16.Bölüm:Kural

560 36 27
                                    

ARKADAŞLAR MEDYADAKİ ŞARKIYI TOM RİDDLE YAZMIŞ GİBİ DEĞİL Mİ?YEMİN EDERİM SABAHTAN BERİ ŞARKIYI DİNLİYORUM.

Valla daha şimdi farkettim şarkının Türkçe anlamını. O kadar Tom bir şarkı ki kafayı yiyeceğim.

O zaman bölümü bu şarkıya ithaf ediyorum.

İyi okumalar

Muah(◍•ᴗ•◍)❤

Tom buz gibi bakışlarla kadına bakıyordu. Ne diyeceğimi bilmeden konuştum.

-"Mektubumu aldınız değil mi Lord'um?"

İlk önce kaşlarını çatsada sonra bozuntuya vermek istemezmiş kafasını salladı. Ben ne olduğunu anlamadan arkasını döndü ve kulağıma eğildi.

-"Dışarı çık beni bekle."

Kadın beni sabitlemek için asasını kaldırdığında Voldemort hemen asasını çıkarıp büyü yaptı.

-"Expelliarmus!"

Bağırarak büyüyü yaptığında kadın düşen adasına uzanırken ben kapıya koştum ve odadan çıktım. İçeriden bir çığlık geldiğinde geri dönüp kadını kurtarmak istedim ama görevimi mahvedemezdim. Dişlerimi sıkarak evden çıktım.

❥❥

Bir saattir dışarıda bekkiyordum. İçeriden bir kadının çığlığı birde Lord'un acı dolu inleyişi geliyordu. Sanırım canı yanan tek kişi kadın değildi.

Ben ise düşünüyordum. Lord'un kaybedeceği diğer şey neydi? Kime değer veriyordu? O kimseye değer veremezdi ki. O aşk iksiri altında doğmuş bir çocuktu. O doğuştan hayata yenik başlamıştı. Lanetliydi  Tom Riddle. Eğer birine değer veriyorsa o kişi bir mucizeydi. Çünkü bu imkansızdı. Tom Riddle'ın değer verdiği kişiye üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. O kişi mucize olurdu ama aynı zamanda dünyanın en şanssız insanı da olurdu.

Kapıdan gelen sesle irkildim. Tom Riddle nefes nefese kalmıştı. Bu kadın güçlü bir cadı olmalıydı. Tom Riddle'ı böyle zorlanmış görmek herkese nasip olmazdı.

Yanına koştum.

-"Öldürdünüz mü onu?"

Duruşunu dikleştirdi. Nefesini düzene soktukdan sonra yürümeye başladı. Soruma cevap bekliyordum ama o sadece yürüyordu. Aramızdaki mesafe aşırı derecede açıldığında salak gibi dikilmeyi bırakıp ona yaklaştım.

-"Kaçtı."

Sanki gururuna yediremiyormuş gibi bir ifadesi vardı. Büyük ihtimalle hayatı boyunca kimse onun elinden kurtulamadığı için şuan çok sinirliydi. Zaten bunu bana değilde kendisine söylüyordu. İnanmak için bir kaç kez tekrar etti.

Sonra aniden bana döndü.

-"Kadın bulunana kadar benim odamda kalıyorsun."

Sesi itiraz istemediğini çok net belli ediyordu. Ama Voldemort'un odasında kalmak kaçıncı seviyeydi cidden? Bunu kaldırabilir miydim bilmiyordum. Dolaylı yoldan annemin katili ile aynı odada kalacaktım.

Ağzım resmen açılıp suratına tükürmek için beni zorluyordu. Beynim ise şuan işlevini yerine getiremiyordu. Durmuştu sanki.

Her şey bir kenara niye onun odasında kalıyordum? Beni tehlikeden uzak mı tutmak istiyordu. Tabi ya. Ben onun gelecekten gelen ölüm yiyeniydim. Bu yüzden kadın beni bir daha rehin almasın diye onun odasında kalacaktım. Eminim diğer tüm ölüm yiyenlere de aynısını yapardı. Yani ben öyle olmasını diliyordum.

Sonunda konuşmayı akıl edip ağzımı araladım.

-Peki Lord'um. Kadın bulununca ona ne yapacaksınız?"

Yan bir bakış atıp önüne döndü.

-"Çok soru soruyorsun."

Refleksle bana dönmesi için kolunu tuttum. Tamam sanırım yaşamak için en fazla on saniyem falan kaldı.Hemen elimi çektim. Ondan bir hareket beklerken sadece yumuşak bir ifadeyle bana döndü. Tamam bana böyle yumuşak bakmasına alışık değildim. Zaten çok geçmeden bakışlarını sertleştirdiğinde rahatladım.

-"Hemen yerleşeyim mi odaya? "

Kafasını salladı. Önüne tekrar döndü. Sanki bir şey hatırlamış gibi tekrar bana döndüğünde gözlerindeki soğukluk içimi titretmişti. Az önce bu kadar sinirli değildi halbuki. Tıslar gibi konuştu.

-"Çizim yapmayı seviyorsun galiba. Odandaki tabloya bakılırsa güzelde yapıyorsun."

Eğer bana tablodaki kişinin kim olduğunu sorarsa ne derdim?Nasıl açıklayacağımı düşünürken tekrar konuştu.

-"Bunu odada konuşacağız."

Ah evet konuşacak mıydık yoksa o bana hesap mı soracaktı? Cevabı çok iyi biliyordum.

❥❥

Malikaneye gelince ihtiyacım olan şeyleri ve kıyafet alıp Voldemort'un odasına çıktım. Bu kata çıkmak yasaktı ama onunla değildi. Sanırım şans ayağıma gelmişti.

Odaya girip bana ayırdığı çekmeceye getirdiğim şeyleri yerleştirdim. Odada iki tane yatak beklerken bir tane yatak gördüm. Sanırım yatağı daha getirtmemişti.

Ben şimdi koltukda oturuyordum. Henüz gelmemişti. Tahminimce beş dakikaya kalmaz gelirdi. Odayı kurcalamak için can atıyordum. Bir amaç için geçmişe gelmemiş olsaydım bu odayı alt üst edip ellenmedik köşe bırakmazdım. Ama şuan kendim için değil Hogwarts için buradaydım. Kendimi tutmalıydım.

Kapı sesiyle ayağa kalktım. Başımı eğip selam verdim. Bir şey demeden üstünü çıkardığında hemen arkamı döndüm. Merlin aşkına! Kendimi tutamayıp arkamı döndüm ve konuştum.

-"Keşke haber verseydiniz."

Ne dediğim hakkında bir fikrim yoktu. Sadece ağzıma geleni söylüyordum.

Ters bir tepki vermeyip yatağa oturdu. Halbuki ben bir lanete yemeyi bekliyordum. Bugün beni ikinci kez şaşırtmıştı. Lanet yemesem bile yüzüyle lanet etkisi yaratıyordu zaten.

-"Önce lafına dikkat et. Ayrıca burası benim odam. Daha geniş çaplısını duymak ister misin?Benim malikanem. Bak hatta ne hatırladım. İngiltere benim yönetimim altında."

Alaycı sesi göz devirme isteğiyle dolup taşmamı sağlamıştı.

-"Bir süre beni burada tutacaksanız. Birlikte yaşamanın kuralları vardır Lord'um. Mesela kurallardan biri aynı odada kaldığınız kişinin gözü önünde üstünüzü çıkarmamaktır."

İstemsizce saygısız konuşuyordum ama bu umrumda değildi. Bi şey demeyip yanıma yaklaştı. Aptal durumuna düşmemek için geri adım atmadım.

Bir elini belime attı ve belimi sıktı. Tepki vermiyor sadece bakıyordum. Diğer elini çeneme attı ve çenemi yukarı kaldırdı. Kaşlarımı çatmış sinirle bakıyordum.

-"Bana kural koyabileceğini mi sanıyorsun?"

Belim acımıyordu ama bir şey yapamamak canımı sıkıyordu. Bu gözümün dolmasına sebep olmuştu. Kafamı sallayınca benden uzaklaştı ve gömleğini yeniden giyip odadan çıktı. Onun yüzünden gözyaşı dökmemek için hemen gözlerimi sildim.

Butterfly Effect (Tomione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin