37. Bölüm

156 12 30
                                    


"Kraliçeleri onlar için her ne kadar gaddar olursa olsun yinede onu hep sevmişlerdir. İyi olduğundan emin olana kadar kimse işine dönmez, şimdilik burada güvendeyiz," Gaia gerekli açıklamayı yaptığında hücrenin soğuk zeminine kalçasını koydu ve bacaklarını gererek rahatlamaya çalıştı.

"Josephine'le birlikte konuştuğum şeylerden çıkardıkların bunlar mı?" Sarışın büyük bir ilgiyle Gaia'ya döndü. Söyleyeceği her şeyi aşırı merak ediyordu. Eğer...gerçekte o ölmediyse ve bir şekilde geri gelecekse bunu ne pahasına olursa olsun yapmaktan geri durmayacaktı. Hayatına mal olsa bile...

"Hayır elbette, plan kurmak için zamanımızın olduğunu söylüyorum, ayrıca, gerçekten zeki kadınmış," Gaia, sarışının, esmer hakkında anlattıklarını bir kez daha hatırladı.

"Eğer gerçekten 'pramheda' yerine 'primeda' dediğinde sana önceden yaşamış olduğunuz bir anıyı hatırlatmaya çalıştıysa...zihin sürücüsündeki ikinci bellek silinmemiş ve yerinin saptanmasını istiyor olabilir,"

"İnan, dediklerinden hiçbir şey anlamıyoruz," Octavia kaşlarını çatarak Gaia'ya döndü.

"Zihin sürücü...ikinci bellek. Eski yüzyıllardan kalma bilimkurgu filmlerinden mi bahs ediyorsun? ARK'ta yaşadığımız zamanlarda tek eğlencemiz oydu," Kuzgun, önce Gaia'ya sonrada tepkisini ölçmek için sarışına döndü.

"ARK'taki on üçüncü istasyon olan Polaris diğer on ikisinden kopmadan önce bilimkurgu filmlerinin tadını çıkaran biriydim,"

"Lanet Olsun, o sensin, yıllarca, ARK Tarihi derslerinde gördüğümüz Becca Franko'nun sadık yardımcısı," Latin kız ellerini birbirine kenetleyerek olduğu yerde sekti ve heyecanını gizleyemedi. Bilim ve mekanikle ilgili ne zaman bir şeyler duysa muhtemel tepkisi bu yönde olurdu.

"Bizzat kendisi, ama zihin sürücünün mantıkını bildiğinizden emin olmam gerekiyor,"

"Senin kahverengi saçlı ve mavi gözlü olduğunu sanıyordum, ARK derslerinde ayrıntılı anlatmayı seviyorlar," bu soru karşısında kısa saçlı kız gerildi. Alnında biriken terleri elinin tersiyle sildiğinde tuttuğu nefesi bıraktı.

"Bu karışık, bu anlatmayı sevdiğim bir şey değil, ama sanırım sevmediğim başka bir şey varsa masum insanların hücrede bağlı bir şekilde olmasıdır," bakışlarını sarışının arkadaşlarının ayak bileklerindeki zincirlere çevirdi.

Kısa saçlı kız, yeni tanıştığı sarışının hücredeki arkadaşlarının ayaklarındaki zincirleri birkaç deneme sonucunda çözdü. Böylece plan yapmaya başlamadan önce onlara gevşeyebilecekleri yeterli zaman ve alan vermiş oldu.

"Kapı açma kısmından anladığım kadarıyla iki zihnin anılarını birbirine bağlayan kapılardan birini açmış olmalılar,"

"Bu tam olarak ne demek oluyor peki?"

"Şu demek oluyor: Josephine, Kumandanınızın bedeninde kendi zihniyle yaşıyordu. İkinci belleği silmezsen, birinci bellek günlük hayatını yaşarken ikinci bellek uyur, birinci bellek yattığında ve rüya görmeye başladığında ise ikinci bellek kendi günlük hayatına başlar -elbette zihninin içinde-.Birinci bellek her zaman vücudun kontrolünü -kapı açılmadığı taktirde- ele geçiren kişidir. Yani birisi uyurken diğeri uyanık, birisi uyanıkken diğeri uyuyor,"

"Kumandanı bir şey, bir anı, belki de bir his tetiklemiş olmalı. Böylece zihinleri birbirine bağlayan kapıyı açmış ve tek bedenin kontrolünü iki zihne verdiği için Josephine şu anda kriz geçiriyor,"

"Eğer bir şey yapmazsak, ikiside ölecek, bir bedende iki anıya, iki zihne hiçbir zaman yeteri kadar alan olmamıştır çünkü zihinde, anılarda saniyeler geçtikçe büyür,"

Why didn't say it?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin