1.6

139 26 6
                                    

(Changkyun)

"Söyleyeceğin şeyi ağzında geveleme asker. Ne olduysa anlat."

"Efendim..." diye mırıldandı kralın huzurunda diz çökmüş olan asker. "Ne yazık ki sınırlardaki askerlerimiz..."

Lanet olsun.

"Düşman ordusu nerede?"

"Kasabaya doğru yol aldıklarını gördük. Buraya gelmeleri geceyi bulur."

"... Hahh.. Tamam, takıları ve değerli eşyaları koruyan 5. saftaki askerleri köye gönderin. Köylülerin güvenliğinden emin olmam gerek."

Benim olduğum saftaki askerleri gönderiyordu kasabaya. Kihyun'u korumak ile görevlendirilmeseydim bende köye inebilirdim.

Asker onaylayarak çıktı taht salonundan. Bir yolunu bulup buradan çıkmalı ve Hyunwoo ile konuşmalıydım.

"Kralım, izninizle 5. saftakilere katılı-"

"Asker, sana verdiğim görev bellidir. Daha fazla emrime karşı gelmemeni öneririm."

Hızlıca başımı eğdim. Kihyun babasının yanından kalkarak önüme geldiğinde konuştu.

"Ona kızma baba. Sadece orduya yardım etmek istiyor." dedi bana bakıp gülümseyerek. Jooheon göz ucuyla bizi izliyordu. Daha fazla endişelenmemesi için Kihyun'a karşılık vermedim.

"Odama çıkıyorum." demesiyle krala baktık ikimizde. Günlerdir uyumuyordu. İyi bile dayanmıştı. Yerinden kalkıp merdivenlere ilerlediğinde Jooheon'da peşinden ilerledi.

"Pekala.. Babam gittiğine göre bahçeye çıkacağım."

"Neden?"

"Biraz temiz hava alacağım Changkyun. Hem açelyalarım ne durumda görmek istiyorum."

"Olmaz." dedim ve kollarından tutarak onu tahtına doğru ittirdim.

"Ya, ne yapıyorsun?"

"Dışarı çıkamazsın."

"Anlamadım?"

"Biz askerlerin bile dışarı çıkmasına izin verilmiyor."

"Çünkü görev yerlerinizi terk edemezsiniz. Bahçede bir sürü asker var zaten."

"Olabilir. Ama benim dışarı çıkmam yasak. Eğer sen çıkarsan yanına gelemem."

"Changkyun, çekil önümden."

"Düşman ordusu köye doğru ilerliyor Kihyun dışarı çıkamazsın."

"Henüz gelmedil-"

Omuzlarından tutup onu tahtına oturttuğumda hızlıca açıldı gözleri. Daha sonrada kaşlarını çatıp başını çevirdi.

"Ciddiyim, dışarı çıkamazsın. Mümkünse kapı ve pencerelerden de uzak dur."

"Şuna bak, birkaç gün öncesine kadar emir veren bendim."

"Evet. Bir şeylerin değişme zamanı geldi. Şimdi otur bakalım yerinde."

"..."

"A-ah bu da ne? Bunlar ilk triplerin mi?"

"Git başımdan Changkyun."

"Bunu yapamayacağımı biliyorsun. En azından baban izin vermeden."

"..."

(...)

Çoktan birkaç saat geçmişti bile. Hala hiçbir değişiklik yoktu. Jooheon üst katta, kralın odasının önünde nöbet tuttuğu için günüm daha bir sıkıcı geçiyordu. Kihyun ise.. O hala somurtuyordu. Onunla konuştuğumda cevap vermiyordu. Hahh, pes ederek rahat bir nefes verdim.

| FIRST SNOW | ~❆❄❆~ ChangKiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin