9.bölüm

302 232 66
                                    

Kafamı kurcalayan sorularla birlikte kaldırımda yürüyordum. Herşey üst üste geliyordu. Şirketin durumu, Kemal ve Betül'ün benden bir şeyler saklaması.

Ki bu durum normalde imkansız gibi birşey. Biz birbirimizden hiçbir şey saklamazdık. Aramızın açılmaya başladığını hissetmiştim. Aslında bende battığımızı ve evsiz kaldığımı, akşam bana gelen mesajı bizimkilere söylememiştim.

Söyleyememiştim.

Sahi ya gece telefonuma gelen isimsiz mesaj var. Neyin nesiydi ve kim bana böyle bir mesaj atardı ki?

Bedenim çöküşe geçti. Resmen kaç gündür çiğköfte yemeyi unuttum ya. Bu demek oluyor ki gerçekten hayatımda olan olayların bende etkisi çok büyük. Lan resmen nefes almayı unuttum ya. Benim en uzun çiğköfte yememe rekorum uyanıkken altı saat.

Düşüncelere dalmış ilerlerken farketmeden otobüs durağının camına çarpıp düştüm. Gerçi fark ederek nasıl çarpılır hiçbir fikrim yok.

Ben kıçımı tutarken daha önce farketmediğim durakta oturan çocuk kafasını hafifçe bana çevirdi. Önce tek kaşını kaldırdı. Sonra ise göz devirirken bana fısıldayarak gerizekalı demeyi ihmal etmedi.

Neyseki dudak okuyabiliyorum. Parkta Betülgille oturup milleti saçma salak konuştururduk. Ve o sırada dudak okumayı öğrenmiştim.

"Ne dedin sen?" Diye atıldım hemen.

Bana bakmadan kulaklarını taktı. Ve gözlerini kapatıp müziğe odaklandı. Onu incelemeyi ihmal etmemiştim tabi. Ne demişler; dayak buldun kaç, yakışıklı buldun düş.

Üzerinde lacivert swit, siyah kot ceket ve siyah kot pantolon vardı. Ve yine lacivert ayakkabıları ile ayrı bir imaj yapmış. Switinin şapkasını kafasına geçirmiş, dağınık saçları kapüşonunun içinden firar ediyordu. Son günlerde kimi görsem çok iyi giyiniyor. Evrenin oyunu galiba. Lan jojuk aşırı cool.

Tek gözünü açıp kulaklarının tekini çıkardı ve bana

"Beni daha ne kadar süzeceksin" dedi.

Ben şoka girmiştim. "Ne?" Dedim. Çocuğun 3. gözü bile açık.

"Tam bir görüntü bozukluğusun. Senin gibi her gördüğüne sulanan kızlar görünce 6 numara kontak lens takip bilerek gözlerimi bozmak istiyorum"

"Ne diyorsun sen be, senin ne dediğini kulakların duyuyor mu? Hayır bence git bir temizlet. Asıl ben senin gibi, yoldan geçen insanlara karşı bu kadar ön yargılı ve kaba davranan insanları görmekten bıktım. Şuan beni neyle itham ettiğinin farkında mısın? Ne olmuş 5 saniyeden fazla baktıysam, öldün mü?"

Omuz silkip geri yaslandı. İnsanı durduk yere gıcık eden bir havası vardı. Arkamı dönüp söylene söylene bugün Betül'lerle oturduğumuz kafeye gittim. Oradaki iş ilanı dikkatimi çekmişti.

"Neymiş onu süzüyormuşum sanki benim başka işim gücüm yokmuş gibi durakta gördüğüm salağı kesecekmişim. Yok canım daha neler. Develer de uçuyordu zaten"

Ben söylenerek gelirken kafeye geldiğimi farkettim ve içeri girdim.
Oradaki görevlilere gidip ilan hakkında sorular sordum. Eleman aradıkları yer bu kafenin diğer şubesiymiş.

Oradaki elemandan kafenin diğer şubesinin adresini istedim. Bir kâğıda yazıp elime tutuşturdu. Kâğıda baktığımda oraya bizim evden otobüsle gidebileceğimi farkettim. Biraz uzaktı ama böylesi daha iyiydi.

Düşersem KaldırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin