20. Bölüm

246 24 7
                                    


Gür sesli kadın, üzerindeki çelik ve bedenini sımsıkı çevreleyen elbisesiyle ayinin başlangıcını temsil eden şarkıyı söylüyordu. Kadının sesi taht odasının tamamını kaplarken taht odasının kapısını her iki taraftan açan gardiyanlar ellerinde tuttukları mızrakları geri çektiler.

Tahtında oturan Kumandan içeri giren sarışın kıza gözlerini ondan ayırmadan, attığı her adımda gözleriyle takip ederek onu inceleme fırsatı buluyordu. Sarı saçları büyük bir titizlikle her iki yanından ince örgülerle örülmüştü. Gözlerinin her iki yanından siyah savaş boyası göz rengini daha da belirgin kılıyordu. Üzerindeki üstü çelikten altıysa derin yırtmaçlı kumaştan elbisesi büyük dikkat çekerken asil yürüyüşüyle ağızları açık bırakacak bir güzelliğe sahipti. Ona tam anlamıyla yaklaştığında önünde durdu. Gözlerini ondan ayıramıyordu. O...çok güzel olmuştu. Kısa bir süreliğine kıskandığını düşündü. Taht odasındaki herkes sarışına bakıyor ve akıllarından ne geçirdiklerini bilmediği için sinirleniyordu, ya onun hakkında kötü düşünceler geçiren birileri varsa...bu düşünce dişlerini sıkmasını sağlarken gözünü hâlâ ondan alamıyordu.

Sarışın asil ve yavaş hareketlerle gür sesli kadının ayin şarkısına uyumlu bir şekilde önünde eğilmeden önce gözlerinin içine delici bakışlarını gönderiyor, yeşille mavinin buluşmasını sağlıyordu. Omuzlarının her iki tarafındanda örgülü sarı saçları dökülürken sap kolunu sağ bacağının dirseğine doğru yaslayarak başını eğdi. Aklından geçen düşünceler neredeyse onu şaşırtıyordu. Birkaç hafta öncesine kadar Heda'nın asla önünde eğilmeyeceğine ilişkin sözler söyleyerek öfkesini kusuyordu. Ancak şu anki davranışı geçmişte söylediklerine ters olarak Heda'ya itaat ediyordu. Ama bildiği bir şey vardı ki itaat edeceği tek kişi oydu ve o olacaktı,Lexa olacaktı. Ona güveniyordu, ona şartsız bir şekilde güveniyordu.

Eğilmeden önce Kumandana doğru yaklaşırken, savaş boyasının daha çok ortaya çıkardığı yemyeşil gözlerine kenetlenmekten üzerindeki kıyafetleri inceleme fırsatı bile olmamasına sinirlendi. Kalkar kalkmaz ilk işinin bu olacağına kanaat getirdiğinde iç çekti.

Ayin başlangıcı şarkısını söyleyen kadın son kelimelerini söyleyene kadar Kumandan, sarışına bakmayı kesememişti. Ancak zorla yutkunarak kafasını kaldırdı ve derin nefes alarak ayin başlangıç konuşmasını yapmak için ağzını açtı.

"Bugün burada, Skaikru'nun 13. Klan olması için toplanmış bulunuyoruz. Uzun zamandır güçlü bir ittifaklık kurduğumuz halkı halkım yapıyor ve Skaikru'yu bağrımıza basıyoruz." Başlangıç konuşmasından sonra Kumandanın işareti üzerine ilk önce Wanheda olmak üzere taht odasındaki herkes yavaşça eğildikleri yerlerinden ayağa kalktılar.

Clarke az önce düşündüklerini kendine hatırlattı ve yoğun bakışlarını Skaikru'nun toplandığı alana gitmeden önce Heda'nın kıyafetlerinin üzerinde gezdirdi. Yutkunmasını sağladığı kıyafetleri anlatamıyordu bile. Gözleri sadece ona bakıyor ve annesinin dediklerini dahi duymuyordu, ses buğulu şekilde kulaklarına ulaşıyor ve daha sonrasında sesi algılayamadan geri çıkıyordu.

"Ah, Tatlım harika görünüyorsun!" Clarke, annesinin sesini birkaç dakikadan beri algılayamadığı için annesine özür dilercesine baktı. Sonrasında annesine minnettar şekilde gülümsedi.

"Gelmenize sevindim anne, Kane." Kane Clarke'a gülümseyerek başını salladı. Sonrasında Heda'nın konuştuğu kısma odaklanma kararı alarak pür dikkat dinlemeye başladılar.

"Koalisyon sembolünü getirin," Heda'nın sözleriyle Titus gardiyanlarla birlikte içeri elindeki koalisyon sembolüyle geldi. Kumandan Skaikru halkından kimin bu koalisyona sahip olacağına karar vermek için etrafına bakınırken Wanheda bir adım öne çıktı ve,

Why didn't say it?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin