-13-

13.3K 684 76
                                    

Gözlerime dolan güneş ışınları yüzünden huysuzca araladım gözlerimi. Genelde üşüyerek uyanırdım ama oda sıcaktı. Hatta yorganları üzerime örtme ihtiyacı da duymuyordum. Yanımdaki adamın sıcaklığı da vardı.

Sahi, Atilla buradaydı değil mi?

Uykum hemen açılıverdi. Zaten sabahları aksi ve çekilmez olduğum pek görülmezdi. Uyumayı sevdiğim kadar uyanmayı da seviyordum çünkü yeni bir gün için kendime heyecanlı görevler verebiliyordum. Onları gerçekleştirmek için sabırsızlanırdım.

Bugünkü ve bundan sonraki tek görevim Atilla'ydı.

Kafamı çevirip onun yattığı tarafa baktım. Daha doğrusu göğsüme... Atilla kafasını göğüslerimin üzerine koymuştu. Bir eli de göbeğimde duruyordu.

Ay biz resmen aşık çiftler gibi uyumuştuk.

Heyecanla birbirine sürttüm ayaklarımı. Çok şiddetli hareket etmek istemiyordum. Uyanırsa onu izleyemezdim ki.

Yüzünü göremiyordum. O da benim gibi tuhaf yatmayı seviyordu galiba. Zira yüz üstü yatmak zor olsa gerekti. Saçlarını okşadım. Oldukça dalgalı ve yumuşak saçları vardı. Hep böyle uzatıyor muydu onları? Çok uzun değildi. Parmağımın ilk kıvrımına kadar geliyordu. Onları hep arkaya doğru attığı için saç ona göre şekil almıştı. Zaman zaman asi tutamların alnının üzerine düştüğü oluyordu. Okşamayı bırakıp kaşımaya başladım. O da bundan hoşlanmış olacak ki mırıldandı ve hafifçe kıpırdanıp daha aşağı kaydı.

Göğsümün tam üzerine gelmişti şimdi ve canım acıyordu. O ise çok rahat görünüyordu. Karnımın üzerindeki elini belime doladı ve mengene gibi kıstırarak adeta bir yastık işlevi görmem için beni altına aldı.

Göğsüm gerçekten acıyordu. "Atilla..." Omuzunu dürtmeye başladım. Üzerinde karınca gezinse daha büyük bir etki uyandırırdı. Sertçe vurmaya başladım. "Atilla, Atilla!" Kafasını aşağı almaya çalışıyordum ama mümkün değildi. Uyuyan adamın kafası bu kadar ağır olabilir miydi yahu? "Uyumuyorsun, değil mi?" Omuzundan ittirmeye devam ettim. "Göğsüm acıyor. Çek şu kafanı." Sesimin acıklı tonu onu merak içinde bırakmış olacak ki kafasını kaldırıp yüzüme baktı. "Göğsümün üzerine yatıyorsun ve bu acıtıyor."

"Yumuşak mı değil mi diye bakıyordum." Elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi keder dolu bir bakış attı göğsüme. "Yumuşakmış."

"Seninkinden yumuşak olduğu kesin." Üzerimden kalkmasını fırsat bilerek bir kez daha çıktım üstüne. Şimdi arabadaki gibi tam üzerinde yatıyordum. Çenemi göğsüne dayayıp ona sırıtarak baktım. "Günaydın."

"Günaydın."

Beni izliyordu. Bence şu an gülmek istiyordu. Gözleri kahkaha atmaya her an hazır bakıyordu. Dudakları da aniden kıvrılabilirdi. Mutluydu. Onun bu hali gülümsememi daha da genişletti. "Senden utanmıyorum." Niye bunu itiraf etme ihtiyacı duymuştum bilmiyorum ama rahatlatmıştı. Onunla beraber uyumuştum, göğsüme kafasını koymuştu, yumuşak olup olmadığından bahsetmişti. Şimdi de ben onun üzerinde yatıyordum. Çok ahlaklı bir durum içinde olduğumuz söylenemezdi. Dadım görseydi kalpten giderdi. Ama ben bunların hiçbirinden utanmıyordum.

"Görebiliyorum." dedi ellerini sırtımdan aşağı indirip eşofmanın içine soktuğum kazağımı ve atletimi çıkarmaya çalışırken.

"Ne yapıyorsun?" Elimi arkaya atarak parmaklarının üzerine kapattım. Onları tek hareketliyle itip "Gamzelerine dokunacağım." dedi.

"Ga-gamzem mi?" Onu durduramayacak kadar şok olmuştum. "O nereden çıktı?"

"Seviyorum."

"Kimi?"

Bal AyısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin