(Changkyun)
"Asker Changkyun, demek istediğin başka bir krallıktan olduğun mu?"
"Evet efendim."
"O halde açıkla bakalım." dedi asker. Saraya alınmak için önce yapılan düelloyu kazanmam gerekiyordu. Bunun gerçekleşmesi gerekirken ben savaş alanında açıklama yapıyordum askere. Henüz etrafa bile bakamamıştım. Bir sürü kişi bizi izlemeye gelmiş, düelloyu gerçekleştirecek asker adayları ise köşelerinde hazırlanıyorlardı.
Ben hariç. Bir askerin kendi ülkesini bırakarak başka bir krallık için askerlik yapacak olması elbetteki tuhaftı.
"Efendim, sözlerime sadık bir askerimdir. Krallığım için savaşacağıma şerefim üzerine yemin ettim. Bu yaşıma kadar babamın doğup büyüdüğü krallıkta başarılı bir şekilde yaptım görevimi. Şimdi ise ölen annemin doğduğu bu krallıkta yapacağım görevimi."
Kötü olmayan bir yalandı.
Beni süzdü asker. Adımı listeye yazmadan önce her şeyden emin olmak istiyordu. Ayağa kalkıp etrafımda dolaştı yavaşça. Ne yaptığını anlamaya çalışırken gerilmiştim açıkçası. Belki de anlamıştır yalan söylediğimi..
Profesyonel birkaç hareketle kaslarımı yokladı. Ancak sonuçtan memnun kalmamış gibiydi. Ne olmuş yani diğer askerlerden daha ufaksam? Bu bir sorun oluşturmamalıydı.
"İzin verin bir düello ile size yapabileceklerimi göstereyim."
"..."
"Hadi ama," dedi yanındaki diğer bir asker. "Eğlenelim biraz. Bırakta katılsın düellolara."
Kendi krallığımda bu kadar alaya maruz kalmadan yüksek bir konuma gelmişken burada gördüğüm muamele zoruma gitmişti. Ancak pes etmek gibi bir seçeneğim olamazdı adımın listeye yazıldığını gördüğümde.
"Kenara geçip hazırlan. Seni en sonda çıkaracağım. Kayıtlar bitti."
"Teşekkür ederim."
Sinir bozucu krallığın sinir bozucu askerleri.. Burada uzun bir süre kalmak istemiyordum. Çadırda oturup beklemek gibi bir niyetimde yoktu. Bu yüzden herkesin olduğu yere gidip beklemeye başladım. Zaten hazırdım. En iyi askerlerini göndermelerini bekleyeceğim.
Adaylardan biri öne çıkıp meydanın ortasına geldi. Karşısında 5 seçenek vardı. Sırasıyla dizilen adamların önünde sayılar vardı. 1 numaralı seçenek en zayıf olanıydı. Eğer aday, 1 numaralı askeri seçer ve onu yenerse, orduda basit bir sırada yer alacaktı. Ama cesursa ve 5 numaralı en güçlü askeri seçip onu yenerse, orduda en iyi konumda savaşacaktı. Eh, güzel bir sistem diyebiliriz. Benim krallığımda sadece tek bir seçenek vardı. O seçenek ise kolay sayılmazdı. Yenmek ve sarayda asker olmak çoğu kişi için bir hayalden ibaretti.
Öne çıkan aday 3 numaralı askere elini uzattığında diğerleri geri çekildi. 2 rakip karşı karşıya geldiklerinde sabırla başlamalarını bekledim.
"Kılıçlar çekilsin!" diye yankılandı kaynağını bilmediğim bir ses. Kılıçların kınından çıkma sesi beni her zaman olduğu gibi etkilerken etrafıma bakmayı henüz yeni akıl edebilmiştim. Çadırların önündeki yüksek bölümde 2 taht, önünde de zırhlı askerler. Bizim asker kıyafetlerimizden tek farkları zırhtı. Kral tahtında oturmuş bekliyordu düellonun başlamasını. Altın kaplamalı, kırmızı döşemeli ve ışıl ışıl taşlar ile süslenmiş sıradan bir kral tahtından farksızdı. Gözlerinden akan belirsizlik, sürekli hareket halindeki dudakları ve yanındaki gencin ona olan bakışları. Birbirleriyle konuştukları açıktı. Yanındaki prens olmalıydı. Yoo Kihyun. Ufak bir şeydi. Bahsettikleri kadar zorlamayacaktır beni. Yoluma çıkarsa üzgünüm ancak halletmesi kolay olacaktır. Hemen arkalarında duran, iri yapılı, dolgun dudakları buradan bile belli olan adam bana daha çok güven vermişti. Kralın sağ kolu gibi bir şey olmalı diye düşünmem kısa sürmüştü çanın çalma sesi ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| FIRST SNOW | ~❆❄❆~ ChangKi
FanfictionZamanın en hırslı krallarından biri, sınırlarını genişletmek adına Yoo Krallığı'nın kralını tahttan indirmeyi planlar. Ancak kimsenin koca bir orduyla bile yıkamadığı bu krallığı kendisinin istila etmesi o kadar kolay olmayacaktır. En iyi askeri ola...