"Çocuğun içine gir istersen."
-"Of Sevda bi sus yaa."
O arada da Sevda beni onun yanına sürükledi. Bizi gördüğünde biraz şaşırmıştı açıkçası. Ne diyeceğini bilmiyordu, yere baktı ve bir eli ensesindeydi.
Sevda tabi ki hiç kimseden çekinmediği için hemen başladı konuşmaya.
"Selam Talat naber?"
Talat hemen bana baktı sonrada Sevdaya döndü.
"Eh iyidir sen?"
"Hmm bende, ne yapıyorsun burda?"
"Ben Melih için geldim birlikte bir işimiz varda o yüzden."
"İyiymiş." Dedi ve gülümsedi bende onların yanında duruyordum, hiçbirşey söylemeden.
"Ah Melihde geliyor zaten hadi görüşürüz." Dedi Sevda ve yavaşça onun yanından ayrıldı.
"Görüşürüz Duygu" dedi Talat ve bende gülümsedim ve durağa doğru yürüdüm.
"Duygu, sen varya çok salaksın."
-"Niye yine?"
"Ben çocuğun yanına gidiyorum sen konuş diye, ama sen hiçbir şey söylemiyorsun."
-"Sevda biliyorsun benim ona neler söylediğimi, bunları dedikten sonra nasıl konuşayım ki onunla?"
"Tamam da bir selam verseydin en azından."
-"Boşver artık" dedim ve tramvay da gelmişti.
Eve geldiğimde Feyza Teyze oturuyordu orda. Esra Ablamın düğünü için davetiye getirmiş. 3 hafta sonraymış düğün. Bende biraz yanlarında oturdum. Gittikten sonrada odama geçtim. Derslerimi yaptım sonrada birşeyler yedim. Biraz kitap okuduktan sonra da yatağıma geçtim ve uyudum.
~
Sabah bir mesaj sesiyle uyandım. Saat 6:23 gösteriyordu.
'Dün niye Talatın yanındayıdın? Sen benimle oyunmu oynuyorsun inan bana bu hiç iyi bir fikir değil. Ayrıca sana aldığım bilekliği takmayı unutma.'
Of ya ne yapsam olmuyor gerçekten bu öküz herşeyi biliyor delircem artık ya. Talatla konuşmadığım halde hâlâ ona birşey yapacağından eminim.
Mesajı okudukta sonra hazırlandım ve okula gittim bugün cuma ve son gün çok şükür.
Okula geldiğimzde Aras geldi yine yanımıza.
"Günaydın canım" dedi gülümseyerek.
Canım derken?
-"Eeh Günaydın"
"Nasılsın?" Dedi, hâlâ gülümsüyordu çok mutluydu sanırım.
Insan sabah sabah nasıl mutlu olabilir ki?
-"Iyi sen?" Konuşmaya hiç niyetim yoktu açıkçası ama hâlâ konuşuyordu.
"Bende çok iyiyim. Neyse ben sizi tutmayım" dedi ve gitti.
"Duygu bu çocuk senin peşini bırakmıyor değil mi?"
-"Ooof Hayır ya ne yapcam?"
"Vallah hiç bir fikrim yok."
Sınıfa gittiğimizde Melih duruyordu orda ve yanımıza geldi.
"Sevda?"
"Efendim?"
"Az konuşabilirmiyiz?"
"Tabi olur" ikiside yanımdan ayrıldı ve konuşmaya başladılar. Bende sınıftakilerle konuştum biraz. Hepsi çok iyiler aslında ama ben onlarla fazla takılmıyorum.
Öğretmen geldiğinde sınıfa girdik ama Sevda ve Melih hâlâ konuşuyorlardı. Yerime oturdum ve sonra Sevda da geldi.
-"Hiç gelmeseydin" dedim ve bu kadar uzun süre ne konuştuklarını merak ettim açıkçası.
"Geldim ya işte."
-"Ne konuştunuz?"
"Ablası evlenecekmiş de beni düğüne davet etti."
-"Heee öyledir başka ne dedi?"
"Başka birşey yok" bana yalan söylediğini biliyordum çünkü yüzüme bakmıyordu.
-"Öyle olsun en iyi arkadaşına yalan söyle sen" dedim ve o da bana baktı.
"Kızma canikoş çok ko.." tam Sevda birşey diyecekken öğretmen gördü bizi
"Heeey Duygu ve Sevda susarsanız dersi başlatmak istiyorum." Dedi en nefret ettiğim ders, Tarih. Ve biliyordum ki artık öğretmenden de nefret ediyorum.
Almanyada Tarih çok sıkıcı eskiden romada yaşayan almanları konuşuyoruz.
Ne gerek var anlamıyorum ki.
Çok şükür zil çaldı, bugün çalmayacak sandım gerçekten. Neyse ki aşağa indik ve ben çikolata aldım. Acıkmıştım açıkçası. Geri döndüğümde yine Melih Sevdayla konuşuyordu.
-"Pardon ama ben birşey mi kaçırdım?" Diye sordum ve konuşmayı kestiler.
"Ne gibi?" Dedi Melih.
-"Ne demek 'ne gibi?' Durmadan konuşuyorsunuz ve ben geldiğimde susuyorsunuz. Var sizde birşeyler."
"Hayır yok" dedi Sevda.
Ve Aras geçti gülümseyerek yanımdan. Bende geri gülümsedim.
"Sen görüşüyormusun daha bu çocukla?" Dedi Melih sert bir tavırla.
-"Arada konuşuyoruz o kadar."
"Konuşma!"
-"Melih sus ya sana soracak değilim."
"Duygu sen gerçekten insanı deli edersin. Konuşma dedim o kadar. Ve ayrıca sen Talatla neden konuşmuyorsun?"
-"O olaydan sonra bir daha öyle birşey olmasını istemediğim için onunla konuşmayı bıraktım. Onun başına birşey gelmesini istemiyorum ve benim yüzümden birşey olmasını asla istemiyorum."
"Iyi de çocuk o günden beri fazla konuşmuyor resmen içine çekildi, benimle bile konuşmuyor ne yapsam olmuyor. Sen konuşsana onunla."
Niye böyle oldu ki. Ona iyilik yapim derken herşeyi daha da kötüye gidiyor.
-"Melih ben ne yapabilirim ki. Ben onu senin kadar tanımıyorum ki. Seninle konuşmuyorsa benimle hiç konuşmaz."
"Konuşur, güven bana. Hadi ara onu."
-"Özür dilerim ama gerçekten yapamam ona bu lafları söyledikten sonra onu bir daha üzemem. Melih beni lütfen zorlama."
"Duygu biliyormusun sen küçükken de inatçıydın hiç değişmemişsin."
Sahte bir gülümseme koydum yüzüme ve özür dileyip ayrıldım yanından.
Geri kalan dersi de atlattıktan sonra Sevdayla çarşıya çıktık ve alışveriş yaptık. Elbise baktık Esra Ablanın düğünü için ama açıkçası hiç güzel şeyler yoktu. Mağazadan çıktıktan sonra bir cafeye doğru gittik ve cafede Melih ve Talat oturuyordu.
-"Sevda başka bir yere gidelim mi?"
"Hayırdır neden?"
-"Talat orada ben onun yüzüne bakamam."
"Duygu saçmalama hadi gel."
Bunu dedikten sonra cafeye girdik ve Melihlerin masasından az ileride bir masaya oturduk. Ama fazla kalamadık orda çünkü Melih bizi gördü ve bizi yanına çağırdı.
"Niye yanımıza gelmiyorsunuz?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime yazılan en güzel İsim
RomanceHava soğuktu. Eylül ayı gibi değildi. Rüzgar esiyordu ama yinede güzel di hava. Arada saçlarım yüzüme doğru geliyordu ve gerçekten çok zorluk çekıyordum simidimi yemekte. "Biliyormusun, bazen bir insanı deniz gibi seversin. Her huyu güzeldir, deniz...