7. Bölüm

305 23 7
                                    


"Hayır!" Diyerek bağırdı Clarke gözlerinden yaşlar fışkırıyordu. Yere attı kendini,
"Korkak! Tam bir korkaksın Clarke!" Diyerek kendine hakaret ediyordu. Kalbine sanki binlerce iğne saplanmış gibi bir acıyla kıvranıyordu oturduğu yerde yatar pozisyona geçmişti. Kendini paralıyordu.

Sinir krizi geçiriyordu resmen gözlerindeki yaşlardan önünü göremiyordu, koşarak vadinin sonuna doğru gitti. Yüksekliği ile başı döndü ve geri düştü. Ağlamaları artınca hayal bile edemeyeceği bir ses duydu,

"Clarke?" Ses soru sorar gibiydi,

"Harika şimdide Lexa'nın hayaletleriyle mi konuşmaya başladım," diyerek etrafına baktı ve hiçkimse yoktu. Zaten biri olsa bile gözlerindeki yaşlar gözünü kör etmiş gibi Dünya'yı artık görememesini sağlıyordu.

"Şaşırdığını biliyorum, ama aşağı bakarsan belki bana yardım edebilirsin," dedi aşağıdaki ses.

Clarke, kendi kendine korkmaması gerektiğini söylüyordu. Yavaşça uçuruma doğru kafasını uzattı ve kayalıkların üstünden aşağı doğru uzanan sarmaşıklara tutunmuş olan Lexa'ya bakınca içinin rahatlamış olduğunu hissetti. Ama çok geçmedi çünkü Lexa'nın gücü neredeyse tükenmiş gibi gözüküyordu.

"Lexa?" Dedi titreyen sesiyle ve devam etti,

"Gerçekten sen misin?"

"Ölmek için daha çok erken Clarke," dedi ve gülümsedi, gülümsemesi buruklaştı ve,

"Beni yukarı çekmeyecek misin?" Dediğinde Clarke,

"Ah afedersin," dedi ve sarmaşıkları koparmamaya dikkat ederek yukarı doğru çekeleştiriyordu. Lexa birazda kendi -ki daha çok kendi- çabasıyla sarmaşıklara tırmanmaya çalışıyordu. Ayağı sarmaşıklara dolanınca,

"Clarke, üzgünüm bundan sonrası sende çünkü ayağım dolandı ve bileğim çok acıyor." Diyerek yüzünü buruşturdu.

Kendi çabasıyla sarmaşıklardan tırmandığı için yukarı epey yaklaşmıştı Clarke'ta elini Lexa'ya doğru uzattı ve Lexa kendini yukarı doğru ittirip Clarke'ın eline tutundu. Şu anki durumu sarmaşıkları zar zor tutan bir kayayı oynatmadan onu yukarı çekmeye çalışan Clarke'a ayağıyla sarmaşıklara tutunup destek olmaktı ama Lexa'nın aklından geçen tek şey Clarke'ın yüzünün alt profilden çok sevimli oluşuydu. Düşüncelerini def ederek ayak bileğindeki artan ağrıya odaklandı.

Lexa nihayet yukarı sağ salim çıktığında uyuşmuş bacaklarını açarak oturduğu yerde gerinmeye çalıştı ve Clarke'ın endişeli yüzünü süzdü.

"Niye ağladın?" Diye duygusuzca sordu Lexa,

Clarke daha fazla dayanamadı ve Lexa'yı uçurumdan uzaklaştırıp tekrar ağlamaya başladı ve sarıldı. Tekrar düşmesinden ve bunun kendisi yüzünden olmasından çok korkuyordu.

"Hey," dedi Lexa sesini az öncekinin aksine nazik tuttu ve, "hey, hey," diye devam etti.

"Böyle yapma Clarke, bir daha böyle yapma." Dedi Clarke'ı kendinden ayırdı ve yüzünü avuçlarının arasına aldı.

"Zayıf olma, birine değer verme," dedi Lexa kendinden emin konuşarak.

"Sevgi zayıflıktır Clarke, başkasından önce kendini düşünmelisin," diye devam etti Lexa.

Clarke anlamayarak sordu, "Peki sen neden kendini düşünmedin beni uzaklaştırdın Lexa, kafayı yemek üzereydim. Niye kılıçla öldürmek yerine uçurumdan atlamayı seçtin,"

Clarke ağlamaya devam ediyordu şoku bir türlü üstünden atamamıştı. Bu sefer Lexa, Clarke'ı göğsüne çekti. "Şşth Clarke, sakinleş lütfen."

Why didn't say it?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin