(Dongju)
Abimin gösterdiği yerleri kontrol edip mutfağa gittim. Evimize tamir için geleceklerse, mutlaka bir şeyler ikram etmeliydim.
Abimin kız tavlamak için uyguladığı tarifleri inceledim. Kızlara yemek yapan erkeklerin çok seksi olduğunu düşünüyordu. Tanrım...
Kek tariflerini es geçip, sayfanın kenarına fotoğrafını yapıştırdığı kurabiyeleri inceledim. Hiç kimse Youngjo gibi görünen birinin tarif defteri olduğuna inanamazdı.
Kurabiyeyi pişirdikten sonra abimin farklı çeşitleri olan kahvelerini hazırladım. Yapabileceğim tek şey, hazır kahvenin içine su eklemekti. Abim her türlü kahveyi kendisi yapabiliyordu. Fakat ben hiçbir konuda onun kadar iyi değildim.
Yaptığım kurabiyelerin tadına bakıp gülümsedim. Gerçekten çok emek vermiş ve sonunda başarmıştım. Abimi mutfaktayken izlemeyi seviyordum ve bu nihayet işe yaradığı için mutluydum.
Kapı çaldığında heyecanla koştum. Keonhee, yanında biriyle gelmişti. Kardeşi olduğunu söylediği kişi oldukça güler yüzlüydü. Anladığım kadarıyla o evde gülümsemeyen bir kişi vardı.
"Bu kardeşim Seonghwa. Tamir edilecek yerleri gösterir misin?"
"Tabi, ama önce size bir şeyler ikram etseydim."
"Onu tamirden sonraya saklayalım hm?"
"Peki, madem öyle istiyorsunuz, ben tamire ihtiyacı olan yerleri göstereceğim."
Seonghwa'ya hepsini gösterdikten sonra oturma odasına döndüm. Keonhee koltuklardan birinde oturmuş, sehpada duran fotoğraf albümünü gülümseyerek inceliyordu. Beni fark edince kapatıp sehpanın ortasına itti.
"Bakabilirsin, gerçekten sorun değil."
"Kapakta duran fotoğraf çok hoşuma gitti. Bu yüzden bakmamak için kendime engel olamadım. Abinle her zaman yakın mıydınız?"
"Evet, o benim bu hayattaki her şeyim."
"Dongju, sen gerçekten çok eğlenceli birine benziyorsun. Aslında biliyor musun, senin gibi birine çok ihtiyacımız var."
"Huh? Nasıl yani?"
"Kardeşlerimden biri, çok içine kapanık ve sessizdir. Her zaman somurtur. Belki onunla arkadaşlık edersen, gülümsemesini sağlayabilirsin."
"Şey... Kapıdaki kardeşin mi?"
"Evet."
"O biraz korkutucu görünüyor."
"Haklısın, bazen korkutucu görünebiliyor. Görüşmek istemezsen anlayışla karşılarım. Gerçekten sorun değil."
"Şey... Aslında sanırım bunu yapabilirim."
"Sahi mi? Gerçekten yapabilir misin?"
"Hmhm, yapabilirim."
Gözlerime gülümseyerek bakarken omzuma şefkatle dokundu.
"Bir akşam bize yemeğe gelmek ister misin?"
"Aslında ben düşündüm ki, siz bize gelirseniz daha uygun olur."
"Neden?"
"Çünkü biz geldiğimizde kendi odasına çekilebilir. Fakat siz gelirseniz, burada gidebileceği bir odası olmaz."
"Zekanı abinden almış olmalısın. Tamam, öyleyse kabul ediyorum tatlı dostum."
Elini uzattığında gülümseyerek tokalaştım. Keonhee gerçekten sıcakkanlı biriydi. O kadar güzel gülümsüyordu ki, karşısındaki insanın mutlu hissetmemesi mümkün değildi. Abimle birbirlerine çok benziyorlardı.
"Sahi, neredeyse unutuyordum. Abin benimle bir şey konuşacağını söylemişti. Fakat sanırım vakti olmadı."
"Aslında konu benimle ilgiliydi."
"Bir sorun mu var?"
"Üniversiteden bir arkadaşım, abisiyle birlikte burada okuyor. Bu sokaktaki evlerin size ait olduğunu duymuştum. Eğer bir kiracı arıyorsanız, onlarla görüşmenizi rica edecektim."
"Aslında yeni insanlardan biraz çekiniyoruz. Bilirsin, komşunun nasıl biri olacağı belli olmuyor. Fakat madem senin arkadaşın olduğunu söylüyorsun, düşünebiliriz."
"O da benimle aynı zamanda okulunu değiştirmiş. Arkadaşım çok tatlı biridir. Abisiyle henüz tanışmadım, ama onun için kefil olabilirim."
"Okul değiştirmek zor olsa gerek."
"Benim çok sevdiğim bir abim var ve o yanımda olduğu sürece zorlanmıyorum. Biliyor musun, arkadaşım da öyle söylüyor."
"Abisiyle iyi anlaşıyorlar yani?"
"Evet, abisi sürekli gülümseyen biriymiş. Bugüne kadar bir kez bile tartışmamışlar. İyi kalpli ve daima mutlu görünen bir abisi olduğunu söyledi."
"Öyleyse benim için onlarla konuşur musun? Müsait oldukları bir zamanda buraya gelmelerini rica ettiğimi ilet."
"Yani, onlarla gerçekten görüşecek misin?"
"Bu konuda kardeşlerimin de fikrini almam gerek. Fakat bil ki ben şimdiden olumluyum."
"Çok iyisin, çok teşekkür ederim. Arkadaşım gerçekten çok sevinecek."
Sadece kardeşlerini ikna etmesini diliyordum. Bunu hem arkadaşım ve abisi için, hem de kendim için istiyordum.
Bunun bencilce olduğunun farkındaydım. Fakat kim arkadaşıyla okula gitmek istemez ki? Üstelik birlikte vakit geçirebilir, yalnız kaldığımızda birbirimize destek olabilirdik. İkimiz de yabancısı olduğumuz bir yerde, birbirimize yardım edebilirdik.
Aslında abim için de bu bir avantaj sayılabilirdi. Çünkü dün Woong'dan gelen mesajda, abisinin abimin derslere girdiği okulda okuduğu yazıyordu. Belki o da yakın çevresinden bir arkadaş edinebilirdi. Kim bilir? Belki vampirleri bile unutabilirdi.