KISKANÇ KOÇOVALI

2.6K 133 66
                                    

İş görüşmesinden çıktım ve oflayarak yürümeye başladım. Yine berbat bir gün geçiriyordum. Büyük ihtimalle buradan da çağırılmayacaktım. İşsizlik artık canıma tak etmeye başlamıştı. Yakında parasız kalacaktım. Birden hepsinin Akın yüzünden olduğu aklıma geldi. Beni işten attırmıştı ve işe girmemi engellemişti. Aptal herif! Eğer engellemese belki de çoktan işe girmiştim. Onun yerine boş yere vakit kaybediyordum ve sürünüyordum. Telefonum titreyince düşüncelerin arasından çıktım. Başımın belası arıyordu.

"Efendim Akın?"

"Nerdesin?"

"Sana ne?"

"Niye atarlanıyorsun? Bir şey soruyorum."

"Atarlanmıyorum. Ne istiyorsun Akın?"

"Seni almaya geleceğim, nerede olduğunu söyle."

İçimden cehennemin dibindeyim demek geldi ama kendimi tuttum. Başıma gelenlerin hırsını Akın'dan çıkaramazdım. Gerçi hak ediyordu ama şimdi zamanı değildi.

"İş görüşmesinden çıktım. Çukur'a geliyorum."

"Konum at ve bekle."

"Yine ne haltlar çeviriyorsun Akın?"

"Gelince öğrenirsin."

"İyi tamam. Hadi öptüm."

Öptüm mü?!! Bir anlık dalgınlıkla öptüm mü demiştim? İçimden lanet okuyarak durumu kurtarmaya çalıştım.

"Öptüm derken öyle değil yani! Bir anlık şeyle dedim! Yoksa neden öpeyim seni?!!"

"Anladım Hilal. Görüşürüz. Öptüm..."

Akının kısık sesli kahkahasını duydum ve telefonu kapadım. Rezil olmuştum. Aptal Hilal aptal! Nasıl böyle bir hata yapmıştım?! Kendime sövmem bitince Akın'a konum attım ve bir parkta oturup gelmesini bekledim. Bugün biraz ters günümdeydim. Herkesi parçalamak istiyordum. Çocuk parkından gelen sesleri duyunca başımı o tarafa çevirdim. Küçük kızlar sallanıyordu. Aklıma geçen gece Akın ile sallanmamız geldi. Bana sorduğu soruyu hala düşünüyordum. Eğer farklı bir şekilde tanışsak onunla olur muydum?

O gece ona "Hayır Akın olmazdım..." demiştim ama içimde beni huzursuz eden bir his vardı. Gerçekten farklı şekilde tanışsak onunla olmaz mıydım? Eğer o şimdiki gibi kötü biri olmasa ve daha farklı bir Akın olsa ona aşık olmaz mıydım? Belki olurdum. Çünkü Akın'ın içten içe iyi bir insan olduğunu biliyordum. Öyle miydi? Akın hakkında hiçbir şey kesin değildi ki. Herkesten farklıydı. Kimseye göstermediği birçok yüzü vardı.

Onunla aramda olan şeyler çok garipti. Ne ara bu noktaya gelmiştik anlamamıştım. Birden sevgili olup, ailesi ile tanışmıştım. Herkes bizi çok yakıştırıyordu. Mahallenin gelini olmuştum ve insanlar bana yeni gelin diye sesleniyordu. Bu durum ilk başlarda sinirimi bozsa da alışmıştım. İçimde bunun uzun sürmeyeceğine dair bir korku vardı. Çok yakında Akın, Songül'e dönecekti ve ben yine o eski Hilal olarak hayatıma devam edecektim. Elimde değildi ama üzülüyordum.

Parkın dışından gelen korna sesini duyunca o tarafa döndüm. Akın gelmişti ve arabanın camından bana bakıyordu. Birkaç saniye yerimden kalkmadan onu izledim. Gerçekten Songül'e ihtiyacı var mıydı? Onsuz daha iyi bir hayatı olabilirdi. Boşuna çabalıyordu. Songül'ün tek yaptığı onun hayatını mahvetmekti. Liseden beri her anlamda Akın'ı kullanıyordu. Bunu nasıl göremiyordu?

Yerimden kalktım ve yavaş adımlarla arabaya doğru ilerledim. Camdan izlemeye devam ediyordu. Kaşlarını çatmıştı. Moralimin bozuk olduğunu anlamıştı. Arabaya binince beni baştan aşağı süzdü. Umursamadım. Onunla uğraşacak halim yoktu. Zaten sinirli ve üzgündüm. Bir de o moralimi bozamazdı.

MetrukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin