7.Bölüm - Neredesin?

11 6 0
                                    

(Yazarın anlatımıyla)

Siz hiç size yapılan bir kötülük yüzünden bir masumun canını yaktınız mı?
Ben hem kendimi hem onu yaktım ama o bunun farkında bile değil...
Bir gün farkettiğin de ise ne hale geleceğini tahmin bile edemiyordum.
Kendi masumluğumu kaybedip, onun masumluğunu çalmıştım elinden.
Peki ya neden?
Hayatımızda her şey her an değişebilir.
Herkesin hayatı bir anda yerle bir olabilir.
Yerlebir olan her şeyi toplamak ise toplamak tamamen sizin elinizde.
Ben toplamanın aksine tamamen dağıttım.
Bir insan ne kadar dağılabilirse o kadar dağıldım.
Toplanmak için umudum kalmamıştı.

Karanlık bir ortam ve içini aydınlatan loş bir ışık.
Rüyamda bile göremeyeceğim harika bir yerdeyim ama mutlu değilim.
İnsan yaptığı hata yüzünden yıllarca acı çeker mi?
Ben çektim hâlâ çekiyorum.
On sekiz yıl boyunca bir an bile aklımdan çıkmadı yaptıklarım.
Ne yaparsam yapayım, nereye gidersem gideyim unutamadım onu, ona yaptıklarımı, benim yüzümden yaşadıklarını unutamadım.
Hep ölümü arzuladım.
Çok kez denedim intihar etmeyi,
hiçbir zaman yapamadım.
Verdiğim söz için yaşamaya devam ettim. Yaşamak zorundaydım.

"On sekiz yıldır kendine yaptıkların yetmedi mi Mısra?"
Yine gelmişti hayatımı alt üst eden adam.

Sinirle cevap verdim.
"Yetmedi, yetmeyecek!"

"Bırak artık şu iç savaşını bir tanem ne olursun." diye yalvardı bana.
On sekiz yıldır hep yaptığı gibi.

"Sana defalarca bana yalvarma dedim.
Senin gibi şerefsiz birine yakışmıyor bu. "

Kaşlarını çattı.
"Senin için yapamayacağım hiçbir şey yok!
Bunu sana senelerdir anlatmaya çalışıyorum. "

Masanın üstüne duran bardağı kafasında kırdım. Hiçbir tepki vermedi o kadar alışmıştı ki bana.

"Seneler önce bende sana yalvarmıştım defalarca gör bak ne oldu? Bu yaşadıklarımın ve Tutku'ya yaşattıklarımın tek sebebi sensin!"

"Neyi bekliyorsun o zaman çık karşısına anlat her şeyi!"

"Sen herkesi kendin gibi ucube sandın herhalde. Ona yaptıklarım ve anlatacaklarımın ne kadar ağır olduğu konusunda bir fikrin bile olamaz senin!"

Dâhâ fazla konuşmadı devam ederse bu sefer ona değil kendime zarar vereceğimi biliyordu.
Bundan deli gibi korkuyordu. Yokluğuma dayanamıyordu.
Bu benim her ne kadar umurumda olmasa bile her zaman bana sahip çıkmaya çalışıyordu kendince.
Oysa tek yaptığı bana zarar vermekti.

"Sana Tutku'dan haber getirdim."

Gözlerim doldu. Senelerdir ondan haber alamamıştım. Lütfen iyi olsun lütfen!

"Tutku'nun hayatı istediğimiz gibi değil."

"Ne demek bu?"

"Ferhat denen adam her gün eşi Sedef ve Tutku'ya kin kusuyor.
Tutku yıllardır Baba hasreti yaşamış.
Baba sevgisi görmemiş hayatında ki en değerli varlığı sadece Sedef denen kadın. Ferhat ve Sedef'in başka çocukları da olmamış.
Tutku'nun bir de çok yakın arkadaşı varmış her şeyini bilen İnci diye bir kız."

Korkuyla yutkundum.
Tutku benim yüzümden yıllarca baba hasreti çekmişti.
Benim yüzümden haketmediği bir hayatı yaşıyordu.

"Bir şey dâhâ var."

Gözlerimi sımsıkı yumdum.
"Tutku kendisinden saklanan sırların peşinde. Eğer sen sözünü tutmazsan, senin yerine Tutku yapacak bunu."

Hayatta bir sırrı her ne kadar saklamak isteseniz de, gerçekler illaki ortaya çıkar siz isteseniz de istemeseniz de.
Artık sözümü tutmanın vakti gelmişti.
Benim tek korkum ise Tutku'ydu.
Tek korkum ona zarar gelmesiydi.
-
Tutku'dan.
Birkaç dakikadır kendi hikâyeme nereden başlayacağımı düşünüyordum.

Cevapsız SorularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin