Bir Kucak Huzur

499 52 20
                                    

Şaşkınlık ile bana bakan gözler kapanmış ve dudaklarımın üzerindeki dudakları hareket etmeye başlamıştı. İçime oluşar rahatlıktan dolayı gülümseyip sanki imkan var adına belindeki kollarımı daha da sıkılaştırmıştım.
O güçük elleri ile gömleğimin yakasını tutmuştu, bırakmazcasına.

Kalbim göğüs kafesimi kıracakmışcasına atıyordu. İçimde öyle bir his vardı ki beni bitiriyordu iyi anlamda.

Ne kadar güzelmiş dudaklarını öpmek, o çilek  tatındaki aromayı almak. Burnuna değen teninin kokusunu hissetmek. Şuan kendime kızıyorum bu hazineden geç faydalandığım için.

Onu yavaş hareketler ile duvar ile arama aldım. Soğuk duvara deydiğinde ürpermiş olacak ki yakamdaki ellerini boynuma doladı. Burada bu dudakların deydiği yerde saatlerce kalabilirdim.

Ne kadar süre geçti anlamıyorum bende zaman kavramı durmuştu. İkimizde nefes almak için geri çekilmiştik.

Gözlerim onun kapalı gözleri ile dudakları arsında gidiyordu. O dolgun dudakları dahada şişmiş ve kızarmıştı.
Boynumda ki elleri yavaşça omuzlarıma indi.

İkimizin arasında samtimler vardı daha rahat nefes almak için geri çekikecekken elleri ile gömleğime sıkı sıkı tutundu.

"a-ayakta duramıyorum. Bırakırsan düşerim"

Tit tir titriyordu. Ona gülümsedim. Onun üzerindeki etkimi anladım. Yavaşça kollarımı yine beline sarıp kafasını göğsüme yasladım.

"özür dilerim, özür dilerim. Gözlerimin önünde çektiğin acılara rağmen sana gelemediğim için özür dilerim. Kalbini parçaladım için özür dilerim. Sana geç geldiğim için özür dilerim."

Kalbimin üzerindeki yer ıslanmaya başlamıştı. Ağlıyordu, onun göz yaşlarından öpmek istemiştim ama şuan değil.

" sakin ol, ağlama lütfen  ben-"

" kalbini hissedebiliyorum, ikinci defa kalbini hissedebiliyorum. Önceden hissedemediğim kalbini hissediyorum"

İçim acımıştı. Öyle kısık sesle öyle titreyerek söylediki içim parçalandı.

"önceden aşkı hissedemiyorum ama şimdi hissedebiliyorum...bende"

Kafasını göğsümden kaldırıp yüz yüze gelmemizi sağladı. O yaş dolu gözlerine bakıp tek tek akan yaşlarını öptüm ardından.
Gözlerini kapamış ve kirpiklerinin titremesine sağlamıştı.

"jimin artık konuşabilir miyiz?"

Gözlerini açıp bir kaç saniye gözlerine baktı ardından gözlerini kaçırıp kafasını salladı onaylarcasına. Hala titriyordu. Hala bana aşkı ndan titriyordu aynı bana olduğu gibi.

Bu halde zar zor yürüyeceğini bildiğim için küçük bedenini kucağıma aldım. İlk önce ağzını açıp bir şey demeye çalışsada ona bakışım sayesinde susup kafasını göğsüme yasladı. Artık ikimizde dayanamıyorduk ikimizinde bu ilişkiye ihtiyacı vardı.

Hızla bardan çıkıp arabaya doğru ilerledik. Arka kapıdan çıktığımız için bizimkilere kısa bir mesaj attım.

Buraya yoongi nin arabasıyla gelmiştim onun için rahattım. Jimin i ön koltuğa otutturup kendimide. Şoför koltuğuna attım.

Utandığından mı, heycanlandığından mı be? Yüzüme bakmayıp, oynadığı ellerine bakıyordu.

Sessiz bir yolculuktan sonra sakin bir tepeye çıkmıştık.

İkimizde karşımızdaki manzaraya bakıyorduk. Ne o ağzını açmıştı ne de ben. Tabi konuşmaya ben çağırmıştım benim konu açmam lazımdı ama dilimin ucuna hiç bir şey gelmiyordu.

Unrequited Love DueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin