8.Bölüm - Yaşamayı Unutmak.

10 6 0
                                    

(Yazarın anlatımıyla)
6 gün önce...
Her insan yaşamı boyunca kendi cennetini ya da kendi cehennemini yaratır.
Ben ise cehennemimi dâhâ ölmeden yaratmıştım. Yaşadığım 18 yıl boyunca mutlu olmayı, sevmeyi unutmuş, kin beslemeyi öğrenmiştim.
Bu olanların sorumlusu sadece ben miyim?
İnsanlar öfkesine yenik düşünce, masumların canlarını yakar.
Ben onu yaktığım halde benim içim dâhâ çok yanıyordu. Bir yangının içinde yapayalnız kalmış, alevler içinde 18 yıldır yanıyordum.
Bir gün benim de yangınım sönecekti.
Kimsenin yangını söndürmeye gücü yoktu.
Tek bir kişi hariç.
Bu dünyada benim yangınımı söndürebilecek tek kişi vardı.
O ise dâhâ gerçeklerden habersizdi.
Televizyonda radyo açıktı.

"Tanrım kötü kullarını
Sen affetsen ben affetmem.
Bütün zalim olanları
Sen affetsen ben affetmem."
diyordu acıların kadını Bergen.

Salonun ortasında rastgele bir koltuğa oturmuş, yine onu düşünüyordum.
Her zaman yaptığım gibi.
Televizyonu normal yayına çevirdim. Klasik akşam haberleri verilirken ben yine iç dünyamda kaybolmuştum çoktan.
Televizyondaki spikerin ağzından tanıdık bir isim duyunca tüm dikkatimi televizyona verdim.
Bu habere hiç kimse hazır değildi.

"Kadın cinayetleri yine son bulmuyor sayın seyirciler.
İstanbul'da yaşayan Sedef Alkar evinde ölü bulundu. "

Kulaklarıma inanamıyor, duyduklarımı inatla reddediyordum.
Her ne kadar reddetmek istesem de kafamın içinde aynı cümle defalarca tekrar edildi.

"Sedef Alkar evinde ölü bulundu.
Sedef Alkar evinde ölü bulundu.
Sedef Alkar evinde ölü bulundu. "

"Emniyet polisleri olayın kasten cinayet olduğunu açıkladı.
Sedef Alkar başından tek kurşunla vurulmuş, Katili ise olay yerinden bulunan silahtan alınan parmak izine göre eşi Ferhat Alkar'a ait olduğu ortaya çıktı.
Ancak bir ortada bir şüphe edici durum dâhâ var sayın seyirciler. "

Korkuyla yutkundum.
Dâhâ ne kadar kötü haber duyabilirdim?
Ben bunu nasıl kaldıracaktım?
Ya o bunu nasıl kaldıracaktı?

"Sedef Alkar ve Ferhat Alkar'ın kızları Tutku Alkar'dan 24 saattir haber alınamıyor. Emniyet polisleri zanlı Ferhat Alkar'ın kendi kızını da öldürmüş olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti."

Panik içinde kalmıştım.
"Olamaz...olmaz." diye mırıldandım.

Her insanın hayatının hep bir değişme noktası vardı. Buna sadece değişme denemezdi.
Bu âdeta hayatı bitiren değişimdi.
Tutku 24 saattir ortada yoktu.
Nerde olduğu bilinmiyordu.
En kötüsü de, hayatındaki tek varlığını kaybetmişti.
Böyle duramazdım bir şeyler yapmam gerekiyordu!

"Ozan! neredesin!"

Bağırdığımı duyunca telaşla odasından çıkıp yanıma geldi.
"Mısra ne oldu? S-sen... bana adımla hitap etmezdin. Hatta beni hiç çağırmazdın bile."

"Senden bir isteğim var."

Şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Yıllar sonra ilk defa ondan bir şey istiyordum. İsteyeceğim şey bile kendim için değildi.

"Senin için yapamayacağım şey yok biliyorsun."

"Tutku kayıp, onu bulacaksın."

"N-nasıl kayıp?"

"Sedef Alkar evinde ölü bulunmuş.
Bu yaşananların sorumlusu biziz.
Nasıl bozduysak, öyle de düzelteceğiz."

"Delirdin mi sen Mısra!
Ömür boyu hapisten çıkamayız!"

"Hapiste olmak çok umurumda mı sanıyorsun?"

Sıkıntıyla nefesini çekti.
"Ne yapacağız peki?"

Cevapsız SorularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin