28. Bölüm

185 19 10
                                    


Dimdik duruşuyla Lexa'ya benzettiğim kara kan çocuklardan kalan tek varis Aden, Titus'ın avuç içine garip bir hançerle kesik atması için elini uzattı ve acıdan hafifçe dişlerini kısa süreliğine sıksa bile gözlerinde hiçbir acı hissinin olmadığını gördüm. Uzun yıllar boyunca bunun hakkında eğitim aldıklarını bildiğim ve Lexa sayesinde çoğu kez tanık olduğum için bu beni şaşırtmıyordu. Aklıma her defasında gelmesiyle beraber nefesimin ciğerlerimde yeniden ağırlaştığını hissettim.

Titus, Aden'ın avuç içinden damlayan gece kadar siyah kanı alnına uzun bir çizgi çekmek için parmak uçlarına bastırdı. Sonrasında da aynı hareketi Aden'a yaptığında ritüelin ilk adımlarının tamamlandığını anladım.

Titus'ın fısıltıları kulaklarıma ulaşırken elinde tuttuğu garip cihazla kaşlarımı çattım. Ne yapmaya çalıştığını anlarken ağzından dökülen birkaç kelimeyle cihazın içinden kılcal damarlara benzeyen ince sinirler çıktı. Sanki canlı gibi hareket ederken Aden'ın ensesinin biraz daha üst bölgesine dokundurdu ve zayıfça kanarken içine doğru kendini itti.

Odadaki tek şaşıran ben olmadığımı anladığımda kendimi daha iyi hissettim. Aden'ın ensesine iyice yerleşen cihazdan sonra odayı garip bir sessizlik sararken, Aden'ın bacakları titremeye başladı ve yere kapaklanmadan önce onu tutmak için kendimi dizlerimin üzerine attım. Acıyla dişlerimi sıkarken gözlerimdeki öfkeyle Titus'a baktım.

"Ona ne yaptın?!" Sesimdeki kükreyişle ellerini birbirine kenetledi ve boğazını temizleyerek konuşmak için ağzını açtı.

"Lexa'da da aynısı olmuştu, Flame'in dokularla tanışması ve vücuda uyum sağlama süreci tamamen kişinin bağışıklığına kalmış bir şey," kendinden emin konuşmasıyla durumu kısaca izah ettiğinde anladığım tek şey: Flame diye bahsettiği şeyin Aden'ın ensesine takmış olduğu cihaz diğer bir tabirle çip olduğunu düşündüm.

"Lexa ve diğer kumandanların ruhu Flame'in içinde güvende, Wanheda," Titus'tan alışık olmadığım üzere düşüncelere daldığım sırada omzumda hissettiğim yatıştırıcı elle kafamı ayaklarımdan kaldırıp ona çevirdim. Hafifçe başımı salladım, onun ölümü herkesi üzmüştü, o herkesin favorisiydi.

Aradan birkaç saat geçti yükselme ayini tamamlandığında Aden yattığı yataktan yavaşça kalktı ve oturur pozisyondayken elini burun kemerine atarak sıktı. Odada bulunan herkes ona büyük bir merakla bakıyordu.

"Plan için hazır mısın Aden?" Roan'ın sorusuna Aden kafasını kendinden emin şekilde sallayarak yanıt verdi.

Yatakta oturmaya devam ederken tereddütle oturduğum tek kişilik deri koltuktan kalkarak yanına doğru yürüdüm. Yanına yaklaşana kadar beni incelediğinde önünde durdum ve hafifçe eğilirken ellerini tuttum. Gözlerinin içine bakarken hiçbir çatlak vermemesi aldığı eğitimlerin hepsini doğruluyordu. Konuşmak için ağzımı açmadan önce kurumuş dudaklarımı dilimle ıslattım.

"Onu...görüyor musun?" Söyleyeceği şeylerden korkarken Octavia ve Raven her iki tarafımdan omzuma ellerini koydular. İstemsizce yeniden gözlerimin dolduğunu hissettim. Elimde değildi. O aklıma her geldiğinde benim yüreğime bir kor düşüyordu. Her şey yarım kalmıştı...bana olan hislerini itiraf edemeyişi...henüz yaşamadığımız mutlu anlarımız...yarım bir hayat. Onsuz olmak zordu.

"Bazı eğitimlerin sonucunda eminimki Lexa kom Trikru tavsiyelerini, Heda'ya ulaştıracaktır," ayağa kalktığımda ellerimi yüzüme koydum ve yine bir sinir krizi geçirmemek için dudaklarımı dişledim. Bundan önceki yükselme ayinindeki gibi kendimi yerden yere atarak paralayamazdım.

***

Aden'ın Hedalığa ilk adımı yükseliş ayiniyle atmadan önce toplantı odasında Roanla birlikte Kraliçe'nin kaderi hakkında konuşuyorduk. Ölümü çoktan hak ettiği ortak düşüncelerimizden biriydi ama Koalisyona zarar vermeden onu ortadan nasıl kaldıracağımızı açıkçası bilmiyordum. Ama anladığım kadarıyla Roan'ın bazı fikirleri vardı. Bunu, bizi plan yapmak için Polis'e gelmemizde ısrarcı olması kanıtlıyordu.

Why didn't say it?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin