On Altı

1K 110 51
                                    

"Tanrım! Delireceğim."

Evet,evet tam tahmin ettiğiniz gibi salak arkadaşlarımız gelmiş bizi daha doğrusu beni delirtiyorlardı.

Jimin'in arkadaşları daha çok 'bizim sayemizde çocuk yaptılar' havasındaydılar. Öğrendiklerime göre teklif işini onlar beraber planlamışlar. Kızlar ise yani benim arkadaşlarım 'neden bize söylemediniz? Bizde yardım ederdik' gibisinden trip atıyorlardı.

Şimdi ise küçücük odada,bakın küçücük diyorum çünkü 2 kişiye göre kocaman,11 kişiye göre kutu gibi bir yerdi.

Onlar 7 kişiydi biz ise 4 kişilik bir gruptuk.

Ve oda öyle dağılmıştı ki 3 saat önce gelmelerine rağmen delirmiştim.

Cips poşetleri havada uçuşuyor, sözde bana aldıkları fasülyeli dondurmanın erimiş dondurmaları yere dökülmüş, karnımda ki bebek için aldıkları balonların içindeki helyumları çekmiş ve bebek gibi oynamışlardı, oda servisinden sipariş ettikleri eşyaları saymıyorum bile.

Ve onlar geleli 3 saat olmuştu

Kesinlikle delirmelik için büyük sebepti.

"Eee biraz anlatsana Seol, seks nasıl bir şey?"

Bu konuşan arsız Han Jin'idi. İsmini ailesi erkek bekledikleri için öyle koymuşlardı fakat kız doğduğu için hayal kırıklığına uğramışlar ama yinede ismi erkek ismi olmuş. Her zaman dalga geçtiğimiz bir konu olsa bile artık suyu çıkmıştı.

Dördümüz mutfakta toplanmış kız kıza konuşuyorduk fakat mutfakta bana sorduğu soruya bakın. Oldu olacak bir de ince ayrıntıya felan gireyim?!

Hızlıca onun omzuna vurdum, bekar biri olarak azgın tekeydi.

"Siktir git Han!"

Dil çıkarmakla yetindi sadece.

"Aigo! Utanıyor musun yoksa?" Dedi aramızda ki en saf ve gerizekalı olan Sun Yeon.

"Bunu bana bar'da tanıştığı adam sırf ismini sordu diye 4 saat boyunca utanan kız mı söylüyor?"

Başını eğdi ve yanakları yine kızarmaya başladı.Biz ise haline bakarak güldük.

Çok tatlı bir yapısı vardı,kalbi kırılmaya her zaman çok müsaitti.

"Onu bunu bırakın da bebeğin cinsiyeti ne?"

"Bebek bizi istemediği için kendini saklıyor.Dünyaya gelmek istemiyormuş o yüzden bilmiyoruz."

"Seol-ah senin dilin çok uzamış, keseceğim yakında!"

"Bana diyene bak! Sorduğun soru sence cevap verebileceğim bir şey mi? Bebek daha 1 günlük, 1!"

Anlamış nidaları çıkaran ve bu salakça soruyu bana soran ise Min Ji idi namı-değer laylaylom.

"O değilde sizin düğün ne zaman olacak? Hamilesin sonuçta, Tanrı huzuruna böyle çıkamazsın."

Bu mantıklı konuşan şahıs ise Min Seo, istisnasız aramızda ki en zeki diyebilirdim. Her zaman mantıklı olan ama aslında konu kendine gelince dünyanın en aptal insanı olan biriydi.

"Bilmiyorum" dedim başımı eğerek. Bu konu hakkında ona baskı yapmak istemiyordum fakat olduğum din,inançlarımda bu pek kabul edilebilir bir şey değildi acil papazın bizi onaylaması gerekiyordu fakat Jimin'e diyemiyordum.

"Kızlar! Artık gelecek misiniz? Yoksa pizzaları biz yemeye başlayacağız."

Hoseok'un bağırması ile Han Jin koşarak gitmişti önden,Hoseok'dan deli gibi hoşlanıyordu fakat söylemeye korkuyordu. Daha çok arkadaşlıklarının bozulmasına.

Biri arsız,sapık,azgın teke yani Han. Diğeri ise saf,temiz kalpli,iyimser Hoseok. Tam tencere kapaktılar.

Zıt kutuplar gibiydi ama unutmayınız ki zıt kutuplar birbirini çekerdi.

Arkasından bizde giderek herhangi bir yere oturduk ve hunharca pizza yemeye başladık.Buranın pizzası bir başka,harika bir tadı var.

Bir süre yemek yediğimiz için kimseden ses çıkmadı. 20 kutu pizza söylemiştik fakat yetmeyeceğine adım kadar emindim. Kişi başı 2 kutu pizza desek,ki Jin en az 3 4 tane yerdi. Min Ji de Jin gibi obur biriydi ve onun da en fazla 5 tane yiyeceğini sayarsak kesinlikle bize yetmezdi.

Bir kaç dilim yediğim pizzayı bir kenara bırakarak karnımı tuttum. Çok az bir ağrı girmişti.

Sanırım sağlıksız yemek yediğim içindi.

Bu canım pizzayı bile yiyemiyordum! Lanet gelsin böyle hamileliğe!

"Seolhyun neden yemiyorsun?"

"Yiyemiyorum mochi, kusasım geliyor her lokmada. Sağlıksız yiyecekler yememeliyim."

"Pekala,o zaman sana çorba yapayım olur mu?"

"Kimchi yap sen bana."

"Tamam güzelim."

Ağzında ki dilim ile mutfağa giderken herkes bir anda 'ooooo' diye bağırmaya başlamıştı.

"Bakıyoruz da Jimin'i hemen hanımcı yapmışsın."

"Jungkook!"

"Doğru demiyor muyum hanımlar, beyler?"

Her kişiden çıkan doğru diyor nidaları ile birlikte sinirle masanın herhangi bir yerinde olan cipsten ağzıma tıktım aksi halde herkese bağırmak istiyordum.

Sonrası ise daha da felaket, ben güzelce çorbamı içtim içmesine ama adeta burnumdan getirdiler. Televizyona bağladıkları playstation ile kendilerinden geçmiş bağırıyorlardı,kesin bizi otelden atacaklardı.

Bir tarafta ise hesabı bize kitlenen viskileri içenler, aldıkları kompetiyi daha yeni patlatanlar, hala yemek yiyen ayılar,Jimin'in annesine bizimle ilgili rapor verenler.

Ve bu karmaşanın ortasında ki ben.

Şimdi siz söyleyin ben delirmeyeyimde ne yapayım?

Make Love With Me✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin