi ilk defa normal çıkan sesiyle. Diğerleri animasyon kısmına o kadar takılmıştı ki sevimli kızın ilk doğru sesini fark edememişlerdi. Üç kişi dışında. Üçü de duydukları sesle oldukları yerde gülümsüyordu. Chen, Minah ve Luhan.

***

İlk başta animasyon izlemeyi rededenler kahkahalarla gülmeye başlayınca Minah bilmişçe gülümsedi.

Film bittiğinde hepsi bir ağızdan film hakkında yorum yapmaya başladılar.

Minah film süresi boyunca Kai'yi ve Luhan'ı incelemişti. Kai'yi mektubu bulabilmek için inceliyordu. Luhan'ı neden incelediği hakkında hiçbir fikri yoktu. Sadece farketmeden gözleri onu buluyordu.

***

(Buradan sonra B1A4 - lonely ile okuyun ^,^)

Filmden sonra herkes odalarına dağılmıştı.

Minah uyku tutmadığı için bir battaniye alıp terasa çıktı. Battaniyeye sarılıp yıldızları izlemeye başladı.

Yıldızları birleştirip kafasından şekiller çizerken arkasından yaklaşan kişiyi farketmemişti.

Aniden kulağının yanında adının söylenmesiyle korkuyla olduğu yerde sıçradı. Arkasında kıkırdayan Kai'ye ters ters bakıp "Korkuttun beni. Sessiz sesiz yaklaşmazmısın!" Diye azarladı onu Minah.

Kai onu umursamayıp terasın trabzanlarına dayandı. Minah onun demirlere dayandığını görünce kolundan tutup geri çekmeye çalıştı aynı zamanda "aklını mı kaçırdın sen? Bu demirlerin ne kadar eski olduklarını görmüyor musun?" Diye kızıyordu.

Kai onun bu telaşlı haline gülerken eliyle gülümsediğini saklamaya çalışıyordu. Minah onun güldüğünü görünce "bir de gülüyor musun? Düşüp ölebilirdin." Dedi. İşin tuhafı onun da bunları gülerek söylemesiydi.

Kai üzerindeki battaniyeyi çekiştirip battaniyenin içine girdi.

Minah ona hayatını sormak istiyordu ama çekiniyordu.

Kai Minah'ın sürekli konuşucakmış gibi ağzını açıp sonra vazgeçip kapatmasından sıkılıp konuşmaya başladı.

"Sor ne sormak istiyorsan?"

"S-senin hayatın hakkında."

"Bir buçuk yıl öncesine kadar herkes gibi normal ki ne kadar normal olabilirse bir hayat yaşıyordum. Babam ordudaydı. Annemse benimle ilgilenmek için ordudan ayrılmıştı. Ama birgün ailem kayboldu.

Bir buçuk yıldır bakmadığım yer onları aramadığım gün yok.

Tabi bu süreç beni değiştirdi. En ufak şeyden sinirlenir oldum."

Minah şaşkınlıkla ona dönüp "ben senin o kadar da sinirli birisi olduğunu düşünmüyorum." Dedi. Kai sırıtıp "çünkü artık öyle değilim. Eski halimi tanısaydın şuan burada benimle konuşuyor olmazdın inan bana." Dedi ve içini çekti.

"Nasıl eski sen?" Dedi Minah onun yüzüne bakarak. Kai ona dönüp gözlerine sabitledi bakışlarını.

"Aşık oldum. Onu gördüğüm ilk anda tüm sinirim uçup gitti." ' seni gördüğüm günden beri.' Diye devam etti içinden. Kalbi patlayacakmış gibi atarken sakin kalmaya çalışıyordu.

---------------

Yeni bölümle karşınızdayım. Yorumlarınızı bekliyorum. Umarım beğenmişsinizdir ^w^ x.o.x.o. love

12 MEKTUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin