"taehyung, biz pazar günü sina aya gideceğiz sende gel. Ne zamandan beri yorgunum diye ekiyorsun"
Kahvaltı ettiğimiz için jungkook hiç konuşmadan yemek yiyordu. Sömürdü bizi yemin ederim. Yoongi hyunga tam cevap vereceksen aklıma hoseok un işi gelmişti
"üzgünüm ama başkasına sözüm var. Hani şu Hoseok onun sevgilisinin yılbaşı gösterisi varmış beni de çağırdı. Ona sözüm var yoongi bu hafta gelmeme ama söz bir daha ki hafta"
"bu yıl başı gösterisi konservatuvar öğrencilerinin yaptığı mı"
Yoongi nin dediği ile ağzı dolu olan jungkook tıkanmaya başladı. Yoongi bir an ayağa kalkıp sırtını vurmaya başladı, bende önümdeki suyu ona göre içirmeye başlıyorum. Jungkook kendine geldikten sonra yoongi ona bağırmaya başladı
" ya jungkook yavaş yesen ölürdün değil mi, ödüm koptu salak. Ne bok varda böyle yiyorsun senin önünden mi alıyoruz"
Bir bardak suyu bir dikişte içtikten sonra
"bu bizim okulda ki konservatuvar öğrencilerinin mi?"
"hım hım"
Gözlerini benden kaçırmıştı.
"umarım çok erken değildir"
Kendi kendi mırıldandığında kaşlarımı çattım.
"ne için erken jungkook"
Önündeki çayından bir yudum aldı
"şey saat olarak. Şimdi işe filanda gidiyorsun ya eğlencenin ortasına filan denk gelirsin ondan dedim."
Şapşal haline gülümsedim
"yok işten çıktıktan bir saat sonra yani akşam sekiz gibi birşey"
Beni onaylayıp telefonunu eline aldı. Bu Bir süre sonra yoongi nin telefonuna mesaj gelince ikiliye bakmaya başladım. Bunlar yine benim arkamdan iş çeviriyorlardı. Yoongi telefona gelen mesaj ile kaşlarını çattı.
"sen ne zaman çıkıyorsun taehyung"
Tek kaşımı kaldırarak ona baktım.
"niye, ne yazdı bu tavşan kılıklı kas yığını sana"
Jungkook dediğim şey ile tişörtünü kaldırıp kaslarına baktı sonra "Ohh hepsi burada" dedi.
Yoongi bir jungkook a bir bana bakıp
"beni özlediğini yazmış sen gidersen özlem gidereceğiz anladın mı fani funi"
Öğürüyormuş gibi yapıp ayağa kalktım.
"iğrençsin. Gidiyorum şimdi akşama kadar dönmem onun için rahatınıza bakın ve banyoyu çok kirletmeyin sizin kirlettiklerinşzi çekemem"
Onlara bakmadan çantamı alıp evden çıktım. Yavaş yavaş uzun sokakta yürüyüp otobüs durağının orya geldim. Otobüsü beklerken kulaklığımı takıp beni rahatlatan şarkılardan biri olan Klang - Pray ı açtkm.
Bu şarkıyı dinlerken aklıma hep Jimin geliyordu. Eskiden benim yüzümden üzüldüğü şimdi de belki beni unuttuğu ve ben ondan özür dilemeden beni unutmasını kaldıramazdım.
Onu son gördüğüm gün, bana "ben senin için yaptım" demişti ama ben ona "sen benim hiç birşeyim olmadın ve benim için birşey yapamazsın" demiştim. O an gözündeki yıkılışlar gördüm. Ben onun kalbini parçalara ayırdım ve o kırık parçaların batacağını bile bile hiç dokunmadım. Parçaları birleştiremedim.
Otobüs durağa gelince hızlı adamlar ile otobüse bindim en arka boş olna kısımlara geçtim. Her zamanki yolu izlemeye başladım.
Yarım saat sonra otobüsten inip kampüse doğru adımlamaya başladım. Hergün kampüse giderken okulun içindeki kafeden sıcak çikolata alırım. Onun için kafeye girip bir kğk boy sıcak çikolata aldım. Ardından Hoseok u beklemek için okulun en sakin yerlerinden biri olan yapay gölün yanındaki çardakların oraya gittim.
Sıcak çikolatamı içerken en sevdiğim şey gölün üzerindeki siyah kuğuluları izlemek. Suyun üzerinde kendi halleri ile gezinerek güzel bir gösteri sunmaları. Un öarım hafta sonundaki dansçılar böyle kuğu gibi olurlar yoksa gözlerim kanayacağına eminim..
"oh her zaman ki kim taehyung. Burada oturup siyah kuğuları izleyip beni bekliyorsun"
"kuğular hayatı boyunca tek bir eş severlermiş. Eşleri ölüncede kalp kırıklıkları ile ölürlermiş"
"eee bir kişi sevelim, o gidince bir daha sevmeyelim mi onlar gibi ölümü mü seçelim anlamadım ben"
Gözlerimi devirerek ofladım
"seni bilmem ama kuğu gibi seven insanlar var. Sevdiği için kendinden vazgeçen. Onun gidişin ardından ölümü bile göze alan ve tek bir insan seven"
"Ahh taehyung, hala şu aklındaki çocuğu söylemedin. Galiba o da kuğular gibi çok sevmiş"
" sevdiği için ölümü bile göze aldı evet ama şuanda hala beni seviyor mu, benden vazgeçti mi bilmiyorum."
Gözlerimi ellerime indirip burnumu çektim. Hoseok eli ile sırtımı sıvazlayıp
" senin için ölümü bile göze alan biri seni kolayca unutamaz. Hem bir insan birini unutabilmesi için umursamaması lazım. Seven bir insan unutmaz o sevgi nefrete dönüşürse o zaman hiç ama hiç unutmaz insan mimiğine kadar hatırlar"
Nefret. O sözleriö yüzünden benden nefret ediyorsa. Nefret etmesin. Unutması daha az canımı yakar.
"umarım benden nefret etmiyordur. Yoksa işler daha çok zorlaşır"
Elindeki karton bardağı yanındaki çöp kovasına attı.
"senden nefret ediyorsa. Yani bahsettiğin kişi. Seni çabuk affeder. Çünkü bahsettiğin kadarıyla o çocukta kin, öfke yok. Seni unutabilmek için vazgeçer. Ben olsam senden o sözleri duysam sana kin beler intikam alırım"
"tamam lütfen, dayanamam devamına"
Sustu. Ona yaptığım hataları anlatırken hep ağlamıştım gözü önünde ondan nasıl olacağımı biliyor.
"hadi kalk derse gidelim biliyorsun en sorunlu profesör bizde."
Ona gülüp ayağa kalktım.
Hızlı adımlar ile okulun binasına girerken birden bana çarpıp giden bir kişi ile savruldum. Hiç birşey demeden binadan koşarak çocuğun arkasından bakakaldım. İnsan nezaketen özür dilerdi be. Siyahlar içinde elindeki belgeler ile koşmaya devam ederken hoseok çocuğa arkasından söverek beni kaldırdı.
"insan özür dilerdi. En azından iyi mi diye bakardı be"
Gözlerimi hoseok a çevirip
"sorun yok ama gerçek çok kaba biri herhalde"
Birşey demeyip sınafa doğru ilerledik gerçekten bugün işimiz çok vardı.
Umarım beğenirsiniz. Bir kaç bölüm Jimin in ismi geçecek ama Jimin olaylarda olmayacak. Dediğim gibi bu kitapta taehyung un pişmanlıklar ve jimin e aşık oluşu geçecek.
Oy ve yorum
QPM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unrequited Love Due
Teen Fiction02.11.20 - 15.05.21 UNREQUITED LOVE devamı..... Aşkınıkına karşılık alamayacağından ümidi kesen Jimin Seul e taşınır. Geleceği için Seul de yaşayan Jimin annesinin ölümünden sonra Busan a, ilklerinin yaşadığı memleketine dönemez Bu sırada aşkını ka...