Medyaya bakarken gözlerimden kalpler çıktığına yemin edebilirim ama ispatlayamam hdjqkejskwkd
Ay bu bölüm çok hoşuma gitti bu aradaaaa hemde bayağı hdkwjesjkw neyse yorum yapmayı unutmayın
İyi okumalar~
"Güzelim." bir kol omzumu dürtüyor, bana sesleniyordu.
"Güzelim artık uyanmalısın."
Jimin'in pürüzsüz sesi kulaklarıma ulaşırken gözümü açmak dahi istemiyordum.
Kollarımla istemsizce onu daha da sarmalarken kafamı omzunda doğru koydum.
"Biraz daha mochi."
"Ah hadi ama böyle yaparsan kıyamam ki"
Benim de zaten amacım oydu.
"Seol-chan artık uyanmalısın."
Yanağıma öpücük kondurdu, bende onun yanağına küçük bir buse kondurdum.
"Hadi ama Seol,uyan güzelim artık."
"Saat kaç?"
"Sabah saat 11'e geliyor."
"Biraz daha lütfen"
Gözüm kapalı yüzüne bir yere öpücük kondurarak gerçekten uyudum. Gözlerimi açasım dahi yoktu.
~
"Myeol teyze sanırım ilaçlar işe yaradı."
"Dediğim gibi oldu değil mi?"
"Evet."
"Tamamdır, şimdi 1 hafta bekleyelim. Belirti olursa hastaneye gideriz. O arada da evlilik işlemlerini hallederiz."
"Peki mye-
"Bana artık omma demen gerek Seol bende senin bir annenim artık."
Burukça gülümsedim, insanın kendi annesi olmaması koyuyordu.
"Peki Myeol omma."
Gülümseyen gözlerle baktı bana.
"O zaman ben artık gidiyorum, bir kaç işim var da."
"Oh tabi gidebilirsin."
Yalan,asla bir işim yoktu, en boş insandan bile daha boştum şu an.
Sadece sorularına maruz kalmak istemiyordum onun.
Saat 1 gibi Myeol teyzenin yanına gelmiştim,aslında gelmek istemiyordum fakat onun aramasıyla gelmiştim şimdi ise eve doğru gidiyordum. Üstelik bu ağrıyla beni buraya çağırmıştı ve ben ağrıdan ölüyorum desem yeridir.
Bunun ilacı var mıydı? Ya da eczaneye gidip sorarak alsam?
Derin bir nefes vererek banklara doğru ilerledim. Ben evlenecektim sonuçta ve Jimin müstakbel kocam sayılırdı.
Onu arayabilirdim ve o da beni alırdı,böylelikle yürümekten kurtulurdum.
Bugün yine ne zekiydim öyle
Kendi kendime kıkırdayarak Jimin'i aradım.
"Alo."
"Efendim Seol-ah."
"Nerdesin mochiii?"
"Evdeyim,sen nerdesin? Bir gittin gelmek bilmedin."
"Yarım saat oldu abartmasak ha?"
"Pekala, nerdesin? En azından seni gelip alayım."
"Bende tam bunun için aramıştım, şu an seninle hep geldiğimiz park var ya onun oradaki banklarda oturuyorum ve ayağa kalkacak halim yok. Beni buradan gelip alabilir misin?"
"Hay hay güzelim 5 dakikaya oradayım."
Gülümseyerek telefonu kapattım, konuştuğum adam ciddi ciddi kocam olacaktı, kendi dediklerime inanasım dahi yoktu.
Acaba nasıl bir anne olacaktım? Ya da nasıl bir eş?
Peki ya ailemin onayı olacak mıydı? Gerçekten annemin olmasını yaşamasını o kadar çok istiyordum ki her anne kız aktivitesinde gözüm hep onu arıyordu.
Bir yanım hep boştu sanki.
Ya benim çocuğum da öyle hissederse? Ya ben ölürsem ve o da annesiz kaldığı için hep kötü olursa?
Elimle kafama vurarak derin bir nefes aldım. Böyle şeyler düşünerek kendimi kötü hissetmemeliydim.
kafam acıdı!
Mallıkta kesinlikle zirvedeydim,kendi kafama düzgün düşüneyim diyip vurmak ama kafamın acıması mı? kesinlikle anırarak gülmelik saçma bir olaydı.
Güneş,kendini belli etmek istercesine ben burdayım diyordu ve ben de 'salak! Bende burdayım' diyordum. O yüzden sıcaktan pişiyordum.
Elimle kendime yelpaze yaparak ayaklarımı uzattım. Neden hala ışınlanma bulunamamıştı ki?
Işınlanmayı bırak ta dün gece nasıldı ha? Seviştiniz, Jimin ile koskoca Park Jimin. Ilk aşkın
Buyrun cenaze namazına!
Kesinlikle iç ses felan değildi kendi içimde konuşmam,atamıyordum kafamdan dün geceyi, nasıl atabilirdim ki zaten?
Bir kaç çocuk annesi ile parka girerken onları izlemeye başladım, benim çocuğum olursa bende böyle yapabilir miydim? Çocuğum var diyerek hava atmak istiyordum ya da ben en iyi anneyim diye.
Çocuklar o kadar tatlıydı ki insan ister istemez düşünüyordu, anne adayıydım ve bende böyle bebiş istiyordum.
Düşüncelerim ister istemez sırıtmama neden oluyordu, hayali bile harikaydı.
"Güzelim,hadi gidelim"
Sanırım Jimin çocukları dikkatle izlediğimi görmüştü ve beni tanıyorsa da zaten düşündüğüm şeyleri anlamıştır.
Bazen onunla konuşmuyordum, beni anlayan biriyle konuşmaya gerek var mıydı ki? Tanıyordu ve biliyordu işte aynı iki kardeşin bakışlarıyla anlaşması gibi.
"Çok sıcak mı? İstersen hırkanı bana ver."
"Yok iyiyim böyle."
"Emin misin?"
"Evet."
"O zaman gel bakalım kucağıma."
"Ne!?"
Daha neyin ne olduğunu anlayamazken kendimi kucağında buldum. Hayır Beni yine taşısın ama sokağın ortasında insanlar bakarken olmaz ki!
Rahatlığı tartışılırdı ama ben olduğum yerde memmundum, o kadar kası boşuna yapmamıştı heralde.
Biraz da beni çeksin.
"Şimdi eczaneye gidiyoruz ve sen rahat rahat arabada uzanıyorsun aksi halde seni gıdıklamaktan çok kötü yaparım."
Omuzunda duran kolum ile omzuna vurdum. Tehditleri ne harikaydı öyle!
Ve beni arabaya koyarken ise söylediği kelimelerle adeta erimiştim, kesinlikle kulağıma doğru fısıldamasından değil bunu düşünerek bana söylüyor oluşuydu.
"Sen çok iyi bir anne olacaksın Seol-ah."
Arabanın kapısını kapatırken de kahkahalar attı.
"Ve bende çok güzel bir baba olacağım."
Onu tamamladım,yüksek sesle bağırarak.
"Biz çok güzel bir aile olacağız!"