Bölüm 1 'Sende kimsin ?'

1K 19 6
                                    

"Farklıydı çok farklı. Gözlerinden anlayabiliyordum bunu. Anlayamayan aptal olmalıydı. Pembe kulaklıklarını takmış tam karşımda oturuyordu. Başını metronun duvarına yaslamış etrafındaki insanlara ölümcül bakışlar atıyodu. Onu izlediğimi fark etmiş olucak ki göz göze geldiğimizde duraksadı birden gözündeki tüm öfke durgunlaştı ama sadece birkaç saniye sonra tekrar devam etti.

Sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp ceketine biraz daha sarıldı. Gözlerini kapadığı an bile dudakları gergince duruyordu. Evine kadar takip ettim. Dizlerinin üzerindeki füme renk eteği ve gri çantası okuldan geldiğini bariz belli ediyordu. Gülümsedim ve evine girişini izledim."

●●●●●

Miray

Lacivert deri ceketimi dolabıma asarken nasıl hala bu eve gelebildiğim konusunda kendime hayret ediyordum. Mutfağa gidip kendime yemek ısıtırken

"Yemeğini ısıtmaları için hizmetlilerden birini çağır Miray."

Annem.Ondan ve ailemden nefret ediyordum. Çok zenginlerdi ve sırf diğer zengilerin gözüne girebilmek için 4 yaşımda beni evlatlık edinmişlerdi. Evimiz çok zengin bir kesimde büyük bir müstakil evdi.

Bu zengin kesimin asla mutlu edemediği fakir kızdım.

Kimseyi sevmezdim burada. Hiç kimseyi. Yemeğimi yedikten sonra kahvemi alıp balkona çıktım. Yağmurun geride bıraktığı toprak kokusu bana beni hatırlatıyor beni 12 yıl öncesine götürüyordur. Bu aileyi hiç tanımadığım hayatta hep mutlu olduğum 4 yaşındaki küçük kıza götürüyordu.

Kendimi yatağıma bırakıp yorganı kafama kadar çektim. Üzgün insanlar hep uyurdu. Uykusuyla kendine yeni bir dünya yaratır orada kaybolmayı oranın mutluluğunda boğulmayı seçerdi. Bende öyleydim.

Hiçbir şeyden memnun olmayan ve kendini egosunun altında körelten türümün hepsinden nefret ediyordum. Bu nefret bana sadece ölümü hatırlatıyor ve beni gün geçtikçe ölüme sürüklüyordu.

Gözlerimden akan yaşlarda yaşanmışlıklar ve nefretin karışıklığı saklıydı. Tanıdığım herkesten her şekilde nefret ediyordum.

●●●●

Sabahın ilk ışıklarında hazırlanıp okula gitmek için evden çıktım. Yağmurun kasvetini her hücremde hissediyor, soğuğun bir iğne gibi parmaklarıma işlemesini umursamıyordum. Metroya bindiğimde insanları izlemeye başladım.

Hepsinin bir sorunu vardı. Belkide çoğu benim gibi yaşamdan nasibini almıştı. Artık hayata göstericek ehemmiyetim kalmamıştı. Yaşamak bu yaşımda söndürmüştü tüm sevincimi. Mutlu olmak komik geliyordu tüm vücuduma ve kimse artık üzemezdi bu bedeni.

Okula geldiğimde en arkada nispeten en sevdiğim arkadaşımın yanına oturarak yüzüme kocaman ama bana göre hiç samimiyeti olmayan bir gülümseme yolladım. Kimse benim hakkımda bir şey bilmiyor ve beni en yakın arkadaşları sanıyorlardı.

Asıl benliğimin tam olarak zıttını yansıtmıştım. Zayıf noktalarımı bilmemeleri için.

Saf, temiz, mutlu ve arkadaş canlısıydım onlara göre. Hep olmak isteyeceğim insandım ama değildim. Eski benliğimin taklidini yapıyordum adeta. Onlara hissettirmeden.

Okul boyunca her dakika Eylül'ün doğum gününe gitmem için ısrar ettiler. Onlarla asla dışarı çıkmazdım okul bittiği an benim için bir önemleri yoktu. Düşüncelerimden sıyrılıp

"Hayır Eylül gelemem annem izin vermez"

"Hadi ama Miray bizimle hiçbir şey yapmıyorsun. Hem veli toplantısında annenle tanıştık gayet modern biri izin verir."

HİÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin