11 - Umut

149 2 0
                                    

Mert Cansu'nun kendine neden böyle davrandığına bir anlam veremiyordu. Bir süre ondan uzak dursa iyi olacaktı. "Belki de gereğinden fazla iyi niyet gösteriyorum yalnız kalsa daha çabuk toparlanabilir." diye düşündü kendi kendine. Cansu her sabah deniz kenarına gelip akşam oluncaya kadar bekliyor sonra buruk bir şekilde eve dönüyordu. İstanbul'daki arkadaşları olanları duymuşlar Cansu'yu arayıp dönmesi için ikna etmeye uğraşıyorlardı. Cansu ne yapacağını bilemiyor kendini büyük bir boşlukta hissediyordu. Sabah erkenden yine sahile gitti ve etrafına bakındı. Neden olduğunu bilmediği bir duygu vardı içinde, sanki bir şeyler eksikti. Ne olabilirdi? Gözleri Mert'in barakasının camından kendisine bakan Miço'ya ilişti. Miço'yu özlemişti ama neden artık yanına gelmiyordu, merak içinde barakaya doğru yürüdü. Mert'te etrafta yoktu. Acaba Miço'yu evde bırakıp denize mi açılmıştı? Pencerenin önüne gelince Miço başını başka yöne çevirdi. Küsmüş gibi davranıyordu. Cansu Miço'nun bu davranışına çok üzüldü. Miço pencerenin önünden kayboldu. Cansu camdan içeriye doğru baktı ama onu göremeyip barakanın kapısına gitti. Kapıya vurdu ama ses yoktu. Yavaşça kapıyı açtı. Ürkek adımlarla içeriye girdi. Etraf çok sessizdi Cansu başını hafifçe yatağın bulunduğu yöne uzattığında Miço yatağın yanında duruyordu. Cansu gülümseyerek onun yanına gidecekti ki Mert'in yatakta uyuduğunu gördü. Ani bir hamleyle geriye doğru çekilirken eli masanın üzerinde bulunan bardağa çarptı ve bardak yere düşüp kırıldı. Mert sesi duyunca birden yerinden fırladı. Cansu'yu karşısında görünce çok şaşırdı. Cansu ne diyeceğini bilemedi. Korkak bir o kadar da masum ve utangaç bakışlarla Mert'e bakıyordu. Mert birden yarı çıplak olduğunu fark etti, hemen yatağının yanındaki sandalyenin üzerinde bulunan tişörtünü ve eşofmanını alıp giydi. "Afedersin çok sıcak oluyor da..." dedi utanmış bir şekilde. Cansu da "Şey ben de... Miço baktı, ben onu merak ettim. İçeri habersiz girdiğim için özür dilerim." dedi. İkisi de başlarını öne eğerek kısa bir süre ne diyeceklerini bilmeden öylece kaldılar. Sessizliği Miço'nun havlamaları bozdu. İkisi de Miço'ya bakarak güldüler. Belki de uzun zamandır ilk kez bu kadar gülmüşlerdi. Sonra birbirlerine baktılar tekrar utangaç bakışlarla. "Cansu gülünce ne kadar güzel oluyor. Böyle gülmek herkese çok yakışıyor ama o bambaşka oluyor gülünce." diye geçirdi içinden. Cansu, o an ne kadar uzun boylu ve güçlü görünüyor böyle, ayrıca gamzeleri hafif kirli sakalları yüzüne çok yakışıyor. Omuzları da oldukça geniş ve kaslı bir vücudu var diye içinden geçirirken birden kendine geldi. "Benim gitmem lazım. Büyükannem merak eder." diyerek barakadan koşarak çıktı. Mert arkasından koşup dışarı çıktı ama Cansu çoktan uzaklaşmıştı. Mert o kadar mutlu olmuştu ki... Cansu'nun gelişi onu tekrar umutlandırmıştı. Ona karşı hissettiği duygular yeniden canlanmıştı. Miço'ya sarılarak "galiba ben âşık oldum dostum" diyerek utangaç utangaç gülümsedi Miço'nun yüzünde de sanki bir tebessüm oluşmuştu havlayarak sevincini belli etti. Cansu eve geldiğinde hemen odasına çıktı. Aynada kendine baktı içinde tarif edemediği bir duygu vardı. Mert'in yüzü belirdi aynada gülümseyerek Cansu'ya bakıyordu. Görüntü birden kayboldu o an Cansu aynada yanakları kıpkırmızı olmuş bir şekilde kendini gördü. Sonra yatağına uzandı Mert aklından çıkmıyordu. Kafası çok karışmıştı. İstanbul'da onu bekleyen bir hayatı vardı. Büyükannesi ve büyükbabasıyla birlikte İstanbul'a gidip yaşantısına devam etmesi gerekiyordu. Peki annesi ve babası onları burada nasıl bırakıp gidecekti.  Şimdi bir de Mert takılmıştı aklına.  Ona bir can borcu vardı hayatını ona borçluydu ayrıca çok da iyi bir insandı. Aslında önceleri ona çok kızmıştı kazada annesini ve babasını kurtarabilirdi diye ama sonradan büyükbabasından Mert'in bu olayda yapabileceği bir şeyi olmadığını denizde bir tek kendisini bulduklarını ve kurtarabilmek için Mert'in büyük bir mücadele verdiğini öğrenince ona karşı haksızlık yaptığını düşündü.  Belki de bir süre İstanbul'a gitmek Cansu'ya iyi gelebilirdi. Düşündükçe kafası daha çok karışıyordu.

FIRTINALI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin