"Hadi kalk kahvaltı yapalım." diyerek ayağa kalktı ben de dizlerimin üstüne oturdum. Sevimli bir şekilde konuştum.
"Tamam şeker adam." gülerek kafasını iki yana salladı.
Ben de ayağa kalkıp giyinme odasına gittim. Kim bilir en son ne zaman yemek yemiştim! Peşimden gelince ne var gibisinden kafamı salladım. O da omuz silkerek yanıma geldi.
"Birlikte giyinelim." gözlerimi pörtleterek ellerim ile göğüsümü kapattım.
"Asla!" sırıtarak yanıma geldi. Bir elini uzatıp belimi kavradığı gibi hızla beni kendine çekti. Ve sanırım bu benim mest olduğum diğer şeyler arasına da girmişti. Ellerim refleks olarak omuzlarına tutunduğun da kalkıp inen göğüsüm onun göğüsüne çarpı.
"Hımm karıcım bu şeker dediğin kocandan mı utanıyorsun?" cidden biraz daha mırıldanırsa üstüne atlayacağım.
"Hayır." diyerek kafamı sağa çevirip yere baktım. Yanağımı sertçe öpüp geri çekildi. Öperken derin nefes alması da çabasıydı.
"Tamam kızma ben banyoda giyinirim."
____
Kral ve Bay Min şaşkınca bize ardından ellerimize bakmışlardı. Yemek salonuna gelmiştik ve ayakta durmuş onlara bakıyorduk. Daha sonra Kral gülerken Bay Min sevinçten yanıma gelip sarılmıştı.
Kral- "Barışmanıza sevindim." krala teşekkürlerimi sunup yemek masasına adımladım. Yoongi hemen yanıma gelip sandalyemi çektiğin de bana olan hayran bakışları kendimden geçmemi sağlamıştı.
Bay Min- "Şunlara bak Jung birbirlerine bakarken resmen gözleri parlıyor!" Bay Min heyecanla şakıdığın da utançla başımı önüme eğmiştim ama Yoongi'nin karşıma oturmuş bana sırıtarak baktığını az da olsa görebilmiştim.
Kral- "Çok doğru baba. Oğlumuz çok şanslı. Çok güzel ve nazik bir kızla evlendi."
Bizim kalenin aksine gerçekten ne kadar da iyi insanlar. Hal bu ki ben onları kötü sanırdım. Sanırım büyük bir haksızlık yapmıştım. Gördüklerim ve duyduklarıma inanmam gerekirdi. Okuduğum bir kitapta gördüklerinin yarısına, duyduklarının da hiç birine inanma demişti.
Gördüklerimin yarısı sahte, duyduklarımın da hepsi yalandı! Ve ben onlara bir özür borçluydum. Hem de çok büyük bir özür.
Çorbamla oynamaya devam ederken bacağıma değen ayakkabı ile irkilmiş ve şaşkınlıkla bacağımı masaya vurmuştum. Kalbimde oluşan küçük sızıya karşın ağzımdan acı dolu bir inleme dökülürken Bay Min ve Kral'ın endişeli bakışları beni bulmuştu.
Onlara iyiyim derken gözlerim bana sırıtarak bakan Yoongi'ye kaymış ve ona kaşlarımı çatmıştım. Bacağına tekme attığım da kendini sıkarak çorbasını içerken yüzünün aldığı şekle bu sefer ben sırıtmıştım. Eee ne demişler göze göz, kana kan, cana can! Muhahaha!
_____
Yoongi yemekten sonra beni bahçeye çıkarmış ve çimenlerin arasın da yürüyüşün bize iyi geleceğini söylemişti. Son zamanlar da bana karşı uysal ve güzel davranması her dakika kalbimin üç buçuk atmasını da sağlamıştı. Eli yürürken elime çarpıyor arada bakışları bana dönüyordu. Neden elimi tutmuyordu?
Elini çekip ense kaşıma hareketi yapmış ardından derin bir nefes alarak hızla elimi tutmuştu. Ben ise öperken kaplana dönüşen, aslın da kedi yavrusu olan adama doğru döndüm ve gülerek ona baktım.
"Seni bir yere götüreceğim." diye heyecanla konuştuğun da ne olduğunu merak etsem de sormadan onu takip ettim.
Bahçeyi geçip ormana yol aldı. İleri de gördüğüm güller sanki bir kapı edası ile birbirerine tutunmuş kapı gibi duvar örmüştü ormanın için de. Bembeyaz güllerin içine dalınca korksam da çekiştirmesi ile bir adım attım. Güllerin dikenleri sanki özenle koparılmış ve geçişte kolaylık sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Min Yoongi Şifacı ve Katil (Tamamlandı)
Fanfiction"Beni öptüğünde sana ait oldum Maria.." ___ "Hatırlıyor musun? İstediğim bir şeyi yapmak için söz vermiştin." "Evet." "Benim olmanı istiyorum." ___ Tüm hayatının yalandan ibaret olduğunu bilmeden yaşayan masum ama asla pes etmeyen güçlü bir kızın hi...