11.bölüm

281 222 100
                                    

Medyada Kemal ve Yasemin var

                             ~~~

Olayın şokuyla hala boş gözlerle etrafa bakıyordum ki Kemal'in kulakları çınlatan sesiyle kendime geldim. Kemal'e baktığımda ise koşarak yerde yatan Yasemin'in yanına çöktü ve bağırmaya başladı. Gözlerim yasemin'e çarpan arabayı aradığında ise orada olmadığını gördüm.

Bende hemen hareketlenip Yasemin'in yanına koştum. Onu öyle hareketsiz görmek içimi sızlamıştı. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Sadece onunla kalsa iyidi. Yasemin'e öyle odaklamıştım ki yanıma gelen Betül ve Firat'ı farketmedim bile. Betül de harap ediyordu kendini Fırat elini Betül'ün sırtına atıp sıvazladı.

Kemal'in sesiyle bakışlarımı Fırat ve Betül'den ayırıp ona döndüm. Söylediği şeyler daha çok ağlamama sebep olmuştu.

"Yapma Yasemin beni bırakıp gitme. Sen benim herşeyimsin. Gözümden sakındığımsın. Gözünün içine bile bakamadığımsın. Ben daha sana seni seviyorum diyecektim" dedi ve gözyaşlarının arasında güldü. Sonra devam etti.

"Aslında demek isteyip diyemeyecektim. Hep korktum. Sana seni seviyorum demekten hep korktum. Çünkü söylersem beni bir daha görmek istemezdin. Sen beni hep arkadaşın olarak gördün. O yüzden korktum. Senin yanındayken sana bakamıyorum. Seninle konuşamıyorum. Heyecanlanıyorum istemsizce. Çünkü eğer sana bakarsam susamamaktan korktum. Seni unutamamaktan"  derken sesi iyice kısılmıştı.

Betül ve ben susup öylece Kemal'i dinlerken Fırat ambulansı aramıştı.
5 dakika sonra ambulans gelince Yasemin'in yanına Kemal bindi. Fırat motoruyla gelmişti. O motora binip hastaneye sürdü. Aslında Betül'e onunla gelmesini söylemişti ama Betül beni yanlız bırakmak istememişti. Şuan Betül'le taksideydik ve hastanenin yolunu tutmuştuk.

Hastaneye vardığımızda Yasemin'i yoğun bakıma almışlardı. Doktor çok büyük bir hasarının olmadığını ve beyin kanaması riski olduğu için yoğun bakımda tuttuklarını söyledi.

Derin bir oh çektim ve Kemal'in yanına oturup sırtını sıvazladım. Hepimiz çok etkilenmiştik. Ama en çok Kemal etkilenmişti. Onu ilk defa böyle görüyordum. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Öfkeden damarları bile belli oluyordu. O sırada pantolonumun cebinde titreşen telefonumu farkettim. Yine bilinmeyen numaradandı.

Bilinmeyen numara:"Merak etme ona birşey olmayacak. Bu sadece senin için küçük bir uyarıydı. Bundan sonra attığım mesajları
ciddiye alsan iyi edersin"

Gözlerim öfkeden dönmüştü. Resmen benim yüzümden en yakın dostum ölecekti. Hemen ayağa fırladım. Ağzımı açıp gözümü yumdum ve aklımda ne varsa hepsini dışa vurdum.

"Yeter artık Allah'ın belası benimle ne derdin varsa gel benimle çöz. Sevdiklerimi bu işe karıştırma. Bıktım artık hayatımın her geçen gün boka batmasından yeteeeeeeer"  diye çığlık  attım en sonunda.

Koşarak dışarıya çıktım. Arkamda merakla bakan 3 çift göz bırakmıştım tabi. Ama şuan onları düşünecek halim yoktu. Başımda bir bela vardı. Ve bu bela benden çok onlara zarar veriyordu. Bu piç her kimse dostlarıma, kardeşlerime zarar vererek benim canımı yakmaya çalışıyordu.

Merdivenlerden inerken takılıp düşecek gibi oluyordum. Hatta korkuluklar olmasa çoktan düşmüştüm. Kendimi dışarı atar atmaz kafamı göğe kaldırdım ve derin bir nefes aldım. Bu ilk uyarıysa kim bilir daha neler olacaktı.

Düşersem KaldırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin