Hayatının benimle sıkıcı geçmeyeceği çok doğruydu. İçimdeki azgın kadın kostümünü teşir etmenin planlarını yapıyordum çünkü. Kaynayan çaydanlığa gözüm ilişti. Heh-he.
"Sana omlet yapmaya karar verdim."
"O kadarcık mı? Peh!"
Gözlerimi belertip bir bakış attım, ne kadar etkili olduğundan emin değildim. Omlet yapacaktım çünkü zaman kaybetmemem gerekiyordu. Bir an önce mercimeği fırına vermeliydik.
Usulca yaklaştım, kulağına eğilip iç gıcıklayıcı -en azından ben öyle olduğunu düşünüyordum- bir sesle, "istersen mercimeği fırına verebiliriz," dedim. Parmak uçlarımla bacağını okşadım. Okşadığım yere doğru bir bakış attı. "Yok, sağ ol..." dedi elini göğsüne koyup. "Şişkinlik yapıyor."
"Nerende?"
Ufacık gözleri iyice kısıldı, yan bir bakış attı. Ayağını denk al bakışı... Yemezler anam yemezler.
"Maden suyu vereyim, ıslak ıslak... şişkinliğini alır."
Gülecekti! Vallahi az daha gülecekti! Kafasını hafifçe salladı. İçinden süphanallah filan çekiyordu herhalde. Ben ki yürüyen şeytan, Adem'e yasak elmayı yedirmiş Havva'nın torunu... yedirmez miyim benim meyveyi!
"Neyse omlete de razıyız... Peynir zeytin de koy bari."
Usul usul dediklerini yapmaya başladım. Sofraya kahvaltılıkları çıkardım, omleti servis ettim, önüne koydum. En son çayları dökmeye gittim, sırtım ona dönük olduğu için sabahlığımı kavradım ve üzerine biraz çay akıttım."Aaaay, yandım yandım!" Bir anda sabahlığımı bırakıp çığlık atmaya başlayınca ne olduğunu şaşırdı, ayağa fırladı. "Ne? Ne yaptın ne?!" Panik içinde yanıma koşturdu. Sabahlığın eteğini tutup sallıyor, bir yandan da kendimi üflüyordum. "Çay döktüm ya, yandım, yandım!"
"Hay yapacağın işi sikeyim Ayperi!"
Beni. Beni.
"Çıkar, çıkar!" diye bağırdı.
Duymayı en çok beklediğim cümle buydu, çıkaracaktım tabiki! Ağır ağır omzumdan sıyırmaya başladım. "Neyse, çok da bir şey olmadı, sabahlık içine çekti hepsini..." diye geveliyordum. Ben yavaş yavaş sıyırdıkça kırmızı danteller ortaya çıkıyordu. Gözleri önce omzuma sonra da göğsüme kitlendi. Adam nefes almayı unutmuştu be!
Sabahlığı tamamen çıkartıp sandalyenin üzerine atıverdim. Üzerimde kırmızı gecelik ve içimdeki dantelli çamaşırlar kalmıştı. Geceliğin yakası öyle açıktı ki sütyenin kendisi bile görünüyordu.
Kafasını çevirip "Fesuphanallah," çekti. Gülmemek için dudaklarımı ısırdım.
"Neyse ki bir şey olmadı," deyip vücudumu kontrol ettim. Bunu yaparken memiktoları iyice gözüne gözüne sokuyordum! Küçük olsa da iş görürdü bence! Değil mi?
"Ne, değil mi?"
Hobaaa! "Memelerim diyorum, güzeller bence."
İç çekti. Küçük kahve gözleri koyulaşmış mıydı onun? "Sabrımı sınıyorsun."
"Evet..." Minik minik yanaştım. Kedi misali göğsüne sokuldum, zaten suratına bakmak için boynumu o denli kaldırıyordum ki vallahi yorulmuştum! "Fena mı işte?" Yanağımı göğsüne sürttüm. "Iıımh, kolonyalar sürülmüş."
Elini saçlarıma götürdü ve tam tepeye bi öpücük kondurdu. "Vızvız."
Koca adamda bu kelimeler pek komik duruyordu, hafifçe sırıttım. "Her yerime üşüşebilirsin, bir bal ayısı olarak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal Ayısı
Humor"Kocaman bir ayı olabilirim, ama ben bile dünyanın en sevimli bal arısına zarar veremem. Vereni siksinler."