Iyi okumalar ~
Çıkarken son bir kez bana dönüp"Hiç kimse bilmeyecek, asla." demişti.
...
Ahmed'in sözlerinden sonra orda daha fazla duramayıp lavaboya gitmiştim. Ben neden şimdi ağlıyordum, neden elimden bir şey alınmış gibi sinirliydim, neden kalbim böyle acıyordu...Kalbimi kasıp kavuran şey vicdan olmalıydı. Hani şu Faris öldüğünde de hissettiğim şey. Evet, evet ta kendisiydi.
Bu şey canımı öyle bir yakıyordu ki bunu annemin omzuna yatmak bile geçiremezdi. Şuan beni meşgul eden tek düşünce "Keşke bu kadar sert olmasaydım."idi. Bir kere ya bir kere iyi niyet göstermemiştim.
Ancak şimdi olanları hiçbir zaman tahmin edemezdim. Arada bir söylediği laflar bana sadece fısıltı gibi geliyormuş resmen. O kadar dedi "Kralın oğlu olsam beni sever miydin?" Diye. Ben ise hepsini umursamadan susup geçiştirmiştim sadece.
Şimdi ise bir şeyler yapmam lazımdı. Kendimi artık bu duruma alıştırmam lazımdı. Bu kadar hırçın tavırlarla anca kendimi bataklığa daha da çekerdim, benim burada yaşamayı öğrenmem gerekiyordu. Hoş bunu artık biliyordum ama onun canını bu kadar yakan ve onu üzen tek kişinin ben olduğunu bilmek içime ah ediyordu.
Artık benimde harekete geçmem gerekiyordu restorandaki garsonlara bile kibar davranırken Ahmed'e olan bu kinim niyeydi ?
Bana her şeyi teker teker anlatmıştı. Hiçbir şey gizlememişti, tam tersine tüm bu yaşananların sebebini sırf ben sakinleseyim buraya alışabileyim diye en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı. Ben ise onun her lafını kestirip atıyordum o benim için hırpalayıp durduğum bir kum torbasından farksızdı. Ne kadar bencil biri haline gelmiştim buraya geldikten sonra, o başına buyruk umursamaz tavırlarım her zerremi nasıl bir anda ele geçirivermişti ?
Ama artık buna izin vermeyecektim, bu kadar kötü bir insan olmaya kendimi daha da alıştıramazdım. Bunun için en başta kendime çeki düzen verecektim, Ahmed'e yaptığım bu iğrenç tavrıda bitirecektim.
Canımdan can gitmeyecekti ya sonuçta. Hem o benim için ailemi buraya kadar getirmişti. Tamam bundan iki saat önce olsa "Ama oda beni onlardan sonsuza dek ayırdı." derdim. Ama hayır bunu yapmayacaktım. Ailem beni buraya korumak için getirdi. Sadece bu daha fazlasını düşünmeyecektim.
•••Lavabonun kapısı çalındığında son bir yüzümü kontrol edip dışarı çıktım. Bu halimle annemlerin yanına gidemezdim o yüzden Merve'yi arayıp yanıma gelmesini söyleyecektim.
"Alo"
"Efedim Amine ?"
"Merve, aşağı gelir misin? Şirketin önüne."
"Ha noldu, bir şey mi var?"
Şuan oradaki herkesin Merve'nin kiminle konuştuğunu merak ettiğine emindim. Herkesi telâşlandıracakti.
"Belli etme, aşağı gel konuşalım. Şuan oraya gelemem."
"Hayda, neyse tamam geliyorum."
...
Asansörden inip bende dediğim yere geldim. Merve'yi beklerken şirkete girip çıkanları izliyordum.
Ne kadar çok insan vardı. Bazıları telaşlı telaşlı giriyordu şirkete,bunlar büyük ihtimal çalışanlardı. Kimileri de lüks arabalarından inip yanında bir insan ordusuyla arz-ı endam ediyordu şirkete.
Bunlar kalbur üstü ekipti ya toplantı için gelen yetkililer ya da şirketin kendi yöneticileriydi tahminimce. Gözleri çalışanlarına öyle bir bakıyordu ki sanırsın küçük
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAP GELİNİ
General Fiction⚜ ARAP GELİNİ ⚜ Babasının izinden gitmemek için vatanını terk eden Ahmed, Türkiye'de ömrünün sonuna kadar ona vatan olacak o kalbi bulmuştu. Ona nefes olan onunla var olan o kalp artık ruhuna esir olacaktı. Gönlünün her köşesinin ardına kadar kapalı...