9.Bölüm:Tom Riddle

637 41 23
                                    

Boşluğa bölüm atıyormuş gibi hissetmek canımı sıkıyor.

Kitap ne zaman okunmaya başlanır bilmiyorum ama burdan ilk okuyanlardan olan siriusblacksu okuyucuma teşekkür ediyorum. Sanırım sadece onun için bölüm atıyorum çünkü ondan başka kitabı okuduğunu belirten kimse yok..

Neyse iyi okumalar.

Muah (。♡‿♡。)

Kapıyı yavaşça tıklattım. İçeriden bir ses gelmeyince yavaşça kapıyı araladım. Tüm gerginliğimle içeri ufak bir adım atıp büyük kapıyı kapattım.

Etrafta gergin bir sessizlik sürerken Tom Riddle'ı arayan gözlerim istediğini bulamamıştı. Kafamı yavaşça yan tarafıma çevirdim ve iki adım ilerimde bulunan siyah saçlı adama baktım.

Dalgalı kıvırcık saçları, zümrüt yeşili gözleri ve beyaz ten rengiyle karşımda duruyordu. Bu odada olduğuna göre o Tom Riddle'dı. Ah ne kadar zekisin diye aklımdan geçirdiğimde aynı zamanda konuşmaması beni olduğumdan daha gergin yapıyordu.  Bakışlarında soğukluk hüküm sürerken ağzını bıçak açmıyor o da beni inceliyordu.

-"Hermione Granger." Dedi soğuk sesi ile. İsmimi onum ağzından duymak içimdeki tiksinti duygusunu biraz daha köpürtürken sakin olmam gerektiğini biliyordum. Tanrım! Karşımda büyücülük dünyasının karanlığı duruyordu. Dediğine cevap vermek için dudaklarımı araladım ve konuştum.

-"Lord'um" Dedim ve hafifçe başımı eğdim. Ona başımı eğmek iğrenç hissettiriyordu. Başımı kaldırmamak için kendime hatırlattım 'görev için eğiyorsun başını, Hogwarts için yapıyorsun bunu.'

Sesim ister istemez biraz sinir bulunduruyordu. Bu Riddle'ın kaşlarını çatmasına sebep oldu.

-"Dediklerin doğru muydu. Gerçi bana yalan söyleyecek kadar aptal olduğunu sanmıyorum ama." Dedi ve alaycı bakışlarını üzerimde gezdirmeye devam etti.

-"Doğruydu Lord'um. İzninizle aklınızdaki soruları cevaplamak istiyorum."

Başını salladı hafifçe ve konuştu.

-"Soru sormama gerek yok. Her şeyi en başından anlat." Dedi soğuk sesiyle. Ardından yavaşça siyah ve rahat olduğu çok belli olan berjere oturdu. Sesimin çatlamamasını umut ederek konuşmaya başladım.

-"Ben gelecekten geliyorum efendim." Daha ilk cümlemi bitirmemle attığı alay dolu kahkaha sinirlerimi alt üst etmişti.

-"Bana şaka mı yapabileceğini sanıyorsun?" Dedi kasılmış çenesiyle bir anda ciddileşirken. Bakışları o kadar tehditkârdı ki titremediğime dua ediyordum.

-"D-dalga geçmiyorum efendim." Kekelemek çok kötü hissettiriyordu. Kendimi o kadar ezilmiş hissediyordum ki ağlamak istiyordum. Karşısında küçük düşmek gururumu zedeliyordu.

-"Devam et." Emir vermesi, sinirlerimin daha fazla bozulamayacağını düşünürken beni daha da sinirlendirmişti.

-"Beni buraya gelecekteki size yolladınız efendim. Ben şuan gelecekte aranıyorum. Ve benim bulunamam için beni buraya gönderdiniz." Oturduğu berjerden kalktı ve kesin adımlarını bana yaklaştırdı. Derince yutkunduktan sonra kafamı kaldırdım. O ise konuşmaya başladı.

-"Kanıt? Ölüm yiyen işaretin bile yok. Eğer beni ikna eden bir şey söylemezsen bu odadan sağ çıkamazsın. " Sözleri ve ses tonu çok sertti. Dedikleri beynime bir elektrik etkisi yaratırken neyi öne sürmem gerektiğini biliyordum. Açıkçası gelmeden önce tabiki bunu düşünmüştüm. Ve omzuma kara büyüyle ölüm yiyen işareti kazımıştım. Şimdi onu gösterecektim.

Butterfly Effect (Tomione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin