9.Bölüm - Acının Gözyaşları.

14 6 0
                                    

Tutku'dan.
Güven...
Hayatımızdaki en önemli duygulardan bir tanesi. Herkese duyulmaması gereken bir duygu.
Yanlış kişiye güvenmek, kötü sonuçlara yol açabilir. Yanlış kişiye güvenmek, sizi bilinmezliğe sürükleyebilir.
Her zaman güvendiğiniz kişinin doğru kişi mi yanlış kişi mi olduğunu anlamakta zor.

İnsanlar dilleriyle kalp kırıyor, güveni mi kıramayacak?

Güven tıpkı aşk gibi bir o kadar karmaşık, bir o kadar da bağlantılı.

Şu an bir benzinlikte bir yabancının arabasındayım. Kaçırılıyor muyum? Bilmiyorum. Ancak kandırıldığımı biliyorum.
Ben onu ya da onları her ne kadar tanımasam da onlar beni çok iyi tanıyordu.

Annemin ölümünün bu yabancılar ile bağlantısı olabilir miydi? Ya da şöyle soralım hayatımda ki tüm değişimin sebebi bu insanlar olabilir miydi?
Hayat... belirsizlikler ile dolu.
Bu belirsizlikleri yok etmek ise sizin elinizde.

İçinde olduğum karmaşa her ne ise beni korkutuyordu. Yine kendim için değil, sevdiklerim için korkuyordum.
Adamın marketten çıkıp lavabo tarafına doğru ilerlediğini gördüm. Bana göz atmayı ihmal etmemişti.
Her neyin içine düşeceksem, bundan kaçmam gerekiyordu. Henüz buna hazır değilim, değiliz. Adam lavaboya girip kapıyı kapatınca hemen inmek için kapıyı açtım.

Tüm hızımla koşarak benzinlikten uzaklaştım. Belki peşimden gelecekti. Saklanmayı deneyemezdim.
Ne kadar süre koştuğumu bilmiyorum. Ardımda bıraktığım sokaklarım sayısı giderek artıyordu. Bir süre sonra artık koşacak gücüm kalmamıştı. Yavaşladım, arkamı dönüp etrafı kontrol ettiğimde ise kimse yoktu. Rahat bir nefes verdim.

Sokakları yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken, kendimi karakolun önünde bulmuştum. Her şeyi öğrenmenin tek yoluydu burası, vakti gelmişti bile.

İçeri girdiğimde mahalleden tanıdık bir yüz ile karşılaştım. İnci'nin babası memurdu, burada görevini yapıyordu. Olanlar hakkında ondan bilgi almak, benim için dâhâ iyi olurdu. Ne kadar iyi olabilirse artık.

"Merhaba Osman Abi."
Dosyasından başını kaldırıp, beni görünce bir anlık şoka girdi. Bir kez dâhâ anladım arkamda birçok insanı ne kadar merakta bıraktığımı.

"Tutku kızım!"
Telaşla sandalyesinden kalkıp yanıma geldi.

"Şükürler olsun! Yaşıyorsun! İyi misin?"

"Sence iyi gibi gözüküyor muyum?"

Hüzünle iç çekti.
"Geç otur şöyle."

Ben koltuğa geçtim, o da kalktığı sandalyeye geri oturdu.

"Hem senin bana, hem de benim sana anlatmam gereken şeyler var kızım."

"Bende bunun için geldim."

"Nerdeydin bir haftadır?"

"Kendime bunu bende defalarca sordum. Ama hiçbir zaman yanıt alamadım."

Kaşlarını çattı. Anlattıklarımdan pek bir şey anlamamışa benziyordu. Ne anlaşılabilirdi ki zaten?

"Ne demek bu? Biri seni zorla bir yerde mi tutuyordu?" diye sordu tedirginlikle.

"Hayır." dedim titreyen sesimle. "Sadece... Kendimde değildim, bilmiyorum.
Annemin o halini gördükten sonra... sanki bir yere kapatılmış hapsedilmiş gibiydim. Oysa zaman hızla akıp geçmeye devam etti. Ben ise...
Anneme yapılanları öğrenmek için hapsedildiğim yerden kurtuldum. "

Elimi kalbime götürdüm. Nabzım o kadar hızlanmıştı ki. Gözyaşlarım ise akmak için bana yalvarıyor gibiydi.

"Anneni en son ne zaman gördün?"

Cevapsız SorularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin