Bu bölüm biraz kısa oldu fakat burada kesmek zorundaydım, umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı esirgemeyin, keyifli okumalar!
Multimedya: Yankı
İZGİ'DEN DEVAM EDİYORUZ;
"İzgi! İzgi, sakinleş!"
Sonunda gözyaşlarım tükenip, durgunlaştığında Asel de kendine gelmeyi başarabilmişti. Koltuklarda oturmuş öylece duruyorduk. Kimse konuşmuyordu. Benim düşündüğüm tek şey ise bu bebeğe nasıl bakacağımdı. Onu aldıramazdım. Ne olursa olsun kıyamazdım. Ama henüz yeni reşit olmuşken, daha kendim çocukken bir çocuk büyütebileceğimi hiç sanmıyordum.
"Bunu beklemiyordunuz sanırım." Ortamın sessizliğini bozan Nurgül Hanım'a hiç aldırmadan kucağımda duran ellerimle oynamaya devam ettim. Şuan ona cevap verecek durumda gerçekten değildim. Asel benim cevap vermeyeceğimi anladığında iç geçirerek konuşmaya başladı.
"Açıkçası benim böyle bir şeyden haberim bile yoktu." Derin bir nefes aldı. "Her neyse. Biz gitsek iyi olacak. İlginiz ve alakanız için teşekkür ederiz."
Asel koluma girip beni kaldırdığında hiçbir tepki vermeden yürümeye başladım. Şuan gerçekten hiçbir şey düşünemiyordum. Düşündüğüm tek şey Yankı'ya bunun hesabını soracağımdı. Asel çantasından çıkardığı ultrasyon kağıdını bana uzattığında cevap vermeden aldım. Kolumdan çıkarak yürümeye başladı. Bana sinirli olduğunu görebiliyordum. Muhtemelen bunun sebebi de ona daha önceden söylemememdi. Tamam, biraz yaramazlık yapmış olabilirdik. Ama hamile kalacağım nedense aklımın ucundan bile geçmezdi. Aslına bakılırsa o gecenin tamamını hatırlamıyordum. Hatırladığım tek şey içmiştim ve kafam güzeldi.
Elimdeki ultrasyon kağıdına baktım. Onu gördüğümde istemsizce gülümsedim. Bu nedense iyi hissettirmişti. Elim karnıma gittiğinde, Asel bana delici bakışlarını gönderdi. Ona umursamadan karnımı okşayarak içimden konuşmaya başladım. Anne psikolojisi vücudumu istemsizce sarıyordu. Bu his hani derler ya 'anlatılmaz yaşanır' tam da bu sözün olay bulmuş haliydi.
Sonunda arabaya vardığımızda Asel hala yüzüme bakmıyordu. Ön koltuğa yerleşerek kemerimi taktım. Normalde asla, Asel demeden takmadığım kemerimi hemen takmayı tercih etmiştim. Babası kim olursa olsun bu bebeği sebebini bilmediğim bir şeyden dolayı istiyordum. Muhtemelen benim gibi bu civar yaşta olanlar bu bebeği hiç düşünmeden aldırıyorlar. Tamam ilk aldırmayı düşünmüş olabilirim. Ama bu his çok değişik.
Eve varana kadar hiç konuşmadık. Eve vardığımızda ise ben koşarak odama çıktım ve telefonuma sarıldım. Yankı'yı aramaya başladığımda birkaç çalışta açtı."Alo?" Sesi şaşkın çıkmıştı. Umursamadan cevap verdim. "Konuşmamız gerek." Birkaç saniye cevap vermedi.
"Konuşalım?" Sorarcasına kullandığı kelimeye karşın gözlerimi devirmekle yetindim. Zaten buradan konuşmak istiyor olsam, anlatırdım. "Yüzyüze." dedim kendime geldiğimde.
"Tamam, yarım saat sonra, her zaman ki kafe." Onu onaylayarak telefonu kapattım ve hızla dolabımın karşısına geçtim. Taytımı, rambo atletimi ve üzerine tişörtümü alıp, hızla üzerimi değiştirdim. Ayağıma Nike spor ayakkabılarımı geçirerek, yatağın üzerinde duran telefonumu elime aldım. Dolaba geri dönerek siyah çantamı aldım ve içine cüzdanımı, telefonumu, ultrasyon kağıdını ve montumu koydum. Merdivenleri atlaya zıplaya inerken, aklıma bebeğim geldi ve yavaşlayarak normal hızda inmeye başladım.
Merdivenler bittiğinde koltukta oturan Asel'e gözlerim takıldığında umursamadan ilerlemeye devam ettim. O da bakmadı bile zaten. Omuz silkerek kapıdan çıktım ve aklıma arabanın anahtarını almadığım geldi. İnleyerek arkamı döndüm ve kapıya vurmak üzere elimi kaldırdığım sırada vazeçtim. Taksiyle gidebilirdim. Telefonumu çantamdan çıkarıp taksi durağını aradım ve bir tane taksi göndermelerini istedim. Beni onayladıklarında adresimi verip telefonu kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresiz Bedenler
Randomİki çaresiz beden.. Birbirlerine destek olmaya çalışırken, hayatlarına bir yabancı girerse ne olur?