Dün gece bana verilen en güzel hediyeleri tavanıma asıp onlarla bakışmıştım,izlerken uyuya kalmışım. Sabah alarmın çalmasıyla uyandım. Ayı esnemesinden sonra zar zor yataktan kalkıp banyoya girdim. Alarmı erkene kurmuştum,duş almak istiyorum. Koskoca saray yavrusu evde tek başıma kalıyorum şuanda,evde kimse yok. Korku filmi çekilebilicek bi ev. Ulan kendi kendimi korkutmada üzerime yok. Nasıl banyo yapıcam ben şimdi,neyse başka şeyler düşünmem lazım.
Üzerimdeki pijamaları kirli sepetine attıktan sonra ipadimden şarkı açtım ve mermerin üzerine koydum. Mor köpüklerle dolu olan küvete girdiğimde gevşediğimi hissettim. Sancağın muhteşem sesi ve suyun sıcaklığıyla herşeyden uzaklaşmak istedim. Tabi ki öyle olmuyo okul var lan diyip saçlarımı yıkadım ve vanilyalı duş jelimle kendimi lifledim. Yarım saatim kalmıştı. Banyodan çıkıp yeni ütülenmiş okul kıyafetlerimi sedef abladan istedim. Ne ara geldi bu kadın. Ütülenmiş kıyafetlerimi dolaba koydum. Vazgeçtim serbest gidicem. Tembel öğrenciyim zaten niye okul kıyafeti giyiyim. Dizleri yırtık siyah yüksek bel pantolonumu ve üzerine rolling stones yazılı sweatshirümü giyidim. Pull&beardan almıştım. Tek kalmıştı ve mutluluktan sevinç dansımı yapmıştım. Dinlerdim arada sırada rock. Çok enerjik olursam sjsjfjs. Ayağıma mat siyah botlarımı da giyidikten sonra çantamı taktım ve kapıyı kapatıp çıktım. Karşımda yine siyahlar içinde bana bakan eldoyu gördüğümde şaşırmıştım. Zaten hiçbi zaman okul kıyafeti giyimiyodu bu çocuk. Siyah mat porchesine yaslanmış deri ceketi ve kaslarını gösteren siyah tişörtüyle çok seski duruyodu. Ağzından çıkarttığı dumanıyla elindeki sigarasını yere atıp söndürmesi bir oldu. Aslında daha devam edebilirdi ama kokusundan rahatsız olduğumu biliyodu.
"Hediyelerin için teşekkür ederim"diye güldüğümde,"ne hediyesi"dedi. "Dün gece kargoyla bana gelen hediye,seninle resimlerimiz vardı birsürü,hatta notta yazmıştın bilmemezlikten gelme"dediğimde korkmuş bi yüz ifadesiyle bana baktı. "Ben hediye falan göndermedim sana eminmisin"dediğinde cevap veremedim. Çünkü silah sesleri arabanın camlarını kırıp geçiyodu. "Yere çök hemen"dediğinde ağlamaya başlamıştım. En son hatırladığım karşıdan buraya doğru gelen tırın acı fren sesiydi.Başım çatlıyodu resmen. Gözlerimi zar zor açtığımda kafamı yavaşça yanımda duran eldoya çevirdim. Başı kanıyodu. Kendi acılarımı unutmuştum. Eline giren cam yüzünü buruşturuyodu,acıtıyodu onun canını. Endişeyle "iyi misin"dediğimde sesim titremişti. Yanan gözlerimi daha fazla tutamadım ve ağlamaya başladım. "Ağlama"diye fısıldadığında daha çok gözyaşı gelmişti. "Ben iyiyim,biraz başım acıyo,sen iyi misin bişey oldu mu"dedi. "Hayır ben iyiyim sadece çok korktum,sana bişey olmasından,yürüyebilirmisin,bu lanet arabadan çıkmamız gerekiyo"dediğimde başını salladı. İkimizde yavaşça kapı kolunu çektiğimizde kapı açıldı ve heryer kan gölüne dönmüştü,en az 10 tane adam yerde ölü bir şekilde yatıyodu. Karşımızda dani ve bellayı görmemle rahatlamıştım. Bize kim böyle bişey yapmıştı ki,ne istiyolardı ?
ELDODAN:
Daniyi aradığımda yerimizi söyledim ve hemen depoyu hazırlatıp buraya gelmesini istedim. Bu adamların hepsini tanıyodum. Jordanın bir numaralı adamları. Ondan başka kim böyle bişey yapabilirdi ki. Bi de hediye göndermişler çıldırıcam. 15 dakika sonra dani ve bellayı karşımda gördüğümde süper zamanlamaydı. Dideme bellayla hastaneye gitmesi gerektiğini söylediğimde işi anlamış olucak ki hiçbişey demeden başını sallayıp ilerledi, tekrar bana doğru koşarak geliyodu ki olduğu yerde durdu. "Kendine dikkat et,seni seviyorum"diye fısıldadı ve geri döndü. Arkasından bakakaldım. Gözden kaybolana kadar onu izledim. Daninin omuzuma dokunmasıyla kendime geldim ve "jordanı depoya aldırıyoruz,önce dideme hediye göndermiş,bu gün de bizi öldürme planları yapmış beyefendi. İşi biticek bu gün,ölmek için yalvarıcak bana"dediğimde dani telefonunu çıkartıp biriyle konuştu ve onun arabasına binip depoya gittik. Şerefsizi sandalyeye bağlamışlardı. Kaşı ve dudağı patlaktı.
"Öldüğümü mü zannettin"diyip kahkaha attığımda,"kötüler ölmez jordan,sen iyi olansın,ölmek için bana yalvarıcaksın ama seni asla öldürmeyeceğim"dediğimde sırıttı
"Seni ve o çok sevdiğin sevgilini öldürücem piç kurusu"dediğinde suratına yumruğumu gömdüm.
"O çok sevdiğim sevgilim senden daha adam lan"diye bağırdığımda ben bile korktum kendimden.
"Nasıl ölmediniz siz,planımda bu yoktu"dediğinde "onu adamlarına sor,hepsi cehennemin dibinde,sırada sen varsın jordan"dediğimde irkildi. Kendini ne sanıyodu bu.
Daniye başımla işaret verdiğimde anlamış olucak ki elindeki demir sopayla bana doğru geldi. Sopayı elinden alıp hızla başına ve karnına vurdum,sonra ellerine,bacaklarına,ensesine,sırtına,göğüsüne. Heryeri kan içindeydi. "Öldür beni"dediğinde "yalvar"dedim. "Ben yalvarmam"dediğinde bu sefer sıcak demiri suratında bir kaç yere bastırdım. Sadistliğim tuttu bi kere. "O yakışıklı sandığın yüzüne yazık oldu aaa"dediğimde demiri ensesine vurdum. Sıcak demirin etkisiyle bağırdı ve"yalvarırım öldür beni"dediğinde "zevkle,çok isterdim ama olmaz"dedim. "Neden"dediğinde,"katil olmaya değmezsin,zamanında çok adam öldürdük ama sen onlardan da piçsin"dedim ve kasıklarına tekme attım. Acıyla iki büklüm olurken davide "depoyu yakın,gebersin şerefsiz"dedim ve depodan dışarı çıktım. David "tamamdır kardeşim"dediğinde bir kaç işaret yaptı ve o da çıktı. Beraber sırıtarak deponun yanmasını izledik,bundan daha önemli bi işim vardı. O da meleğimin yanına gitmek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERŞEYİNLE HERŞEYİM OLUR MUSUN ?
Roman pour AdolescentsBir ülke,bir kızın hayatını bu denli nasıl değiştirebilirdi ki. Yaşadığı olaylar yüzünden masum kızdı o,babasının ortaklarıyla olan anlaşması sayesinde sevdiği adama kavuşmuş oldu. Mutlumuydu ? Fazlasıyla. ~Vanilya ve portakal kokulu iki aşığın hika...