24.Bölüm:Remus Lupin

503 45 48
                                    

Selam! Hiç satır arası yorum gelmiyor biraz yorum atar mısınız? Okuması ve sizin fikirlerinizi öğrenmek çok zevkli.

İyi okumalar.

Muah♡꒰ᵕ༚ᵕ⑅꒱

Bellatrix'in kılığında zindana doğru ilerledim. Eğer zindanlarda biri beni yakalarsa suçu Bellatrix'in üstüne atabilirdim. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlanmıştım. Bellatrix'e bir uyku tılsımı yaptım. Bu tılsım,ben etrafta Bellatrix kılığında dolaşırken gerçek Bellatrix'in ortaya çıkmasını engelleyecekti.

Zindanın içine baktığımda Emma'nın olmadığından emin oldum. Emma'yı kaçtığı için tek kişilik bir hücreye kapatmışlardı. Kaldığı hücrede bildiğim kadarı ile pencere bile yoktu.  Bu yüzden suçluluk hissetsem bile pişman değildim. Tanımadığım bir kadın için planımı suya düşüremezdim.

Yosun tutmuş zeminin kaygan yapısı ayağımın bir kaç kez kaymasına sebep olmuştu. Ortamın rutubetli burun yakan kokusu ile yüzümü buruşturdum. Draco'nun hassas birisi olduğunu bildiğim için burada durmaya nasıl dayandığını anlayamıyordum. Benim tanıdığım Draco şimdiye ölmüştü.

Bodrum katının en sonundaki zindana baktığımda sapsarı saçları keçeleşmiş, gri gözleri yorgunlukla ışıldayan, normalde bir çizik bile olmayan teninde neredeyse siyaha kaçmış morluklar bulunan  bir Draco Malfoy ile karşılaştım.

Sessizlik,koca duvarlardan zayıf bedenime çarparak yankılanıyordu.

Yani Bellatrix'in bedenine demek istedim.

Draco topuk sesini duymamış gibi önüne bakmaya devam ediyordu. Sanki karşısında şahane bir tablo varmışçasına zindanın duvarını inceliyordu. Gözünü bile kırpmadan.

Sessizlik rahatsız edici bir hâl alıp kulaklarımı tırmalamaya başladığında daha fazla dayanamadım ve konuştum.

-"Draco."

İnce sesim tanıdık gelmiş olacakki kafasını hızla çevirdi. Ayağa kalkıp ellerini parmaklıklara dayadı.

Gözlerim, gri gözlerle buluşunca kendime itiraf etmek istemesemde onu deli gibi özlediğimi farkettim. Hayır, özlediğim şey uzun zaman sonra kendi zamanımdan birini görmek falan değildi.

Özlediğim şey Draco Malfoy'du.

Yerin kayganlığını aldırmayıp Draco'nun kaldığı,oda demeye bin şahit isteyen yere koştum.

-"Granger sen misin?"

Fısıltı şeklinde çıkan sesi güzelce kulaklarıma doldu.

-"Benim, çok özlü iksir içtim."

Draco'nun benimle son kez konuştuğunda söylediği şeyleri hatırlayıp dudaklarımdaki gülümseyi yavaş yavaş söndürdüm.

Nasıl aşağılamıştı beni. Birde her zamanki gibi "Bulanık" demişti. Kalbimin ağrımaya başladığını hissettim. Hayır şimdi zamanı değil Hermione!

Kapının büyüsünü bozmayı denedim ama sanırım bilmediğim bir kilit büyüsüydü. Kilit büyüklerinin hepsini ezberlemeye aklıma not edip,bana yardım isteyen gözlerle bakan Draco'ya döndüm.

Cebimden ince saplı asayı çıkarıp Draco'ya uzattım.

Göz kapakları oldukça gerildi. Şokla açılmış gözlerine bakıp tebessüm ettim.

Minik, buruk bir tebessümdü bu. Gözlerimdeki kırgınlığın yansıması olan bu tebessüm, Draco'yu iyice germişti.

Ölüm yiyenlerin ondan aldığı asayı bulabileceğimi düşünmemişti. Ama ben asayı bir şekilde bulmuştum. Hatta asayı bulurken yaşadıklarım ayrı bir maceraydı. Tom'un masasını karıştırırken bir anda çıkagelen Tom,elimi ayağıma dolaştırmıştı. Fakat yaşananlara rağmen asayı elde etmiştim.

Butterfly Effect (Tomione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin