Iyi okumalar
..."Oo,o benim kan kardeşim."
"Nasıl ?"diyebilmiştim sadece. O kan kardeşimiydi. Yani birbirlerinin yarasına kanlarınımı damlatmışlardı. Bunu sadece dizilerde duyan biri olarak konuya oldukça uzak olduğumun farkındaydım.
Ancak Ahmed'in elini hala sımsıkı tutmasından bunun acısını çıkardığını biliyordum sanki, sanki bu bağı tekrar tekrar hatırlatmak istiyordu kendine. Ama bu neyin acısıydı. Aralarında ne olmuştu hiç bir fikrim yoktu.
Artık öyle bir kan akıyordu ki elinin rengi bozarmaya ve kanda daha canlı renkte akmaya başlamıştı.
"Ahmed lütfen bırak elini sararmaya başladı. Lütfen"Güç kullanmam hiçbir fayda vermemişti. Konuşmalarım zaten ona ulaşmıyordu. Donup kalmıştı sadece tek bir noktaya bakıyordu, bu Haris'in, kan kardeşim dediği adamın, elleriydi.
Bende ona baktığımda ellerini her saniye birleştirip ovuyordu. Bir şeyleri gizlemek ister gibiydi. Bakışları ise Ahmed'in elinden yere damlayan her kan zerresinde daha da tatmin oluyordu.
Kollarını iki yana açarak sevinçle "Süpriz!" demişti. Gözlerini fal taşı gibi açmış ağzını da iki yana ayırmıştı. O kadar yapmacık bir yüz ifadesi vardı ki. Gorenler zoraki güldüğünü hemen anlardı.
Sırf onun daha fazla çirkin gülüşünü görmemek için kafamı öte tarafa çevirdim. Biraz bakındıktan sonra Ahmed'in eline yan masadan aldığım havluyu doladım. Elini elime koyup çekti. Havluyuda bana verip hiç bir şey olmamış gibi Mervelerin olduğu cam kenarındaki masaya gitti. Haris'e kanlı elini sıkması için uzattığında kan damlaları örtüye bulaşmıştı.
Haris bunu bekliyor gibi elini uzattığında kana bulanmış oldu. Birbirlerine sessiz ama onlar için çok anlam taşıyan bakışlarla adeta gözlerini deliyorlardı.
Merve ise şaşkın şaşkın bir bize bir etraftakilere bakıyordu. Restorantın bu katı, odalardan oluştuğundan hiç kimse olup biteni görmemişti.
Bense hala kan gölüne dönmüş halıda ne yapmam gerektiğine karar vermeye çalışıyordum. Merve'nin yanıma geldiğini bile fark etmemiştim.
"Amine hadi bi garson bulalımda şurayı temizlesinler."
" Hayır onu yalnız bırakmam. Az önce eli kanadı onun görmedin mi?"
"Tamam onlar kendi aralarında halleder, merak etme."
Bir süre sonra Merve'nin beni çekiştirmesine karşı gelmeyip onunla birlikte başka bir odaya geçtik.
Hala içimde ki öfke sönmemişti. Nasıl ya nasıl bu kadar normal olabiliyordu. Orda birinin eli kanıycak ve sen gülerek bakıcaksın öyle mi? Onu orada boğmadıysam bunun tek sebebi Ahmed'in o anki halindendi.
•••Garsonu bulduktan sonra bizde onların hemen yanında içeri görebilen oda gibi bir yere geçtik. Merve hiçbir şey olmamış gibi garson çağırıp menüden seçtiği yemekleri söylemişti. Yemekler birer birer gelirken benim tek yaptığım dudağımı yolup olan biteni izlemekti.
Ne konuşuyorlardı, neden bu kadar sakinlerdi, neden o yüzsüz hala gülüyordu. Bu soruların cevapsız kalmasıyla hala geçmeyen merakımdan içim içimi yiyordu.
Aradan geçen 30 dakikanın ardından olan tek şey Merve'nin tüm masayı yemesiydi. Gözlerime inanamamıştım. Sıyırılmamış bir tabak dahi kalmamıştı. Elimle masadaki örtüyü gösterip
"Merve bak burda bir kırıntı kaldı al istersen. Arkandan ağlar sonra." dedim.Ciddi ciddi bakıp "Ha yok ya o örtünün deseni." demişti.
Yüzümü buruşturup "Şaka mısın?" der gibi bakıyordum oysa tatlı sipariş etmekle meşguldü.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAP GELİNİ
General Fiction⚜ ARAP GELİNİ ⚜ Babasının izinden gitmemek için vatanını terk eden Ahmed, Türkiye'de ömrünün sonuna kadar ona vatan olacak o kalbi bulmuştu. Ona nefes olan onunla var olan o kalp artık ruhuna esir olacaktı. Gönlünün her köşesinin ardına kadar kapalı...