19

521 75 52
                                    

"Kahrolası tek bir söz bile söyleme yoksa seni şuracıkta vururum." 

Uyandığımda boğazım ağrıyordu. Muhtemelen gri saçlı adamın boğazıma uyguladığı baskıdan dolayı bayılıp gitmiştim. 

Kıpırdamaya çalıştım ama beceremedim. Bir sandalyeye bağlanmıştım. Çığlık atmaya çalıştım ama ağzım bir şeyle kapatılmıştı.

" Dikkatli ol. İncinmeni istemeyiz". Pahalı takım elbiseler giyen 7 tane adam odaya girdi. Aralarında aşina olduğum gri saçlı adam da vardı.

Onu ilk kez gördüğüm anı tam olarak bir türlü anımsayamasam da beni kaçırdığı anın onunla ilk karşılaşmam olmadığını biliyordum.

Etrafımı incelediğim de bir ofisin içerisinde olduğumuzu anladım.

"Biliyorsun Y/n, Taeyong güçlü ve en kötü şöhretli patron olabilir fakat sana Hanbin'in verebileceği korumayı veremedi." Kızıl saçlı adam önümde çömeldi. 

" Taeyong gibi birisi olduğunda bir çok düşmanın olur."  Yanağımı okşarken, gözlerimin içine buz gibi bir ifade ile bakıyordu.

Dokunuşuna karşı sandalyemde kıvranmaya başlamam, beni omzumdan kuvvetlice tutmasına neden olmuştu.

" Eğer NCT'nin şu anda en güçlü mafya olduğu gerçeğini düşünürsen, seni onlardan çalmak çok kolay oldu.  Ne de utanç verici. Bu arada ben Shownu ve Hyungwon'u da çoktan tanıdığını varsayıyorum." Omzumu bırakıp ayağa kalktı.

Hyungwon. İsim kafamda bir kaç kez çınlayıp durdu. Aslında onu tanıyordum. Hanbin'in arkadaşıydı. Burada ki önemli nokta arkadaşıydı. 

" Hanbin ve üyeleriyle bir anlaşmamız var. Her ne kadar o aksini söylese de , sen onu terk ettin bu yüzden artık onun koruması altında değilsin. Biz sadece NCT'nin merkezlerinde güvenli bir şekilde USB belleğe depoladığı dosyaları istiyoruz.  Böylece yönetimi devralabiliriz."  Shownu tekrar çömelip soğuk bir ifadeyle baktı gözlerime.

" Ve sende onun flash belleği bize her hangi bir numara yapmadan teslim etmesinde ki neden olacaksın. "

.

Jungwoo oturağında huzursuz bir şekilde kıpraşıyordu.

Akaşam yemeği vaktiydi ve Y/n hala geri dönmemişti.

" Y/n nerede? Akşam yemeğini atlamamalı." Birkaç dakika önce Taeyong ve diğerleri görevden dönmüştü.

Y/n'nin ona hoşgeldin demesini bekliyordu ama dememişti bu yüzden herkes onun istirahat ettiğini farzetmişti.

"Muhtemelen hala uyuyor bugün hiç sesi soluğu çıkmadı." Chenle hızlı hızlı yemeye başlamıştı bile, Taeyong iç çekti.

"Gidip bir bakacağım." Taeyong çabucak odadan çıkıp merdivenlere doğru yürüdü. O sırada Jungwoo gergin bir şekilde çatalıyla önündeki yemekle oynuyordu.

"Jungwoo sen iyi misin?" Doyoung çatalını bırakıp önünde ki yaşça küçük olan çocuğu inceledi.

"İyiyim".  Diğer üyeler bakışlarını ona çevirdiklerinde ,zoraki olarak hafifçe gülümsemişti. 

Yalnızca bir kaç saniye sonra kapıdan aceleyle çıkıp gelen Taeyong ile herkes yaptığı işi bıraktı.

" Gitmiş." Jungwoo içtiği suda boğulurken, Taeyong nefes almaya çalışıyordu.

" Onu en son kim gördü?" Taeyong'un sakinleşebilmesi için ona zaman tanımak amacıyla Jaehyun ayağa kalkarak liderliği devraldı. 

Jungwoo yeni arkadaşına bir şey olmuş olmasından korkmuştu ama onu daha çok korkutan şey; Taeyong'a kızın arkadaşı ile buluşmak için çıktığını ve kendisinin onu durdurmayıp, kimseye de anlatmadığını söylemekti.

Patron | Lee Taeyong • mafya kurgu (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin