1. BÖLÜM

10.2K 259 98
                                    


KEYİFLİ OKUMALAR ☕

。◕‿◕。

Başladığınız tarihi buraya alayım canlarım. •‿•

Bir günün batımı, bir çiçeğin eğik boynu ve ölümlülerin ölümsüz acıları... Buhar olup havaya karışmak istiyor bazen insan, bir kelebeğin kanadından sekip kasırgalar olmak istiyor tozu dumana katmak ve yok olmak...

Yokluk dünyadaki en soyut şey olabilirdi. Ama insanların en çok hissettiği varlıkta oydu. Kişiyi öyle bir sarmalıyordu ki nefessiz bırakıp tam öldüm ben dediğin yerde nefes aralığı veriyordu. Bitmeyen bir döngü... Genç kadınsa yokluğunu gecenin bir vakti saksıdaki iki üç çiçekle dindirmeye çalışıyordu ama bu yokluk geçmezdi. Bu acı içinde bir kor gibiydi. Her nefes alışında külleri vücudunda savrulup yine o kırmızı rengine dönüyordu. Kordan uçan küller vücudunu karartıyordu. Tek çare ölmekti. Ama ölüm bir nefes yakınındayken bile en uzak olanı gibi geliyordu. Sonra intihar edenler cehenneme gidiyordu değil mi?

Elinin altındaki menekşeyi sevgiyle okşadı. Tüy gibi dokunuşları çiçeğe değil de gönlüne işliyordu sanki. Huzursuz nefesler alıp verdi bir süre. Başını göğe kaldırdı. Şu küçücük balkondan bütün gökyüzünü görebiliyordu. Gece en karanlık tonuna bürünmüş şehrin ışıkları yıldızların önünü kapatmıştı. Öyle ki sadece bir iki yıldız görünüyordu. Gecenin dördünde balkonda oturması ne kadar doğruydu bilmiyordu ama sıkışan ruhuna iyi geldiği kesindi. Duvar görmekten sıkılmıştı. Garipti ama karanlık gökyüzü hiç olmadığı kadar huzurlu hissettiriyordu. Hele de yarın hiçbir güneşin aydınlatamayacağı bir günken. Mutluluk yokken.

Yüzünü sıvazladı ve hızla yerinden kalktı. Ağlamayacaktı. Kendi düşen ağlamazdı. Üşüyen bedenine kollarını sararak sıvazladı. Son defa uçsuz gökyüzüne baktı. Derin bir nefes aldı. Burnunun direği sızladı. İçine bir taş oturmuş kalkmıyordu.

"Eğer alacaksan canımı ne olur şimdi al." Diye yakardı sessizce.

Bir süre bekledi. Allah'tan umut kesilmezdi. Yaklaşık on dakika beklediği balkondan hüsranla içeri girdi. Balkonun kapısını kapatarak sıcak yatağına girdi ve yorgana büründü. Gözlerini yumdu ve kendi karanlığında kayboldu.

✷✷✷

Sabah telefonunun rahatsız edici sesiyle yatağında huzursuzca kıpırdanan genç kadın gözlerini dahi açmadan telefonunu açtı ve kulağına götürdü.

"Hemen kalkıyorsun ve bize geliyorsun!"

Yakın arkadaşı olan Suna'nın sesini duymasıyla gözlerini az da olsa araladı ve duvardaki saate baktı saat daha dokuzdu. Uyanmayı planladığı saatin tam üç saat gerisi. Sinirli bir soluk verdi burnundan.

Uykudan yeni uyandığı için boğuk çıkan sesiyle mızmızlandı.

"Kızım sabahın bu saatinde ne istiyorsun benden ya?"

"Akşam karaokeye gidiyoruz."

Genç kadın yorganı üstünden atarak ayaklarını sarkıttı. Gözlerini ovalayarak odasından çıktı.

"Allah Allah! Benim haberim var mı bundan?"

Mutfakta kahvaltı hazırlayan annesinin yanağından öptü ve sandalyelerden birini çekerek oturdu.

"Şimdi oldu bak! Geliyorsun değil mi?"

Düşündü biraz. Bugün akşama kadar evinde yatmayı planlıyordu. Kimsenin yüzünü dahi görmek istemiyordu değil ki şarkılarını dinlesin.

"Bugün beni pas geç! Günümde değilim."

Suna kararını art arda itiraz cümleleri ile karşılarken gözlerini baydı.

KURTOĞLU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin