31

312 53 57
                                    

İki hafta daha olsaydı her şey sorunsuz ilerleyebilirdi.

Soğuk ve yağışlı bir gündü. Hanbin ve ben bu kez de başka bir bağış balosuna gidiyorduk. Baloya EXO'nun bir parçası olan Kim Junmyeon'un şirketi ev sahipliği yapıyordu.

Büyük şirketlerin aslında ne kadar karanlık ve kötü olduğunu fark etmemi sağladı. Gün içerisinde mal ve hizmet satan bu şirketler geceleri insanları öldürüyor ve uyuşturucu satıyorlardı.

Hanbin , beni bir aile kurmaya zorlamak ve işten uzakta tutmak için daha da sık sorular sormaya başlamıştı. Normalden daha sırnaşık ve şehvetliydi.

"NCT'nin de orada olacağını biliyorsun. Olur da bir şey yaparsa, bana haber ver. Ben halledeceğim." Hala Hanbin'e karşı klasik bir eş gibi numara yaptığımdan bende elimi onunkinin üzerine koydum.

"Sorun yok. Böyle şeyleri kendim halledebilirim. Sadece bana güvenmen gerek." Hanbin önce bana okunamaz bir ifade ile baktı sonra da tebessüm etti ve eğilerek beni dudaklarımdan öptü.

Arabadan çıktığımız anda soğuk hava bizi çarpmıştı. Binadan içeriye doğru yürüdük.

Şimdi tanıdık olan bir çok yüz vardı ve tabii ki de o aşina olduğum kırmızı saçlı kişiyi de hemen tespit etmiştim. Bulunduğumuz yöne doğru soğuk bakışlar atıyordu. Yanında duran Jaehyun, bana küçük bir el selamı verdikten sonra Taeyong'u bara doğru çekti.

Hanbin, Jimin ile muhabbete dalmıştı bende bu yüzden başka bir sefer görüşmek üzere izin istedim ve Mina ve Jahee'nin olduğu yere doğru yürüdüm.

"Seni sinsi ve yalancı sür-" Donghyuck, beni kolumdan sertçe yakalamış olan Lucas'ın sözünü kesti

"Bana bunun lanet olasıca bir şaka olduğunu söyle Y/n." Başımı iki yana salladım.

"Seni savunmuştum ve neredeyse sende azıcık da olsa hoşlanmaya başladığım anda hayal kırıklığına uğratmaya başladın. Lucas her zaman haklıydı. Hepsi senin suçun." Kolumu hemen bıraktı ve gitti. O sırada birinin elini omzuma koyduğunu hissettim.

"Bende kızgınım ama nedenlerin olduğunu biliyorum. Onlar seni suçluyorlar çünkü hala birer çocuklar. Fazla endişe etme Y/n. Bir gün her şey yoluna girecektir." Johnny omzumu bıraktıktan sonra kalabalığın arasına karışan Donghyuck'u takip etti.



"Y/n işte buradasın." Mina ile olan kısa bir sohbetten sonra, benden yaşça birazcık büyük olan bir adam elinde bir kadeh Chardonnay bana doğru gülümsüyordu.

"Geçen sefer tanışamamıştık. Ben Sehun." Başımı karşımdaki adama sallayarak Chardonnay'imi aldım.

"Teşekkür ederim." Bir yudum almadan önce hafifçe gülümsedim.

"Y/n, buraya sana dikkatli olmanı söylemek için geldim." Kendi de bir yudum aldıktan sonra döndü ve arkadaş grubunun yanlarına geri gitti.

"Şey... Aslında ben sana bir kadeh Chardonnay içmeyi teklif edecektim ama zannediyorum ki Sehun daha hızlı davrandı." Yine bir adam bana gülümsemişti. Muhtemelen benim yaşlarımdaydı ve koyu renk saçları vardı.

"Bu arada ben Jungkook. Namjoon için çalışıyorum." O kendi kadehinden bir yudum alırken, Hanbin'in elinde mikrofonla sahneye doğru yürüdüğünü gördüm. İkimiz de bakışlarımızı ona çevirmiştik.

"Bayanlar ve baylar. Elbette ki bu balonun ev sahibi değilim fakat önemli bir duyuru yapmak isterim. " Onu dinlemeye başlayan insanlara çekici bir gülümseme gönderdi. 

"Karım ve ben iki büyük şirketin geleceğini göz önünde bulundurarak önemli bir karara vardık." Hanbin'in gözleri kalabalıkta beni arıyordu ve gözleri benimkileri buldupunda bana duygusuz bir ifade ile baktı.

"Biliyorsun Y/n." diye başladı söz Jungkook eğilip, kulağıma fısıldayarak.

"İş hakkında konuşurken etrafındakilere cidden dikkat etmelisin." Sesi tüylerimi ürpertmişti.

"Şirketi Kim Namjoon'a satmayı kararlaştırdık. Skype üzerinden gerçekleşmiş olan bir konferans aracılığıyla hissedarlarında oyu çoktan dahil edildi." İnsanların nefesinin kesilip, alkış tuttuklarını görünce kalbimin kırıldığını hissettim.

"Daniel ve sen satmaya karşı çıkmış olsanız da oy yetersizliğinden, düşüncelerinizin bir hükmü kalmamıştır. Hanbin'den kurtulmak için daha hızlı davranmalıydın." Jungkook kıkırdadı ve sonrada dönerek, üyelerinin yanına yürüdü.

Namjoon, Hanbin ile birlikte sahnedeydi. Ben hayretlerle izlerke onlar el sıkışıyorlardı. Daniel hızla bana doğru yürüdü ve insanların baktığını hissedebiliyorum. Tüm NCT'nin baktığını hissedebiliyorum.

"Hayır!" Mina yüksek bir sesle konuşarak elini havaya kaldırdı.

"Bunu yapamazsın Kim Hanbin." Konuşmam için bana eliyle işaret etti.

Daniel'in etrafıma doladığı kolunu çektim ve sahneye çıkan merdivenlere doğru yürüdüm. Hanbin'in önüne geldiğimde duraksadım.

"Satamazsın Hanbin." Sessizce kınuşmuştum ama Hanbin elinde mikrofon tuttuğu için muhtemelen herkes duymuştu.

"Hayır, satabilirim. Sen ve Daniel satışa karşı oy kullansanız bile yine de oylarınız hükümsüz kalıyor çünkü Bobby, Daniel ile aynı konuma sahip ve hissedarlar satılması için oy kullandı."

"Fakat sen benimle aynı haklara sahip değilsin Hanbin." Milletin önünde olay çıkartmakta kaçınıyorum ama kimse de gitmiyordu.

"Pekala da sahibim. Evet demiştik."

"Sadece benim kocamın şirkette eşit hakları var." Etrafımızdakilerden bi haber, olanlara inanamayarak Hanbin'e gözlerimi diktim.

"Ben senin kocanım Y/n." Hanbin giderek hırçınlaşıyordu ve yüksek sesle konuşmaya başlamıştı.



"Hayır değilsin. Evliliğimiz sahte. Dolayısıyla sen de benim kocam falan değilsin. Seninle evlendiğimizde ben çoktan evliydim Hanbin. Bu da demek oluyor ki ben veyahut benim yasal olarak gerçek kocam izin vermedikçe, senin satışa çıkarmak için oylama yapmaya hiçbir hakkın yok. "

Patron | Lee Taeyong • mafya kurgu (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin