Nikah günü,
Bulmak için Ankara'nın altını üstüne getirdiğimiz buz mavisi gelinliği, omuzlarındaki yapay kürklü şalı ve elinde tuttuğu beyaz güllerle gelinim harika görünüyordu. Gelinim. Evinden çıkmaya hazırlanan gelin, kafasını kaldırıp bana baktı. Gülümsedi. Dudaklarına sürdüğü pembemsi ruj, gözlerindeki hafif makyajla güzel görünüyordu. Gerçi, uykusundan kalktığı halde bile onu ne kadar güzel buluyordum. Güzeldi. Benden uzakta dursa bile bal sabunuyla yıkadığı vücudunun kokusunu alabiliyordum. "Ne kadar zor bulunuyor senin haberin var mı?!" diyen sesi yankılandı kulaklarımda. "Bulduğum an beşer onar alıyorum!" Anlamsız ve kesinlikle zamansız verdiği bilgileri bazen dinlemiyordum, zira takip de edemiyordum, ama dinlemediğim konuşmalar bile küçük bir çağrışımla zihnimde beliriyordu. Konudan ziyade sesini dinliyordum.
Gülümsemesine gülümsemeyle karşılık verdim. Etrafımız çok kalabalık değildi. Annem, babam ve kardeşim, onlardan taraf babası ve dadısı vardı. Merlin'i görmeyince sevindim. İçimden küfür edecektim ama canım hiç sinirlenmek istemiyordu. Bir an önce nikahı kıyıp evimize gitmek istiyordum. Ayperi'yi karşılamak için öne atıldım. Yanında babasıyla kapıdan çıkmıştı. Arabanın ön kapısını açıp bindirdim. Babası arabayı benim süreceğimi anlayınca biraz huysuzlanır gibi oldu, fakat bir şey demedi. Arabayı süslememiştim de... Ayperi istememişti üstelik. Davul zurna da yoktu. Belki kızlarını böyle evlendireceklerini düşünmemişlerdi, fakat gelinim ne istiyorsa onu yapmıştım. Bana kapıda göbek atacaksın dese, atardım. Vay böyle aşkın ızdırabını sikeyim.
Çok sade ve sessiz bir kız alma töreni olsa da dadının bile mutlu olduğunu fark ettim. Aranılanın gösteriş değil, samimiyet ve sadakat olduğu çok belliydi. Herkes mutluydu, en çok Ayperi mutluydu. Arabada yanında oturduğumda ağzı kulaklarındaydı. "Naber lan?" dedi bana sırıta sırıta.
"İyidir koçum," dedim. Manyağın hoşuna gitti.
"Çok heyecanlıyım."
"Güzelsin de ama..."
"Tabi oğlum, makyaj yaptım."
"Saçların?"
"İnanır mısın dadım yaptı!"
Bir kez daha inceledim. Salaş bir şekilde örülmüş tutumlar ensesinde dağınık bir halde toplanmıştı. Saçlarında yer yer inciler vardı. İnce ince bukleler kulaklarından yanaklarına, ensesinden omuzlarına dökülüyordu. "Çok güzelsin." Gözlerimi alamıyordum.
"Kuaföre gitseydim iğrenç olurdum! Saçımda bir ton sim, suratımda dört kat makyaj... üstelik gözlerimi muhtemelen kırmızıya filan boyarlardı. Sonra onları silmek için uğraşırdım, her yerim kızarırdı ve nikaha öyle gitmek zorunda kalırdım! Palyaço gibi gitmektense tahriş olmayı tercih ederdim zaten... hem sen beni görünce..."
Gene aynı şeyi yapıyordu.
Sesi çok tatlı değil miydi? Ballı kış çayı tatındaydı, evet hayatımda her şey ballı olacaktı.
"...gene de güzel bulurdun bence!"
"Seni hep güzel buluyorum."
"Evet, ben de ondan bahsediyorum." Derin bir nefes aldı. "Biz şimdi evleniyoruz değil mi? Bu gerçekten oluyor yani? Hiçbir sorun çıkmadı? Nikah dairine gideceğiz, evet deyip evleneceğiz değil mi? Hepsi bu?"
"Ev-"
"Ay düşünsene 'itirazım var,' deyip birisi içeri dalıyormuş! Gayrimeşru çocuğun filan yok de-"
"Ne?!"
"Bağırma! Belki haberin yoktu, birisinden çocuğun oldu sonra o evleneceğini duyunca bir anda ortaya çıkacak! Hem zaten en önemli günü beklerler... bu zamana kadar aklı nerdeydiyse! Elinde çocukla nikahımızı basacak ve seni benden almaya çalışacak! Ayperi yer mi bu numaraları! Sen de zamanında kimlerle-"
"Ayperi, ne diyorsun?"
Bir derin nefes daha aldı. "Bilmiyorum," diye soludu. "Biraz gerginim. Öpseydin bu kadar gergin olmazdım. Öpmedin. Zaten ben demesem senin aklına geleceği filan-" Öne doğru sarsılınca devam edemedi. "Ne yapıyorsun ayol?" Arabayı durduğumu görünce dönüp bana baktı. Dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı. Yanaklarından tutup kendime çektim ve öptüm. Küçük, kısa ve masum bir öpücüktü. Yetmedi. Kendime daha çok çektim. Kokusu, tadı, yumuşaklığı... ona ait olan her şey bana kendi gerginliğimi de unutturmuştu. Öyle ki arkamızdan gelen iki araba da bizimle beraber durmuştu. Babamın korna sesiyle kendime gelip Ayperi'den ayrıldım. Onu bıraktığımda gözlerini kapalıydı. Kısa bir süre de kendine gelecekmiş gibi değildi. Eğilip yanağından öptüm ve yola devam ettim. Birkaç dakika sessizlik oldu. Gerginliği gerçekten de almış görünüyordum. Nikah dairesine geldiğimizde sessizlik hala sürüyordu. Arabayı park edip durdurduğumda ona baktım. Sırıtıyordu. "Ne gülüyorsun deli karı?"
Gülümsemesi genişledi. "Mutluyum."
"Ben de."
"Sahi mi?" Dönüp bana baktı. Gözleri hemen dudaklarıma kaydı, fakat gülümsemesi sinsi bir hal aldı. Eğleniyor gibiydi.
"Ne oldu?" diye sordum. Uzanıp yüzümü okşadı. "Ruj olmuşsun." Parmak uçlarıyla temizlemeye başladı, fakat çıkmamış olacak ki parmağını yalayarak denedi. "Şu an bizi izlemiyor olsalardı, bizzat ben yalayabilirdim..." diye söylendiğini duydum. Azgın karı.
İşi bittiğinde geri çekildi. Aynadan kendini kontrol etti. "Hazırım."
Araçtan indim, kapısını açmak için dolandım. Sırıtarak aşağı indi. "Kapımı açtın, bak bu günü unutma, ayı" diye mırıldandı.
"Bir daha olmaz."
Koluma girdi ve bizi bekleyen insanlara doğru ilerledik. Herkes çok heyecanlı görünüyordu, keza ben de öyleydim. Hayatımın en heyecanlı günüydü. Koluma sarılmış küçük kadına bakarken onun arabada sorguladığını bir kez de ben sorguladım. Gerçekten mi? Evleniyor muyduk? O benim karım olacaktı. Aynı evde yaşayacak, aynı yatağa girecek, her sabah beraber kahvaltı yapacak ve her akşam beraber çay içecektik. Her şeyi beraber yapacaktık. Ve ondan asla bıkmayacaktım. Evet, kehribar rengi gözlerine, kumral saçlarına, minik burnuna, benim elimin yarısı kadar ellerine, iki elimle kavrayabildiğim o küçük bedenine... her yerine ilk defa görüyormuş gibi baktım. Ben bu kadını her gün görecek, her gün öpecek ve her gün onunla sevişecektim. Muhtemelen iğrenç yemekler yapacak, evi temizlemeye çalışırken pek çok şeyi kıracak ve becerebildiği şeyler arasında sadece beni sevmek olacaktı. Kafiydi. Zannediyorum ben onun kölesi olmaya razıydım.
~~*~~
Yazar Sorusu Kırk İki:
Geç oldu güç oldu ama oldu tatlı kıslar! Sizi çok özledim. İş yaparken, araba sürerken, yemek yerken, dizi izlerken... sürekli aklımdasınız. Keyfi olarak geç kalıyor değilim, vallaha. :( İlk fırsatta yazıyorum.
Bu da tam bir bölüm değil, çünkü kısa oldu ama bekletmekten ziyada küçük bir Atilla yapayım dedim. Devamını da hızlaca yazmaya çalışacağım.
Özlediniz mi lan beni adjhakf doğru söyleyin, ben manyak gibi bissürü işin peşinde koşarken sizi düşünüyorum siz de beni düşünün adhakjdlşa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal Ayısı
Humor"Kocaman bir ayı olabilirim, ama ben bile dünyanın en sevimli bal arısına zarar veremem. Vereni siksinler."