14

633 80 33
                                    

"Lütfen yapma." Babama tekrar yalvarıyordum.

Düğün planı ertelendiği için yeni bir tarih bakıyorduk. Ben Hanbin'in tarihi ileri aldırdığını bile bilmiyordum.

"Balım, Hanbin ile evlenmeye karar verip,söz veren sendin." Nişan yüzüğüme doğru baktım.

Taeyong'a onunla artık buluşamayacağımı söylediğim gece kafamda canlanıp durdu.

"Söz verdim ama çok hızlı ilerliyor.Hazır değilim." Hanbin'in oda da bizi dinliyor olmasını unursamadım. Nişanımız resmileştiğinden beri bizim evimizde yaşıyordu.

Taeyong'u tanıdığını net olarak belirtmişti ama benim onun (Hanbin) hakkında bildiklerimden emin değildi.

"Sadece aile üyeleri, yakın arkadaşlar ve şirket ortakları davet edilecek. Yaygara çıkartmaya gerek yok Y/n ve şimdi kapa çeneni." Babam okuma gözlüklerini geri taktı,Hanbin'in asistanı olan Jeong Jinwoon ofise girdiğinde ama ben umursamamıştım. Nasılsa biliyordu. Jinwoon Hanbin'e bir bakış attı ve Hanbin sadece hafifçe başını salladı.

"Belki Y/n ve ben haftasonu geziye gidebiliriz. Böylece hem o gerginliğini üzerinden atar hem de onu endişelendiren şeylerden kurtulur.Ayrıca bir çift olarak keyifli zaman geçirebiliriz ne de olsa artık evleniyoruz." Hanbin bana doğru yürüyerek yaklaştı ve kolunu omzumun etrafına doladı. Parlak bir gülümseme yüzüne yapışmıştı.

"Haklı değil miyim Y/n?" Herkes tarafından Hanbin'in bu davranışı sevgi dolu bir jest olarak görülebilirdi ama aslında beni tehdit ediyor ve gözümü korkutmaya çalışıyordu. Kafasında ki şeylerden kurtulur derken kast ettiği şeyin şeyler değil Taeyong olduğunu biliyordum.

"Bu çok güzel bir fikir Hanbin." Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirerek Hanbin'in göğsüne doğru sokuldum.


Hanbin ayrılmak için izin istedi ve ikimiz birlikte onun ofisine doğru yürüdük. Yüzündeki gülümseme çoktan ortadan kabolmuştu ve penceredeki panjurları indirip, pencereleri kapatıyordu. Ona eskiden olduğu gibi bakamadım. Şirkette her saniyemi beraber geçirdiğim adam, bu Hanbin değildi. Tamamen başka biri gibi hissettiriyordu.

Ona bakmaya ya da ondan tarafa dönmeye cüret edemedim. İki gece önce dudaklarını omzumun üzerine bastırdığında bıraktığı his hala kafam da dönüp duruyordu.

"Görünüşünde bazı şeyler değişti." Ayak seslerinden bana yaklaştığını duyabiliyordum.

"Ama neden bilmiyorum, sevgilim." Elleri şimdi de omuzlarımın üzerindeydi.

" Yalnızca bilmeni istiyorum ki seni asla incitmem ama ona bana ait olan bir şeyi almaya çalışmanın bedelini ödeteceğim." Saçımı omzumun üzerinden kaldırıp diğer tarafa attı, dudakları yaralı olan boynuma doğru yol alırken.

Bandajın etrafına yumuşak öpücükler kondurdu ve sonra da beni kollarıyla kendisine doğru nazikçe çevirdi.

Dudaklarının, ağzımın köşesi ile buluşması çok uzun sürmemişti.

" Karşı çıkma. Bir kere olsun bana iyi davran." Dudaklarını önce hafif sonra kaba bir şekilde bastırmadan önce son kez fısıldadı.

Elleri vücudumu keşfederken, dili ağzımın içerisine kaydı ve öpüşünü derinleştirdi. Elleri üst bacağımın arka tarafındaydı ve yavaşça yukarıya doğru çıkıyorlardı.

Nihayetinde elleri kalçamı bulmuştu ve yazlık elbisemi biraz havaya kaldırarak hafifçe sıktı.

Ellerimi onun ellerinin üzerine koydum ve ellerini kalçamdan uzaklaştırdım. Benim için biraz hızlı gittiğinin farkına vararak geri çekilmişti Hanbin ama şehvet ve aşk hala havada dolaşıyordu. İkimizde nefes nefese kalmanın etkisiyle soluk almakta güçlük çekiyorduk.

Patron | Lee Taeyong • mafya kurgu (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin