13

630 80 23
                                    

" Kahretsin. Ne demek gitti?" Taeyong ellerini ofis masasına vurdu.

"Taeil bu sabah onun kurşun yarasının bandajını değiştirmeye gitti ama kız gitmişti. Hemen bana söyledi ve bende bu evdeki her yeri aradım." Jaehyun derin bir iç çekti ellerinde Y/n'nin daha önceden giydiği eşofmanı ve gömleği tutarken.

"Siktir." Öfkelenmiş Taeyong, masanın üzerindeki dosyaları sertçe savurarak Jaehyun'nun yerinden sıçramasına neden oldu.

Herşeyin bittiğini düşünerek Taeyong kaşlarını çattı. Nasıl onu geri getirecekti? Her ne kadar bunu mümkün olan her şekilde reddetse de , itiraf etmekten hoşlanmasa da ona halen delice aşıktı. 

Aslında, kadınını geri getirmek ve güvende tutmak için her şeyi yapardı.

Herşeyi.

"Taeyong" Jaehyun'un sesi alçaktı çünkü zaten öfkeli olan Taeyong'a karşı konuşarak onu olduğundan daha  fazla kızdırmaktan endişe ediyordu.

" Kesin emin olarak bildiğim bir şey varsa Y/n hakkında, o da Hanbin ile aşk için evlenmediğidir. Başka bir nedeni var." Jaehyun, Taeyong'un donmuş yüz ifadesini görünce yere baktı.

"Jaehyun, Kun'a onu bulmasını söyle."

.

Eve dönerken, elbisemi ve tenimi kirletmeyi ihmal etmemiştim. Nct'nin mekanındaki, oturma odasının penceresinden dışarıya tırmanmadan önce elbisemi üzerime giymiştim.

Sabah sekiz civarlarıydı. Gözkyüzü bulutlarla kaplanmıştı ve herşey çok donuk görünüyordu.

Evimin olduğu caddeye doğru yürürken, park halinde olan bir arabanın önünde durdum ve aynadaki yansımama baktım.

Planımı uygulamaya tam uygun görünüyordum, tek bir şey haricinde.

Boynumdaki bandajı yırttım ve kırmızı kanlı bir çizginin boynumdan sırtıma akmasına neden oldum.

"Ow bu acıttı. Ben koca bir aptalım."

Evle cadde arasındaki yola doğru yürürken babam kapıdan koşarak çıktı.

"Y/n! Hanbin dışarı gel! Y/n burada!" dedi ve bana sıkıca sarıldı.

"Çok rahatladım." Kucaklamayı bıraktığında kurşun iziyle karşılaştı.

"Hanbin! Eve doktor çağır!" Babam koluma girerek, içeriye yürürken bana destek oldu.

"Bana ne olduğunu anlat." Babam karşımda oturmuştu. O sırada Hanbin'de mutfak tezgahında benim için çay koyarken göz ucuyla beni inceliyordu.

Eve gelen doktor kurşun yaramı tedavi etmişti ve abam polislere bulunduğumu haber verdi.  Görünüşe göre beni arıyorlardı.

Koltukta halen kir içinde olan elbisem ve çıplak ayaklarımla oturuyordum.

"Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorum. Baloyu bile." Hanbin bardağı tekrar mutfak tezgahının üzerine koydu ve bana döndü.

"Hatırlamıyor musun?" Hanbin bardağı alarak oturduğumuz yere doğru geldi.

Cevap olarak sadece başımı sallamakla yetindim.



" Ben yorgunum, Temizlenip, dinlenmeliyim." diye izin isteyerek üst kattaki odama doğru yöneldim.

Odamın balkonunda bir süre ayakta durmuştum, olan her şey hakkında düşüncelere dalarken.

İtiraf etmek istemesem de çoktan biliyordum. Büyük bir hata yapmıştım. Oradan ayrılıp buradaki hayatıma geri dönmemeliydim. En azından ona söylemeden ayrılmamalıydım.

Mümkün olan her şekilde Taeyong beni kendine çekiyordu. Onu görene kadar aradığım kişinin öyle biri olduğunu bile bilmiyordum. Onu gördüğüm an anlamıştım onun benim için o kişi olduğunu ve bir geri dönüşün olmadığını. Bir yabancı, herhangi bir uyarı olmadan bana tüm dünya anlamına geliyordu.

Balkon kapısını tekrar açıp odamdan içerşye girdim. Hanbin, yarım bir içtenlikle bakıyor ve yatağımın üzerinde oturuyordu.

"Elbiseyi çıkarmak için yardıma ihtiyacın var mı?" Sadece başımla onayladım, Hanbin ayağa kalkıp beni süzerken.

Aurası alışık olduğumdan farklıydı bugün. O tanıdık olan parlak, arkadaş canlısı kişi değildi. Ürkütücü görünüyordu. Korkunç ve Karanlık.

Saçlarımı ellerimle havaya kaldırdım, Hanbin elbisemin fermuarını yavaşça indirirken.

"Y/n, yalan söylediğini biliyorum." diye fısıldadı Hanbin çıplak omzuma bir öpücük kondururken.

"Onunla olduğunu biliyorum ve inan bana bunun sonuçları olacak sevgilim."

Patron | Lee Taeyong • mafya kurgu (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin