Cansu doğruca eve geldi. Koşarak odasına çıktı. Telaşlı bir hali vardı. Büyükannesi ve büyükbabası Cansu'nun bu tavrına bir anlam veremediler. Oysa son günlerde oldukça mutlu görünüyordu. Büyükannesi Cansu'nun odasına çıktı kapı açıktı yine de hafifçe kapıya vurdu.
"Gelebilir miyim meleğim "dedi.
Cansu yatağının üzerine koyduğu valize kıyafetlerini özensiz şekilde sığdırmaya çalışıyordu.
"Gidiyorum burdan bana engel olmaya çalışmayın ben yaşantıma İstanbul'da devam edeceğim. Gelmek istiyorsanız sizde bir an önce hazırlanın" dedi.
Büyükannesi ne diyeceğini bilemedi.
"Meleğim biraz sakinleş oturup konuşalım sonra sen nasıl istersen öyle olsun lütfen "diyerek Cansu'yu ikna etmeye çabaladı.
Cansu büyükannesinin boynuna sarılarak babasını ve annesini çok özlediğini bir türlü kaza gününü unutamadığını söyledi. Kazaya tekne gezisine çıkmak için ısrar ettiğinden kendisin sebep olduğunu söyleyerek ağladı. Olanlardan dolayı kendini suçluyordu. Mert'in istersen birlikte balık tutmak için bir gün denize açılırız demesi onun kaza gününü hatırlamasına neden olmuştu. Bu yüzden oradan uzaklaşmıştı.
Birbirlerine sarılıp acılarını paylaştılar. Bir kaç dakika öylece kaldılar. Büyükbabanın sesi duyuldu birden "hanım misafirimiz var " büyükanne aşağı indi gelen Mert'ti.
"İyi akşamlar ben rahatsızlık verdim size afedersiniz" dedi. Utangaç bir tavırla Cansu'yu sordu. Merak etmişti hiç bir açıklama yapmadan yanından ayrılmıştı.
Cansu aşağıdan gelen sesin Mert olduğunu anlayınca odadan çıktı.
"Ben iyiyim zahmet edip buraya kadar geldiğin için teşekkür ederim "dedi. Onları yanlız bırakmak için büyükannesi ve büyükbabası bir bahane bulup bahçeye çıktılar. Cansu merdivenlerden aşağı indi. Mert'le göz göze geldiler. "Özür dilerim"dedi Mert.
Cansu "senin bir suçun yok sen neden özür diliyorsun asıl ben özür dilerim"dedi.
"Sen denize açılırız falan deyince ben kendimi çok kötü hissettim bir an kaza gününü hatırladım o yüzden oradan uzaklaştım seni endişelendirdiğim için çok üzgünüm"dedi.
Bir an sessizlik oldu ikiside birbirlerinin gözlerinin içine bakarak kısa bir süre kaldılar. Mert anlık bir hamleyle Cansu'nun ellerini tuttu. Onun ne tepki vereceğini bilmiyordu ama o an içinden geldiği gibi davrandı. Mert'in elleri titriyordu heyecandan.
Cansu Mert'in ellerinin sıcaklığını kalbinin içinde hissetmişti. Ne yapacağını bilemiyordu birden o da Mert'in ellerinini kavradı hafif bir tebessüm oluşmuştu yüzlerinde. Mert Cansu'nun kendine karşılık verdiğini görünce rahatladı ama hala elleri titriyor kalbi kuş gibi çırpınıyordu.
"Yarın sabah kahvaltıya bekliyorum seni gelirsen çok mutlu olurum "dedi Mert. Cansu "tamam" dedi. İkiside birbirlerine iyi akşamlar dedi Mert evden çıktı büyükbabası ve büyükannesi bahçedelerdi onlarada iyi akşamlar diyerek oradan ayrıldı. Büyükanne ve büyükbaba Mert'in yüzündeki utangaç bir o kadar da mutlu gülümsemeyi görünce her şeyin yolunda olduğunu anladılar. Mert Cansu'ya iyi geliyordu onlar için torunlarının mutluluğu her şeyden önemliydi. Bu yüzden Mert'le arkadaşlık etmesine olumlu bakıyorlardı. Eve girdiklerinde aynı gülümseme ve utangaç bakışlar Cansu'nun yüzünde de vardı. Büyükannesi ve büyükbabası birbirlerine bakarak güldüler.
"Hadi bakalım hanım acıktık sofrayı hazırlayın isterseniz "dedi büyükbaba.
Büyükanne ve Cansu hemen mutfağa gidip hazırlığa başladılar. Büyükanne yemek konusunda çok marifetli bir kadındı elinden her şey gelirdi. Pişirdiği yemekler çok lezzetli olurdu. Cansu büyükannesini mutfakta izlerken ve ona yardım ederken mutlu oluyordu. Yemekler hazırdı hemen sofrayı hazırladılar ve afiyetle yemeğe başladılar. Yemek boyunca büyükbaba ve büyükannesi sürekli Mert'ten bahsettiler. Onun iyi bir insan olduğundan annesinden ve babasından konuştular. Sanki Cansu'nun onu daha iyi tanıması için çabalıyorlardı. Cansu bunların bir kısmını zaten Mert'ten dinlemişti ama onu üzmemek için konuyu çok detaylı sormamıştı. Şimdi olanları büyük bir dikkatle dinliyor anlatılanları gözünde canlandırıyordu. Mert'te çok büyük acılar çekerek bu günlere gelmişti. Cansu hep kendi acılarıyla yaşadığı için çevresindeki insanların mutsuzluğu yaşadıkları acılar onun umrunda olmamıştı şimdiye kadar. Yemekten sonra sofrayı toplayıp odasına çıktı. Sabah Mert'le buluşacaktı. Mert yeterince acı çekmiş onu tekrar mutsuz etmeye hakkım yok diye düşündü. Evet Cansu artık sadece kendini değil çevresindeki insanları da üzdüğünü farketti. Bunun için kendi kendine söz verdi. Ne kadar üzgün olursa olsun bunu hiç kimseye belli etmemeye karar verdi. Sevdiği insanların kendi yüzünden mutsuz olmasını istemiyordu. Sabah erken kalkması gerekiyordu Mert'e söz vermişti. Birlikte kahvaltı yapacaklardı. Yarın için güzel planlar yapıp uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINALI AŞK
RomansaBu kalp bir sende bu kadar deli çarptı ve ben en çok sana yakıştırdım aşkı...Ellerinin içinde kalbim ister al kalbinin içine, istersen koy yerine sonsuza dek bir daha atmasın... Eleştiri ve yorumlarınızı bekliyorum. Umarım beğenirsiniz🙏 Sağlıkla k...