Mert sabaha kadar sahilde miço'yla dertleşti gözüne uyku girmemişti. Hastanede durum ne bilmiyordu gitse ne diyecekti. Tüm bu düşünceler onu iyice yormuş ve üzmüştü. Hava iyice aydınlanmaya başlamıştı artık arama çalışmaları için ekipler sahile geldiler. Yeniden denizde aramalara başladılar. Ekipler çok geçmeden bir kişinin cansız bedenine ulaştılar. Bu teknenin kaptanıydı balıkçılar görür görmez tanıdılar. Ekipler aramaları hızlandırdılar zamanla yarışıyorlardı. Fazla uzun sürmedi diğerlerininde cansız bedenlerine ulaştılar bunlar Cansu'nun annesi ve babasıydı. Mert olanlar karşısında gözyaşlarını tutamadı. Böylesine üzücü bir haberi hastanedekilere nasıl verecekti. Hastaneye gitmek üzere sahilden ayrıldı. Yolda söyleyeceklerini kafasında toplamaya çalışıyordu. Hastaneye geldiginde büyükbaba ve büyükanne yoktu. Kaptan yüzünde tebessümle Mert'e Cansu'nun kendine geldiğini büyükbabası ve büyükannesinin Cansu'nun yanında olduğunu söyledi. Mert Cansu'nun kendine gelmesine sevindi ama "keşke bende sana güzel haberler verebilseydim" dedi kaptana ve kötü haberi verdi. İkiside biribirine çaresizlik içinde baktılar ne zor bir durumdu bu yaşlı insanlara nasıl çocuklarının ölüm haberini vereceklerdi zavallıların bunu kaldırmaya güçleri yetecek miydi. Ya Cansu daha yeni kendine gelmişken bu haberi duyunca buna nasıl dayanacaktı. Koridorda kaptan ve Mert bunları düşünürken polisler yanlarına geldi. Ölen kişilerin yakınları nerede diye sordular kaptan çaresiz bir şekilde büyükanneyi ve büyükbabayı Cansu'nun odasından sesledi koridorda polisleri gören yaşlı çift kötü bir şeyler olduğunu anladılar. Ayakta duramadılar Kaptan ve Mert yardım edip oturturdular. Polisler uygun bir şekilde olanları zorda olsa yaşlı çifte anlattılar. Acıları tarifsizdi o anda Cansu odanın kapısını açtı olup biteni anlamaya çalışıyor bir yandan polislere bakıp bir yandan ağlayan büyükannesi ve büyükbabasına bakıyordu. Anlatılanları duymuştu ama kabullenmiyor büyük bir kriz geçiriyordu. Doktor gelip sakinleşmesi için müdahalede bulundu. Cansu sakinleştiricinin etkisiyle uykuya daldı. Kaptan büyükbabayı ve büyükanneyi cenaze işlemleri için kasabaya götürdü. Mert hastanede Cansu'nun yanında kaldı. Büyükanne ve büyükbaba kasabada çok sevilen kişilerdi. Kazanın olması kasaba halkını da çok üzdü. Yaşlı çifte destek olmak için herkes elinden geleni yapıyordu. Cenaze törenine tüm kasabalılar katıldı. Büyükanne ve büyükbaba tören bittikten sonra tekrar hastaneye geldiler. Cansu hala uyuyordu. Mert onları teselli edecek kelime bulamıyordu. Çok üzgün olmalarına rağmen metanetli olmak zorundaydılar çünkü torunlarının artık onlardan başka kimsesi yoktu ona ellerinden geldiği kadar destek olup sahip çıkmaları gerekiyodu. Saat çok geç olmuştu Büyükannesi Cansu'nun odasına girip yanındaki sandalyeye oturdu o kadar masum ve güzeldiki yavaşça elini saçlarının üzerinde gezdirdi. "Şimdi ne söyleyeceğim kızım ben sana kıymetlim canımın içi meleğim" diye sessizce konuşurken gözyaşları damla damla akıyordu. Kendini odadan dışarı zor attı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor bir yandan da sesini Cansu'nun duymaması için çaba harcıyordu. Cansu uyuyor gibi görünsede büyükannesinin söylediği herşeyi duymuştu ama tepki veremiyordu sanki duyguları donup kalmıştı. Yataktan kalktı koridora çıktı "beni eve götürün gitmek istiyorum annemi babamı da alıp burdan gitmek istiyorum" diye haykırdı. Belki de bunun mümkün olmadığını biliyor ama yaşananları kabullenemiyordu. Doktordan izin alıp hastaneden çıktılar. Eve gelince Cansu içeri girmek yerine koşarak ordan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINALI AŞK
RomanceBu kalp bir sende bu kadar deli çarptı ve ben en çok sana yakıştırdım aşkı...Ellerinin içinde kalbim ister al kalbinin içine, istersen koy yerine sonsuza dek bir daha atmasın... Eleştiri ve yorumlarınızı bekliyorum. Umarım beğenirsiniz🙏 Sağlıkla k...